Güncelleme Tarihi:
Hükümette Sosyalist bir Dışişleri Bakanı, babası Cezayir annesi Faslı, sosyal konutlarda büyümüş Müslüman Adalet Bakanı bir kadın, Irkçı Jean-Marie Le Pen’in seçmenine göz kırpan ve çok tartışılacak olan “Göç, Uyum ve Ulusal Kimlik Bakanlığı” var. Seçimlerin ilk turunda elenen Bayrou’nun meclis grubundan birine Savunma Bakanlığı, Segolene Royal’in ekonomi başdanışmanı ve Sosyalist Parti Genel Sekreteri Hollande’ın en yakın iki adamına ise Devlet Sekreterlikleri verildi. Fransa’da Devlet Sekreterliği, Türkiye’deki müşteşarlıktan daha yetkili, küçük bir bakanlık ya da bakan yardımcılığı gibidir ve “Sorumlu Bakan” olarak anılır.
* * *
Fransa hükümetinde kim kimdir?
François Fillon - Başbakan- 53 yaşında. Sarkozy’nin en yakın adamı. Medyatik bir isim değil, Sarkozy gibi ana haber bültenlerinde olmayı sevmez, bu alanda yeni Cumhurbaşkanına gölge etmeyecek, sosyal yanı çok güçlü bir isim.
Alain Juppe- Devlet Bakanı- Çevre, Sürdürülebilir Kalkınma, Enerji ve Ulaştırma Bakanı- Chirac döneminin Dışişleri ve Başbakanlarından olan 62 yaşındaki Juppe, hükümette en önemli dört bakanlığı bünyesinde bulunduran Devlet Bakanı olarak küresel ısınma, enerji ve kalkınmaya önem verildiğinin vurgulanması açısından yeni hükümette Başbakan’dan sonra 2 numaralı adam olarak ilan edildi.
Jean-Louis Borloo- Ekonomi, Finans ve İstihdam Bakanı- 56 yaşında bir önceki hükümetin Sosyal İşler Bakanı.
Michele Alliot Marie- İçişleri, Denizaşırı Topraklar ve Topluluklar Bakanı- Bir önceki hükümetin Savunma Bakanı, iktidar partisi ‘Halk Hareketi İçin Birlik’in en güçlü isimlerinden Bernard Kouchner- Dışişleri ve Avrupa İşlerinden sorumlu Bakan- Sarkozy, hem kendi yol arkadaşlarını, hem de sosyalistleri ayağa kaldıran kararıyla hükümetin en önemli bakanlığını Sosyalist partiden 67 yaşındaki Kouchner’e emanet etti. Kouchner, Sarkozy’nin aksine, kriterleri yerine getiren bir Türkiye’nin AB üyeliğine karşı çıkmıyor. Mesleği doktorluk olan ve Sosyalist hükümetlerde Sağlık Bakanlığı yapan Kouchner, ABD’nin Irak’a müdahalesine karşı çıkmamış, ardından “Birleşmiş Milletler Kosova özel Temsilciliği” yapmıştı. İnsan hakları konusunda hassasiyetleri olan Kouchner, hem “Dünya Tabibler Birliği-Medecins du Monde” hem de “Sınır Tanımayan Doktorlar Birliği - Medecins Sans Frontiere” gibi dünyada ses getiren iki dev sivil toplum örgütünün kurucu başkanlığını yaptı. Türkiye’yi iyi bilen ve Irak Kürt’leriyle olan dostluğuyla da tanınan Kouchner, Fransa eski Cumhurbaşkanı François Mitterrand’in eşi Danielle Mitterrand ile 1993 yılında Kürtlerin Irak’ın kuzeyinde oluşturduğu yerel parlamentonun açılısına katılmıştı.
Brice Hortefeux- Göç, Uyum ve Ulusal Kimlik Bakanlığı: Sarkozy’nin en yakın siyasi danışmanlarından biri olarak Fransa tarihinde ilk kez milliyetçi unsurları öne çıkartan ve hem merkez sağ, hem de aşırı sağ seçmene mesaj içeren bir bakanlık.
Rachida Dati- Adalet Bakanı: Fransa tarihinde ilk göçmen asıllı birine Adalet Bakanlığı mührü teslim ediliyor. Dati , 4 yıldır İçişleri Bakanlığında Sarkozy ile birlikte göçmen sorunları ve göç politikalarıyla ilgili birimin sorumlusuydu. Cezayirli bir baba ve Faslı bir annesi olan yeni Adalet Bakanı, sosyal konutlarda yaşayan 12 çocuklu Müslüman bir ailenin 41 yaşındaki kızı. Hukuk eğitimi almış bir yargıç.
Xavier Bertrand- Çalışma, Toplumsal İşler ve Dayanışma Bakanı: Bir önceki hükümetin Sağlık Bakanı ve seçim kampanyasında Sarkozy’nin sözcüsüydü.
Xavier Darcos- Milli Eğitim Bakanı
Valerie Pecres-Yüksek Öğrenim ve Araştırma Bakanı
Herve Morin- Savunma Bakanı: Cumhurbaşkanlığı seçiminde elenen François Bayrou’nun partisi ‘Fransa Demokrasi
Birliği’nin Ulusal Meclis’te Sarkozy karşıtı söylemleriyle tanınan grup başkanı.
Roselyne Bachelot-Narquin- Sağlık, Gençlik ve Spor Bakanı
Christine Butin-Konut ve Şehircilik Bakanı
Christine Lagarde- Tarım ve Balıkçılık Bakanı
Christine Albanel- Hükümet Sözcüsü, Kültür ve Komünikasyon (İletişim) Bakanı
Eric Woerth-Bütçe, Kamu Maliyesi ve Kamu İşlerliği Bakanı . Woerth’te Sosyalist parti Genel Sekreteri François Hollande’a yakın isimlerden EMAUS isimli yoksullara yardım yapan kurumun başkanıydı. Bakanlık teklif edilince bu görevinden ayrıldı
Roger Karoutchi-Parlamento ile ilişkilerden sorumlu Devlet Sekreteri
Jean-Pierre Jouvet-Avrupa işlerinden sorumlu Devlet Sekreteri: Dışişleri Bakanı Koucnher ile AB’den sorumlu bakan gibi çalışacak olan Jouvet, Türkiye’nin AB adaylığına Chirac’la birlikte Helsinki’de imza atan Sosyalist Başbakan Lionel Jospin’in müşteşar yardımcısıydı. Kouchner’in yanında bu göreve atanması, Türkiye’nin AB’ye girmesine karşı çıkan Sarkozy’yi dengeleyeceklerinin işareti olarak kabul ediliyor.
Eric Besson- Kamu Politikaları hedefi ve gelişmelerinden sorumlu Devlet Sekreteri
Dominique Bussereau- Ulaştırmadan Sorumlu Devlet Sekreteri . Besson, Segolene Royal’ın ekonomi başdanışmanı iken “seçim kampanyası cumhurbaşkanlığı paktında” verilen ekonomik rakamların gerçekçi olmadığını söyleyerek istifa etmişti. Besson yazdığı kitapta ‘MadamRoyal’i kim tanır? adlı olay yaratan kitapta, “Açıkçası Royal’in Cumhurbaşkanı olmaması gerektiğini düşünüyorum. Bunu ülkem için hiç arzu etmem. Royal’in cumhurbaşkanı seçilmesinden çocuklarımın geleceği için korkuyorum” diye yazmıştı.
Martin Hirsch –Aktif Dayanışma ve Yoksulluk’tan sorumlu Devlet Sekreteri
* * *
Sarkozy’nin Türkiye politikası
Şimdi Türkiye, Avrupa ve Amerika’da en çok merak edilen konu Sarkozy’nin, Avrupa Birliği yolunda Türkiye’ye engel çıkartıp çıkartmayacağı. Yorumlar erken gelmeye başladı ve ‘O da Merkel gibi değişir’ dendi, ama ben Merkel’in hala Sarkozy’nin de istediği ‘İmtiyazlı Ortaklık fikrinden vazgeçtim’ yolunda bir açıklamasını duymadım. Yapmışsa da ben duymadım. Bence Merkel, Türkiye konusunda günü kurtarma politikası güdüyor. Daha geçenlerde Roma anlaşmasının 50.ci yıldönümünde ‘Türklerle 50 yıl sonra buluşuruz’ diyen ben miydim?
Şimdi bir de yeni Fransa hükümetinde görev kabul eden Sosyalist Dışişleri Bakanı Kouchner’den medet umanlar ‘Belki Sarkozy’ nin Türkiye-AB görüşlerini değiştirmesine katkısı olabilir’ diyorlar. Doğrudur, çünkü Kouchner görevi devraldığı gün Le Monde gazetesinde yayınlanan geniş röportajında, “Sarkozy bana Dışişleri Bakanlığını teklif ettiğinde ona Sosyalist olduğumu ve Türkiye konusunda onunla farklı düşündüğümü söyledim. Sarkozy’nin bu konudaki düşüncesini değiştireceğini umuyorum” dedi.
* * *
Sarkozy ne diyor?
Cumhurbaşkanı seçilmeden 4 gün önce Sosyalist Rakibi Segolene Royal’le çıktığı canlı yayında 25 milyon televizyon ve 5 milyon Internet izleyicisi karşısında Sarkozy ne dedi?
İşte kelimesi kelimesine televizyon kaydından Sarkozy’nin Türkiye için dedikleri.
- Türkiye’nin Avrupa Birliğine girmesini isteyenler, Avrupa’nın siyasi olarak güçlenmesini istemeyenlerdir.
- Dostumuz Türklere artık onları isteyip istemediğimizi açıkça söylemenin zamanı geldi. - Bu bir demokrasi meselesi, Müslümanlık konusu değildir, İslam’la da ilgisi yok.
- Türkiye Avrupa’da değildir, orası küçük Asya’dadır.
- Bu büyük millete açıkça Akdeniz’in merkezinde olduklarını, orasının Avrupa olmadığını ve bunun için de AB’de yerleri olmadığını söylememiz lazım.
- Müzakereler devam ediyor ama müzakere demek ‘Evet’ demek değildir.
- Fransa hayır derse Türkiye AB’ye giremez, eğer siz Kapadokya halkının Avrupalı olabileceğini söylüyorsanız yaptığınız tek şey İslamcılığı güçlendirmektir.
- Türkler büyük halktır, büyük medeniyettir, Türkiye laik bir ülkedir ama Küçük Asya’dadır.
- Ben Fransa’da okuldaki öğrencilere Avrupa Birliği sınırının Irak ve Suriye olduğunu anlatamam.
- Kürdistan sorununu Avrupa’nın meselesi yaparsak ilerleyemeyiz.
- Ben Türklere sizinle bir Ortak Pazar gibi alışveriş yapacağız, ama tam üye olamayacaksınız, bunun basit bir nedeni var, çünkü Küçük Asya’dasınız diyorum.
- Türkiye’nin AB’ye üye olması Avrupa kimliğinin sonu olur.
- Ankara ile ‘İmtiyazlı Ortaklık’ yapılmalı, Akdeniz’in kuzeyi ve güneyi arasında bir birlik kurularak, Türkiye’ye bu birliğin belkemiği rolü verilmelidir .
- Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girmesine karşıyım. Türkiye ile müzakereler derhal kesilsin.
* * *
Sonra ne oldu?
Sarkozy bunları sıraladıktan sonra “Cumhurbaşkanı seçilirsem bu fikirlerim kesinlikle değişmeyecek” diyerek bu konuşmayı yaptığı programdan dört gün sonra yüzde 53,6 oy oranıyla Fransa’da Beşinci Cumhuriyet’in Altıncı Cumhurbaşkanı seçildi.
Peki Fransa Anayasası ne diyor, ona da bir göz atalım:
“Cumhurbaşkanı, devlet kurumlarının iyi işlemesini garanti altına alan kişidir. Orduların başkomutanı, ulusal bağımsızlığın sorumlusudur. Dış politikayı yönlendirir, Başbakanı, ve Başbakanın teklifi üzerine, hükümet üyelerini atar. Bakanlar Kuruluna başkanlık eder. Bazı kanun tasarılarını halk oyuna sunabilir ve Millet Meclisi seçimlerinin yenilenmesine karar verebilir. Cumhurbaşkanı, 9 yıllığına seçilen Anayasa Mahkemesi Başkanı ve 2 üyesini seçer. Diğer 6 üyenin 3’ünü, Meclis 3’ünü Senato Başkanı seçer.
* * *
Evet… ‘Dış politikayı yönlendirir’…
Umarız Kouchner, Sarkozy tarafından yönlendirilmez de, Türkiye’nin AB yolu açık olur.