Güncelleme Tarihi:
2005 yılından beri başbakanlık koltuğunda oturan CDU lideri Angela Merkel, SPD yan çizince, liberaller olarak bilinen Hür Demokrat Parti (FDP) ve Yeşiller’le birlikte Jamaika Koalisyonu (Siyah-Sarı-Yeşil Koalisyon) oluşturmayı denedi.
Uzun uzun pazarlıklar yapıldı.
Tam da “Uzlaşma sağlanıyor” denildiği bir anda, FDP “Biz bu ortaklığa yokuz” diyerek masayı terk etti.
Böylece Jamaika Koalisyonu yattı.
Bunun üzerine gözler yeniden SPD’ye çevrildi.
***
Seçim akşamı olduğu gibi, daha sonraki günler ve haftalarda da SPD’nin ağır topları “Büyük koalisyona hayır” deseler de, “Ülkemizin çıkarı için sorumluluk üstlenmekten kaçamayız” gerekçesinin ardına sığınıp, CDU/CSU ile yeniden nabız yoklama görüşmelerine hazır olduklarını ilan ettiler.
Aslında bu yeni bir olgu değildi.
Daha önceki seçimlerden sonra da, benzer tutumlar yaşanmıştı.
Seçim öncesi “Kesinlikle ortaklık etmeyeceğiz” dedikleri halde, seçimlerden sonra “Ne yapalım seçmen böyle istedi. Gereken politik sorumluluğu üstlenmek zorundayız” diyerek, köklü partilerin istemedikleri partnerlerle ortaklık edip zoraki evliliğe evet dediklerine tanık olmuştuk.
İşte yine öyle bir dönemdeyiz.
Ancak şimdiki durum biraz daha farklı.
***
2005-2009 ve 2013-2017 yılları arasında CDU/CSU ile büyük koalisyon hükümeti - Grosse Koalition - GroKO kuran SPD, bu kez İşbirliği Koalisyonu - Kooperationskoalistion - KoKo diyor.
Yani üzerinde uzlaşmaya vardıkları alanlarda ortaklar birlikte karar verecek.
Tartışmalı konularda ise karar Federal Meclis’teki diğer partilerle birlikte verilecek.
Yani CDU/CSU ya da SPD, kendilerine muhalefetten geçici ortak veya geçici ortaklar arayacak.
Bu olgu bir yerde, muhalefet partilerinin hükümetin politikasını belirleyeceği anlamına gelmektedir.
Tabii ortakların birbirine güven duymadıkları anlamına da.
Aslında çoğulcu demokrasi açısından daha mantıklı gelse de, İsveç ve Yeni Zelanda gibi ülkelerde benzer ortaklıklar sorunsuz bir biçimde işlese de, böyle bir ortaklığın Almanya gibi hiç de alışık olunmayan bir politik sistemde yürümeyeceği apaçık ortadadır.
SPD lideri Martin Schulz’un KoKo (İşbirliği Koalisyonu) söylemini duyunca, aklıma birden Almanya’nın sosyal demokrat eski Başbakanı Gerhard Schröder geldi.
Schröder, CDU/CSU’nun Türkiye’ye Avrupa Birliği’nde tam üyelik yerine imtiyazlı ortaklık verilmesi önerisine “Birazcık hamilelik olmayacağı gibi, birazcık üyelik de olmaz” diyerek tepki göstermişti.
Belli ki, Martin Schulz, bunu unutmuş.
AB’nin lokomotifi konumundaki Almanya gibi bir ülkede birazcık ortaklık, birazcık koalisyon istikrarlı bir hükümete alternatif olamaz.