Güncelleme Tarihi:
İsrail'de sertlik yanlısı ‘Buldozer’ lakaplı Ariel Şaron'un rakibi Ehud Barak'a 25 puanlık bir fark atarak başbakan seçilmesiyle Ortadoğu, zor bir dönemece girdi.
Barış karşıtı görüşleriyle tanınan Şaron'un, diyalog çağrısı samimi bulunmadı. El Fetih, intifadanın şiddetleneceğini açıklarken, Suriye, Şaron'un seçilmesini ‘savaş ilanı’ olarak nitelendirdi.
Barış sürecinin son dört aydır çatışmalarla sekteye uğradığı Ortadoğu'yu, aşırı sağcı Likud lideri Ariel Şaron'un başbakan seçilmesinin ardından zor bir dönem bekliyor.
Ariel Şaron, oyların % 62.5'ini kazandı, İşçi Partisi'nden rakibi Ehud Barak ise oyların % 37.4'ünü aldı. Barış karşıtı görüşleriyle tanınan ‘Buldozer’ ve ‘Beirut kasabı’ lakaplı Şaron'la aslında Ortadoğu'da belirsiz bir dönem başladı.
İsrail'de bir kesim Şaron'u ‘İsrail’in kendine güvenini kazanmasını sağlayacak adam' bir kesim de ‘Yahudilerle Arapları yeniden bir ateşin ortasına atarak kutuplaşmayı daha da artıracak insafsız bir savaşçı’ olarak görüyor. Şaron'un hangi yolu tercih edeceği ise önümüzdeki günlerde belli olacak.
Şaron'un (72) hükümet kurması için iki seçeneği var: Solun da katılacağı bir ulusal birlik hükümeti ya da aşırı sağcılarla bir koalisyon. Ariel Şaron'un 120 Knesset'te (parlamento) 19 üyesi var. İşçi Partisi'nin ise 22. Parlamento'da geniş bir desteğe sahip olabilmek için Şaron'un ulusal birlik hükümetini tercih edebileceği söyleniyor.
Nitekim Şaron, sonuçların kesinleşmesinin ardından Barak ile yaptığı görüşmede, rakibini hükümete katılmaya çağırdı. Ancak Şaron'un ille de İşçi Partisi'nin desteğini alması gerekmiyor. Aşırı dinci ve aşırı milliyetçi partilerin diğerlerinin desteğiyle 65 milletvekilinin desteğini arkasına alarak hükümet kurabilir. Bu durumda aşırı dinciler ve koalisyonda belirleyici bir ağırlığa sahip olacak.
Ariel Şaron için bir diğer engeli de zaman oluşturuyor. Zira Şaron'un 2001 yılı bütçesinin onaylanacağı 31 Mart'a kadar bir hükümet kurması gerekiyor. Bu sürede hükümetin kurulamaması halinde 90 gün içinde genel seçimlerle, Parlamento ve başbakanlık seçimlerinin yapılması öngörülüyor. Şaron'un hükümeti kursa bile, erken seçimlerin ufukta olduğu ve bir seçim oyunuyla Benjamin Netanyahu'nun İsrail'in yeni başbakanı olabileceği söyleniyor.
Suriye: Bu bir savaş ilanı
Suriye'de iktidardaki Baas partisinin yayın organı El Baas gazetesi, İsrail'de Ariel Şaron'un başbakan seçilmesini ‘Araplara karşı savaş ilanı’ diye değerlendirdi. Gazete, ‘İsrail, Şaron’u seçerek terörizmin tırmanmasına oy verdi ve sadece Ortadoğu'nun değil dünya barışının geleceğini savaş takıntısı olan bir generale bıraktı' dedi.
Onun adı ‘savaş’
BEYAZ Rusyalı bir aileden gelen 1928 doğumlu Şaron, kariyerine Barak gibi 17 yaşında asker olarak başladı. Şaron, çabuk karar alması ve ‘kafasına göre’ davranmayı sevmesiyle tanındı. Emrindeki komandolar ve paraşüt birlikleriyle, en kanlısı 1953'te Filistin köyü Kibya'da 60 kadar sivilin ölmesiyle sonuçlanan, cezalandırma operasyonları düzenledi.
Gazze Şeridi'nde 1969'da Filistin direnişini kıran Şaron, 1982'de Lübnan harekatını hem hazırladı, hem de yönetti. Filistin mülteci kampları Sabra ve Şatila'daki katliamdan sonra İsrail'de oluşturulan soruşturma komisyonu, Şaron'u dolaylı olarak sorumlu buldu, ancak insanların gözünde o hep katliamların doğrudan sorumlusu olarak kaldı. Bu nedenle adı ‘Sabra ve Şatila kasabı’ diye anılmaya başlandı. Bakanlık görevini bırakmak zorunda kalan Şaron, üzerine bulaşan bu lekeyi hiçbir zaman silemedi. 1982 kanlı Lübnan işgali, Lübnan halkının hala hafızasında canlı. Şimdi, Lübnanlılar ve Filistinliler için Şaron adı ‘savaş’ sözcüğüyle aynı anlama geliyor.