Güncelleme Tarihi:
İşte röportajın tam metni:
C.Ö: Sayın Kaddafi Libya'da durum nasıl şu anda? Ülkede hangi bölgeler sizin kontrolünüzde?
S.K: Ülkenin güneyi sakin. Her şey normal. Orta bölge de sakin. Burada da her şey normal. İki kent dışında. Biri Zaviye. Diğeri de Trablus'tan 200 kilometre uzaklıktaki Misurata kenti.
C.Ö: Şu an harita üzerinde gösterecek olsanız neredeyiz?
S.K: Şu an buradayız Trablus'tayız. Ülkenin batısı, güneyi ve orta kısmı bizim kontrolümüzde. Bir sıkıntı yok. Her şey normal. Burası da başkent Trablus. Libya nüfusunun yarısı burada yaşıyor. Burası başkent en önemli şehir. Başkent ve civarı sakin. Arabanızla şu an gidebilirsiniz mesela. Her şey normal. Ancak ülkenin batı bölgesinde iki şehirde sorun var. Zaviye kenti ve Misurata. Bu iki kentte asıl mesele gösteriler falan değil. Teröristler. Arabayla buraya da gidebilirsiniz. Polis ekibiyle size yardımcı oluruz, durumu görürsünüz. Tanklar var. Orduya ait tankları çaldılar. Ellerinde silahlar, makineli tüfekler ve cephane var. Hükümete karşı savaşıyorlar. Terör gruplarına mensup bu kişiler. Sayıları az ama silahlarla savaş açmış durumdalar. Biz hükümet olarak kendi halkımızla savaşmıyoruz, bu gruplarla savaşıyoruz.
C.Ö: Yani ordudan tank çalan bu gruplara karşı mı savaşıyorsunuz?
SK: Evet. Şimdi Misurata kentine gidebilirsiniz. İstediğinizi de arayın. Kentin nüfusu beş yüz elli beş bin. Yarım milyondan fazla. 100 kişi ile savaşılıyor.
C.Ö: Yüz kişi.. Ama silahlılar.
S.K: Evet silahlılar. Bugün Misurata'da askeri hava üssüne saldırdılar. Üssü almaya çalıştılar ama ordu karşısında yenildiler. Durum böyle.
C.Ö: Peki Bingazi?
SK: Bu bölgeye bakalım. Burada ordu ya da polis yok. Neden? El Beyda ve Derne kentleri bir başka terörist grubun kontrolünde. Burada iki bağımsız İslam emirliği ilan ettiler. İki devlet var burada.
C.Ö İki farklı devlet....
S.K: Oyuncak devlet bunlar. Miki fare devleti. Bir devlet burada diğeri de burada....
C.Ö: Miki fare devleti diyerek neyi kastediyorsunuz?
SK: Bir kenti kontrol ediyorlar sadece, sonra da diyorlar ki bu bizim devletimiz. Böyle devlet olunmaz. Bunlar teröristler. Ama bu bölgede çok büyük bir cephanelik onların kontrolünde. En büyük sorun da bu. Bir de kendi radyoları var. İngilizce ve Arapça yayın yapıyorlar. İki emirlik var burada. Kendi bayrakları, kendi orduları, kendi radyoları var. Bingazi tam bir kaos... Çok çok büyük bir kaos var orada. İnsanlar çığlık çığlığa. Durum çok kötü Bingazi'de. Düzen yok kanun yok artık. Kentte durum çok karışık.
C.Ö: Bingazi'de elektriği suyu kestiniz mi peki? O yönde haberler geliyordu çünkü..
S.K: Birincisi hayır bu doğru değil. İkincisi zaten bunu yapamazsınız. Kendi jeneratörleri ve güneyden gelen büyük bir su rezervleri var bir kere. Teknik olarak yapamazsınız çünkü kendi ağları var burada. Arayabilirsiniz siz de.Yalan yanlış haberler ve söylentilerde düzeltmemiz gereken üç nokta var. Öncelikle ordu hava kuvvetleri burada sadece büyük cephanelikleri ve silah depolarını vurdu. Burası, burası ve burası... Issız bölgeler. Neden? Çünkü çölün ortasındalar. Kontrol etmek çok zor buraları. Bu yüzden de kontrol teröristlerin eline geçmesin diye ordu yok etmeye karar verdi bu depoları. Ama hep yalan yanlış haberler çıktı Libya Hava Kuvvetleri sivilleri vuruyor diye.
C.Ö: Evet.. Buradan Trablus’tan bile öyle haberler geldi iki gün önce...
S.K: Trablus'ta iki bölge yok edildi dediler. Hava kuvvetleri vurmuş buraları sözde...Röportajdan sonra gidin bakın bu iki bölgeye. İstediğiniz herkese de sorun. Arabayla gidin..
C.Ö: Ama iki savaş uçağı var Malta'da. Pilotlar sivilleri vurmayı reddettikleri için uçaklarla oraya gittiklerini söylüyorlar. Buna ne diyeceksiniz?
S.K: Neden biliyor musunuz? On kanal var.. Saldırgan bir şekilde yalan yanlış haberler yayıyorlar. Size karşı düşmanca tavır içindeler. Pilotlar da Libya vatandaşı. Bu haberleri onlar da dinliyorlar. Hava kuvvetlerinde beş bin altı bin kişi çalışıyor. Onlardan ikisi bu haberlerden etkileniyor ve fikir değiştiriyorlar. Aslında vurulan bölgeler silah depoları. Siz şu an Trablus'tasınız. Kamerayı alın gidin röportajdan sonra bu iki bölgeye ve dünyaya Trablus'ta sivilleri hedef alan hava saldırılarının olmadığını gösterin. Bingazi'den ya da diğer bölgelerden istediğinizi arayın konuşun.. Sivillere yönelik tek bir saldırı olmamıştır. Düzeltmemiz gereken birinci nokta bu. İkinci mesele de hükümet yüzlerce binlerce kişiyi öldürmüş...
C.Ö: İtalyan Başbakanı da bin kişinin öldüğüne ilişkin haberleri inandırıcı bulduğunu söylemişti.
S.K: Gerçek sayılar burada. 242kişi..100 kişi Bingazi'de. 28 Derna..Trablus’ta 13. 63 kişi El Beyda’da. Siviller ve askerler bunlar. Ama şunun da anlaşılması lazım. Trablus'ta olanlar Tunus'ta ya da Mısır'da yaşananlardan farklı. Oradakiler barışçıl gösterilerdi.
C.Ö: Fark nedir?
S.K: Orada barışçıl gösteriler vardı. Libya'da da önce öyle başlar gibi oldu ama bir gün içinde ülkenin çeşitli kentlerinde çok sayıda organize terörist grupların olduğunu fark ettik. Durumdan yararlanıp askeri bölgelere saldırıyorlar. Can kayıplarının çoğu da Bingazi'de askeri kışlanın önünde.. Diğeri de El Beyda'da yine askeri kışlanın önünde. Neden? Çünkü teröristler gösterileri manipüle edip, cephanelikleri kontrol edebilmek için gençleri saldırmaları için askeri kışlalara gönderiyorlar. Şimdi El Beyda'dan istediğinize siz de sorun. Büyük bir kent orası. iki yüz elli bin nüfuslu. İnsanlar bize o bölgenin silahlı gruplar tarafından kontrol edildiğini, bunların fanatik gruplar olduğunu, kızların okula üniversiteye gidemediğini söylüyorlar. Kendi kanunları var ve silahlılar..Komplo teorisi değil bunlar. Bunlar gerçekler. İstediğinizi arayın size anlatsınlar neler yaşandığını. El Beyda silahlı grupların kontrolünde. Ama Bingazi'de durum farklı.
C.Ö: Peki siz ne yapmayı düşünüyorsunuz ülkenin bu bölgelerinde? Saldırıp Bingazi'yi geri mi alacaksınız yoksa seyredecek misiniz?
S.K: Libya'nın bu bölgesinde 2 milyondan fazla kişi yaşıyor. Teröristlerin sayısı 200-300 civarında. O da en fazla. Halk bizi arıyor. Beni direk hattımdan arayan bile oluyor. Gelip bizi kurtarın diye yalvaranlar var. Durum bu bölgelerde çok kötü.
C.Ö: O zaman Bingazi'ye orduyla girecek misiniz?
S.K: Hayır ordu değil. Tüm ulus çözecek bu sorunu. Bir avuç teröristin Libya'nın bu bölümünü ve halkımızı kontrol etmesine izin veremeyiz. Durum böyle.
C.Ö: Peki 200-300 teröristin buraları 2 milyon kişinin yaşadığı bir bölgeyi kontrol etmesi mantıklı geliyor mu?
SK: Bana inanmıyorsanız kendiniz arabayla yarın bu bölgelere gidin kendiniz görün.. Bunlar silahlı ve örgütlü... Halk ise silahsız.
CÖ: Libya'da durum nasıl peki? Babanızın konuşmasını dinlediğimizde sokaktakiler haplanmış bir avuç genç diyor. Ama haritaya bakınca neredeyse bölünmüş bir ülke görüyoruz.
S.K: Hayır bölünmüş değil. Bir mesaj vermek istiyorum buradan. Ordu güçlü ulus güçlü. Halk da çok güçlü. Kısa zamanda çözeceğiz bu sorunu. Sokaktaki protestolar barışçıl gösteriler siyasi talepler.. Bunlar kabul edilebilir. Sorun değil. Bizim sorunumuz bu gösterdiğimiz kentlerdeki silahlı gruplar. Silahlılar ve örgütlüler. En büyük sıkıntı bu. Sorumunuz siyasi talepler değil. Libya'nın bu bölgesinde insanlara gidin sorun avukatlara orada çalışanlara sorun. Bölge silahlı grupların kontrolünde.
C.Ö: Uluslararası basında haberlerde göstericilerin nişancılar Afrikalı lejyonerler tarafından öldürüldüğü haberleri geldi. Siz de duymuşsunuzdur? Doğru bu bunlar?
S.K: Tek bir kanaldan duyduk bunu. O da El Cezire. Sorun herkese tek tek. Bütün yalan yanlış haberler tek bir kanaldan geliyor. El Cezireden. Sebebini de biliyoruz. El Cezire de onlara destek veriyor. El Cezire buradaki oluşumlara destek veriyor. Çöllerden Mısır üzerinden buralara geliyorlar.
C.Ö: Peki isteseler buraya Trablus'a da gelebilirler mi?
S.K: Gelebilirler tabi ki ama onların kendi gündemleri var. Bizimle bir hesapları var. Bunu biliyoruz. Bu bir komplo. Bu yüzden biz de diyoruz ki, bunların yalancı olduğunu göstermek için, dünya üzerindeki her medya grubu, her gazeteci Libya'ya gelip istediği her yeri ziyaret edebilir istediği herkesle konuşabilir. Libya'da gerçekler göstermek istedikleri tablodan çok farklı.
C.Ö: Hükümette bazı bakanlar yetkililer de hükümete karşı. Göstericilere destek verdiklerini açıkladılar. Ne diyeceksiniz?
S.K: Çok kötü kanallar var Libya'da. Sürekli müzik veriyorlar. Devlet kanalları bunlar da. Olanları da takip ediyorlar. Libya'da yansıtılan tabloyu kontrol etmeyi başardılar bir şekilde. Herkes de etkilendi yalan yanlış haberlerden. Medyanın çok büyük bir gücü var. Özellikle de böyle bir durumda. Herkes de bu kanallardın etkisi altında kalıyor. Çok güçlü etkili kanallar var. Bu yüzden de sizin gibi bağımsız medya kuruluşlarının buraya gelip dünyaya El Cezireden duyurulan şeylerin söylenti yalan yanlış haber olduğunu göstermesini istiyoruz.
C.Ö: Time dergisini okuyorsunuzdur mutlaka. Bir makalede Sayın Kaddafi'nin gizli bir gündemi olduğunu ve bir şeylerin ters gitmesi halinde kendisinin petrol rafinerilerini bombalatacağına, sadece Libya için değil tüm dünya için sıkıntı yaratacağına dair bir haber yer alıyordu.
SK: Petrolü asla yok etmeyiz. O halka aittir. Biz kendi halkımızı öldürmeyiz. Onlar bizim halkımız. Böylesi karanlık bir dönemde halkımızı asla yalnız bırakmayız. Asla. Şimdi hepimiz birleşmiş durumdayız. Sonuna kadar mücadele edip bu teröristlerden kurtulacağız.
C.Ö: Konuşmanızda ülkeyi Türkler ve İtalyan'lara bırakmayız demiştiniz. Türkiye'de çok tepkiye yol açtı. Biraz bu söylediğiniz açar mısınız?
S.K: Ne demişim?
C.Ö: Libya'yı Türklere ve İtalyanlara bırakmayız demişsiniz. Belki de çeviride bir sorun oldu..
S.K: Libya’da eski bir deyiş bu. iki yüz yıl önce Türklerle savaştık seksen yıl önce de İtalyanlarla savaştık. Libya'da çok eski bir deyiştir bu. Libya'yı Türklere İtalyanlara bırakmamak..atasözü gibi bir şey. Türkiye ya da İtalya ile doğrudan alakası yok. Tamamen geçmişle tarihle ilgili.
C.Ö: Aklınızdan ne geçiyor çok merak ediyorum. Libya'da da Mısır ve Tunus'ta olduğu gibi bir şeyler değişecek mi? Sayın Kaddafi'nin 42 yıllık liderliği yeter mi artık Libya'da? Ne düşünüyorsunuz?
S.K: Öncelikle bu krizden daha güçlü daha birleşmiş olarak çıkmamızı umuyorum. İkinci olarak Libya'nın daha iyi bir geleceğinin olacağından eminim. Ancak bizim gibi güçlü bir devletin halkımızın bir avuç terörist tarafından kontrol edilmesine asla izin vermeyiz. Böyle bir şey asla olmayacak.
C.Ö: Bir b planınız var mı peki? Kardeşleriniz ve ailenizle birlikte bir gün Libya’yı terk etmek gibi bir planınız var mı? Başka bir ülkeye gitmek gibi bir niyetiniz?
S.K: A, B C planlarımız var. A planımız Libya’da yaşamak ve ölmek. B planımız Libya’da yaşamak ve ölmek...C planımız da Libya’da yaşamak ve burada ölmek.....Teşekkür ederim.
C.Ö: Çok teşekkür ederiz.