Güncelleme Tarihi:
Bugünlerde herkesin dilinde 'Squid Game' var. Tüm WhatsApp gruplarında konuşuluyor, hangi sosyal medyayı açsanız önünüze yeşil eşofmanlı Korelilerin fotoğrafları düşüyor. Herkes birbirine, "Sen izledin mi?" diye soruyor.
Yayına girdiği 17 Eylül tarihinden bu yana geçen kısa sürede, dijital platformlarda en fazla izlenen diziler arasında ilk sıraya yerleşen, 'Squid Game' ya da orijinal Korece adıyla 'Ojing-eo Geim', bu başarısıyla medya analistlerini ve yorumcuları da şaşırttı.
Dizinin konusunu kısaca özetlemek gerekirse, hepsi bir şekilde borç batağına düşmüş 456 kişilik bir grup kadın ve erkek, neresi olduğunu bilmedikleri bir yerde toplanmış durumda. Kendi istekleriyle buraya gelen oyuncular her bölümde Kore kültürüne ait çeşitli çocuk oyunları oynuyor.
Oyunlarda elenenler oldukça kanlı ve vahşi biçimlerde öldürülüyor, en sona kalacakları da 45,6 milyar won'luk (yaklaşık 340 milyon TL) bir ödül bekliyor. Elenenlerin kanlı sonunu görmelerine rağmen, birçok oyuncu çaresizlik nedeniyle devam etmeyi seçiyor. Çoğunluk oyunu bitirmek isterse oyun bitiyor, ama çoğunluk 'devam' derse, kimse oyundan çıkamıyor.
DERT ORTAK AMA HİKAYELER BAMBAŞKA
Kare, üçgen, daire ve çarpı şekilleriyle oyun konsollarındaki butonları hatırlatan oyunun öne çıkan oyuncularının hepsinin ortak sorunu borç, ama geçmişleri çok farklı.
Çileli annesinin sigorta parasını bile at yarışlarına yatıran hayırsız evlat Gi-hun, üniversiteyi birincilikle bitirdikten sonra girdiği finans sektöründe işlediği beyaz yaka suçlardan aranan altın çocuk Sang-Woo, Kuzey Kore'den Güney'e sığınan, ailesini de Güney'e getirmek için para bulmaya çalışan yankesici Sae-byeok, büyük hayallerle Güney Kore'ye göçen Pakistanlı Ali, beyin tümörü ve ileri yaşı nedeniyle kaybedecek bir şeyi kalmamış Yaşlı Adam öne çıkan karakterler.
Peki nereden çıktı bu 'Squid Game'? Ve daha da önemlisi bir Kore dizisinin bunca başarılı olmasının arka planında ne yatıyor? "Kore dalgası" olarak Türkçeleştirebileceğimiz ve geçtiğimiz günlerde Oxford İngilizce Sözlüğü'ne bile eklenen 'hallyu' akımının bir uzantısı mı yoksa yaşadığımız çağın sorunlarının bir yansıması mı?
FİKRİ 2008'DE BULDU, 10 YIL BOYUNCA KİMSEYE SATAMADI
Bu soruya yanıt verebilmek için epey geriye gitmemiz gerek çünkü 'Squid Game'in yaratıcısı Hwang Dong-hyuk, dizinin konseptini ilk olarak 2008'de geliştirdi, senaryoyu yazmaya ise bir yıl sonra başladı.
O dönemde annesi ve anneannesiyle küçük bir evde yaşamakta olan Hwang, senaryoyu yazarken bir süreliğine ara vermek zorunda kaldı. Çünkü inanılmaz bir fakirlik içindeydi ve dizüstü bilgisayarını bugünün parasıyla 6000 TL civarında bir ücret karşılığında satmak zorunda kalmıştı.
Başlangıçta kapısını çaldığı potansiyel yatırımcılar ve aktörler, Hwang'ın yazdığı hikâyeyi çok saçma buluyordu. Para için ölümüne yarışan insanlar fikri çok manasız görünüyor, kanlı ölümler de itici bulunuyordu. Bugün ise 'Squid Game' varlıklılarla yoksullar arasındaki mücadelenin, ekonomik eşitsizliğin ve sömürünün keskin bir temsili, zamanın ruhunun fantastik bir yansıması olarak görülüyor.
Dizinin, Güney Kore'de (ve dünyanın birçok ülkesinde) hane halkı borcunun rekor seviyelere çıktığı bir dönemde yayınlanmış olması, bunun sonucunda ciddi bir zihin sağlığı krizi yaşanıyor olması da gücünü artırıyor.
Nihai kararların oyuncular tarafından "demokratik süreçlerle" alınması ve maskeli kötü adamın ağzından duyduğumuz, "Burada size bir şans veriyoruz" sözü ise Batılı izleyici için oldukça tanıdık olan neoliberal kapitalizmin "Herkes kendinden sorumlu" mentalitesini yansıtıyor.
PANDEMİ ZENGİN-FAKİR FARKINI DAHA DA ARTIRDI
50 yaşındaki yönetmen Hwang'a göre, yaklaşık 2 yıldır hayatımızın merkezinde yer alan Covid-19 pandemisi dünyamızla 'Squid Game' alemi arasındaki farkın kapanmasına yol açan bir numaralı etken.
Hwang, Wall Street Journal'a yaptığı açıklamada, pandeminin küresel ekonomiye vurduğu darbe ile zenginler ve yoksullar arasındaki makasın daha da açıldığını belirtti. Zengin ülkeler ile yoksullar arasında, aşı uygulamaları söz konusu olduğunda bile çok büyük farklar olduğunu belirten Hwang, "Dünya değişti. Bütün bu detaylar sayesinde insanlar bu hikâyeyi 10 yıl öncesine kıyasla çok daha gerçekçi bulmaya başladı" diye konuştu.
Korea Times gazetesine de benzer şeyler söyleyen Hwang, "12 yıl içinde dünya, böyle tuhaf ve şiddet içeren hayatta kalma hikayelerinin beğenildiği bir yere dönüştü. İnsanlar dizinin gerçek hayatla ne kadar yakından ilişkili olduğuna dair yorumlar yapıyor. Ne yazık ki dünya o yöne doğru gitti. Dizideki oyuncuları delirten oyunlarla, insanların kripto para, emlak ve borsa gibi alanlarda voleyi vurma arzuları paralellik gösteriyor. Çok fazla insan hikayeyle empati kurabildi" ifadelerini kullandı.
KORE'DE SEVİLMESİ NORMAL AMA…
Güney Kore medyası, yönetmen Bong Joon-ho'nun 2019 yapımı Oscar ödüllü filmine gönderme yaparak 'Squid Game'i "yeni Parazit" ilan etti. (‘Parazit'te de yoksul Kim ailesi aşırı zengin Park ailesinin yanında çalışmaya başlıyor ve yavaş yavaş onların hayatlarının içine yerleşiyordu. Diğer yandan Park ailesinin bodrumunda da varlığından haberdar olmadıkları insanlar yaşıyordu. Film zenginlerle fakirler arasındaki ilişki üzerinden "Parazit kim?" sorusunu sormamıza yol açıyordu.)
Koreliler diziyi öyle bir benimsedi ki 'Squid Game'le ilgili referanslar devlet başkanlığı yarışındaki adayların afişlerine bile sirayet etti. Bazı adaylar diziyi hatırlatan afişler hazırlayıp rakiplerini dizideki gibi yarışmalara davet etti.
Korelilerin diziyi sevmesi şaşırtıcı değil belki ama dizinin toplam izlenme süresinin yüzde 95'inin Kore dışındaki ülkelerde gerçekleşmiş olması dikkate değer. Diziyi izleyenlerin çok büyük bir kısmının Korece bile bilmediğini düşündüğümüzde bu ilgi tuhaf görünüyor.
NE KADAR KORELİ O KADAR EVRENSEL
Üstelik ilgi sadece ekran süresiyle sınırlı da değil. 'Squid Game'le alakalı ürünlerin satışında da bir patlama yaşanıyor. Örneğin Wall Street Journal, geçtiğimiz günlerde, ABD'de yaklaşmakta olan Cadılar Bayramı için kostüm üreten şirketlerin harıl harıl yeşil eşofman ve pembe tulum üretimi içinde olduğunu yazdı.
Kore'de bir zamanların en popüler abur cuburu olan, dizide de önemli bir yer tutan Dalgona şekerinin tarifleri yemek sitelerini doldurdu. O kadar ki Korece adı 'ppopgi' olan bu şekerler artık 'Squid Game şekeri' olarak anılıyor. Amazon gibi e-ticaret sitelerinde de Kore tarzı beslenme çantalarından kahramanların tişörtlerine birçok ürün kapış kapış satılıyor.
Geçmişte "Silenced" ve "The Fortress" gibi filmleriyle tanınan yönetmen Hwang ise dizinin sadece ülkesinde değil, küreselde de bu kadar başarılı olmasının kendisini şaşırtmadığını söyledi. Korea Times'a yaptığı açıklamada Hwang, daha en baştan küresel pazarı düşünerek yola çıktığını belirterek, "Ne kadar Koreli, o kadar evrensel... BTS, PSY ve yönetmen Bong Joon-ho bunu çoktan kanıtladılar" dedi. (BTS, tüm dünyada milyonlarca hayranı bulunan bir K-pop grubu, PSY ise 2012 yılında çıkardığı 'Gangnam Style' şarkısıyla listeleri altüst eden şarkıcı.)
BASİT OYUNLAR, KİŞİSEL HİKAYELER
Hwang, "Dizide kullandığımız Kore'nin eski çocuk oyunları basit ve eski ama ben bu oyunlarda dünya genelinde çekici hale gelmelerini sağlayacak bir potansiyel gördüm" diye konuştu.
Dünya pazarını hedeflemekle birlikte bu kadar kısa sürede böyle büyük bir karşılık görmeyi beklemediğini de ifade eden Hwang, oyunların basitliğinin ve karakterlerin kişisel hikayelerinin küresel seyircinin diziyle bağ kurmasını kolaylaştırdığını da sözlerine ekledi.
'Squid Game'in yarattığı sansasyonun üzerindeki etkisini bir lunapark trenine benzeten Hwang, "Çekim ekibiyle aramızda konuşurken dizinin bir Dalgona çılgınlığı yaratacağına dair şakalaşıyorduk. Ama bunun gerçek olduğunu görmek beni hakikaten şaşırttı" dedi.
"BU AYNI ZAMANDA KAYBEDENLERİN HİKAYESİ"
Singapur'da yaşayan 22 yaşındaki üniversite öğrencisi Brittany Chang, Wall Street Journal'a yaptığı açıklamada, daha önce hiç Kore draması izlemediğini ancak arkadaşlarının teşvikiyle dizinin tanıtımını izleyip yarışmacıların neden birbirine düşman olduğunu merak ettiğini söyledi. Chang, dizinin kendisine bir başka kanlı hayatta kalma hikayesi olan 'The Hunger Games'i hatırlattığını belirterek, "Bütün sezonu bir oturuşta izledim" diye konuştu.
Hwang ise 'Squid Game'in sık sık karşılaştırıldığı 'Battle Royale' ve 'The Hunger Games'den ayrıldığı noktaları şöyle sıraladı:
"'Squid Game'de hayatta kalma oyunları da var ama dizinin asıl konusu insanlar. İnsanların oyunların kurallarını anlaması çok zaman almıyor. Bu sayede de oyunları oynayan karakterlerin duygularına odaklanabiliyorlar. Benzer janr dizileri ya da filmlerinde tek bir kahraman kazanan olmak için zor bilmeceleri çözer. Ama bu aynı zamanda kaybedenlerin de hikayesi. Kazananlar, dâhiler yok; her adımında diğerlerinin yardımıyla ilerleyen bir insan var."
DENEYSEL BİR FİKİR VE İNANDIRICILIK KAYGISI
Geçmişte uluslararası arenada başarı göstermiş Kore dizilerine baktığımızda genelde, ayrı dünyalardan gelen genç bir kadınla genç bir erkeğin tanışıp aşık olduğu klasik yapının öne çıktığını görüyoruz. 'Squid Game' ise bu kalıbın çok dışında bir drama.
Hwang da dizinin deneysel bir çalışmanın ürünü olduğunu, kendisi için bir kumar oynamakla eşdeğer olduğunu söyledi ve ekledi:
"Hikâyeyi diziye çekmek, tıpkı 10 yıl önce olduğu gibi bir maceraydı. Ya hep ya hiç olacağını biliyordum. Ya bir şaheser ortaya çıkacaktı ya da fiyasko olacaktı. Dizinin arkasındaki fikir çok deneyseldi. O nedenle kendime sık sık karakterlerin çocuk oyunları oynamak için hayatlarını riske atmalarının inandırıcı olup olmadığını sordum."
Bu inandırıcılık kaygısı nedeniyle fantastik ve gerçek öğeler arasında bir denge tutturmaya ve dizideki oyunların seçimine büyük özen gösterdiğini de söyleyen Hwang, "Oyunları 10 yıl önce belirledim. 'Kırmızı Işık, Yeşil Işık' ile başladım çünkü toplu ölümler büyük bir etki yaratacaktı" dedi. ('Kırmızı Işık, Yeşil Işık' oyunu Türkiye'de de 'Davul Zurna Bir İki Üç' adıyla bilinen, özellikle 90'larda oldukça popüler olan bir oyun.)
Diziye adını veren 'squid' yani ahtapot oyununu en sona saklama sebebini ise dizinin ironisi olarak açıklayan Hwang, "Oyuncuların bir halka oluşturan şekilleri kullanarak savaşması, hem bir çocuk oyunun içinde olmanın ironisini hem de oyuncuların çaresizliğini simgeler diye düşündüm" ifadelerini kullandı.
KORELİLER ŞAŞKIN
Dizinin dünyada bu kadar beğenilmesi Kore halkını da şaşırttı.
Örneğin bir kafede çalışmakta olan 27 yaşındaki Kwon Se-un, Wall Street Journal'a yaptığı açıklamada, "Dizinin Kore dışında çok beğenildiğini duyunca şaşırdım. K-pop'un popülerliği insanların Korece içeriklere ilgi duymasını sağlamış olabilir diye düşündüm" dedi.
Kwon, "Acımasızca öldürülen insanlar dikkat çekti, karakterlerin çeşitliliği de diziyi ilginç hale getirdi" yorumunu yaptı.
Los Angeles'ta bulunan California Üniversitesi'nde tiyatro ve performans sanatları bölüm başkanı olan Suk-Young Kim ise dizinin sevilmesini, ezilenlerin hikayesi olmasıyla açıkladı.
Hayat mücadelesi içindeki insanların bu hikayeyle özdeşleştiğini söyleyen Kim, BTS'in de benzer şekilde milenyum çağının sesi olduğunu belirtti. Güney Kore'nin müzik endüstrisi üzerine kitapları da bulunan Kim, "Kore artık sadece tutkulu bir hayran kültürünün bulunduğu egzotik bir yer değil. Hollywood'da ve Billboard listelerinde önemi günden güne artan bir kültürel merkez" dedi.
EN ÖNEMLİ SORU: İKİNCİ SEZON OLACAK MI?
Şimdi milyonlarca kişi dizinin ikinci sezonu gelecek mi diye merak ediyor. Hwang ise bunun için aklında birkaç fikir olduğunu ancak ikinci sezonu çekip çekmeme konusunda emin olmadığını söyledi.
"Diziyi tek başıma yazıp yönettiğim için hem zihinsel hem de fiziksel olarak çok zorlandım. Bu nedenle eğer bir ikinci sezon olursa tek başıma yürütebilir miyim diye endişe ediyorum" diyen Hwang, "İkinci sezonu hemen çekemeyiz. Ama dizi bu kadar sevilince de 'yapmam' diyemiyorum" diye devam etti.
Dizinin başarısının kendisi için hem bir lütuf hem de bir lanet olduğunu da sözlerine ekleyen Hwang, "Bu insanın ömründe bir kez yakalayabileceği bir başarı. Ama aynı zamanda da ömrümün sonuna kadar üzerime yapışacak bir etiket. Şu andan itibaren yaptığım her şey 'Squid Game'le kıyaslanacak. Bu benim için hem bir yük hem de bir onur" ifadelerini kullandı.
Fotoğraflar: iStock ve Alamy