Güncelleme Tarihi:
Moskova'da binlerce kişi dondurucu soğukta saatlerce kuyrukta beklemekle kalmadı, sabırları taşınca müzenin kapısını kırıp zorla içeri girerek arbede yarattı.
Twitter'da işi espriye vurup "İşte sanatın gücü!" diye yazanlar da oldu, zorla içeri girme nedeniyle Rus toplumunun genlerini sorgulayıp "Sanat bizi şiddetten arındırmaya, iyi insan yapmaya yetmiyor" diyen psikologlar da.
Rus resim sanatının ikonik isimlerinden Valentin Serov'un 150'nci doğum yılı anısına, tüm dünya koleksiyonlarından toplanan önde gelen eserleri, Moskova'da geçen yıl 7 Ekim'de Tretyakovski Galerisi'nde açılmıştı.
Ülke kamuoyunda "yılın sanat olayı" olarak değerlendirilen sergiyi, bugüne kadar aralarında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in de bulunduğu 440 bin kişi gezdi.
Bu rakam Rusya'da bir resim sergisi açısından ziyaretçi rekoru sayılıyor.
AŞIRI İLGİ ARBEDE YARATTI
Serginin sona ereceği 24 Ocak Pazar gününe birkaç gün kala, ziyareti son günlere bırakanların yoğun ilgisiyle başlayan olaylar, sonunda arbedeye kadar vardı.
21 Ocak Perşembe akşamı, termometrenin eksi 14 dereceyi gösterdiği saatlerde kasada oluşan kuyruk bina dışına taşıp yüzlerce metreyi buldu.
Bu arada internet üzerinden bilet alıp içeri kuyruksuz girmeye çalışanlar ile kuyruktakiler arasında gerginlikler yaşandı.
400 ruble (15 TL) olan biletlerin karaborsada 1000-1500 rubleye satıldığı bazı Rus TV kanallarının gizli kamera çekimlerine yansıdı.
Soğuk havada girişte bekleyenlerin gerginliği, sonunda kalabalığın "kapıları açın!" diye slogan atmaları, kapıya yüklenerek kırmaları ve polis engelini aşarak içeri hücum etmeleri ile tam bir arbede havası yarattı.
Bu olayların önce sosyal medyaya, sonra da federal medya kanallarına geniş şekilde yansıması sonucu, sergi 31 Ocak'a kadar bir hafta daha uzatıldı. Bu arada internetten bilet satışı da durduruldu.
Hafta sonunda uzun kuyruklar devam etti. Hatta genelde felaket bölgelerinde görmeye alıştığımız Rusya Acil Durumlar Bakanlığı, müzenin bahçesinde halkın ısınması için çadırlar kurup, aç kalanlar için de Rusların geleneksel kara buğday lapasını dağıttı.
Ancak sergide son hafta bazı fireler var: Yetkililer Fransa'dan Danimarka'ya kadar dünyanın farklı müzelerinden bu sergi için toplanan eserlerden altısının iade tarihi geldiği için bu hafta artık görülemeyeceğini duyurdular.
SANAT, ŞİDDET VE NOSTALJİ TARTIŞMALARI
19'uncu yüzyılın simge isimlerinden Serov'un resim sergisi etrafında yaşanan bu olayları "Rusya halkının sanata olan düşkünlüğüne" yoranlar çoğunlukta.
Ancak olayların şiddet boyutuna bakarak olumsuz çıkarımda bulunanlar da var. Ekho Moskvı radyosuna görüş beyan eden psikolog Mihail Labkovski, "Bu olaydan çıkaracağımız sonuç, kültür ve sanat insanların ruhuna, vicdanlarına, merhamet hislerine tesir etmiyor" diyor.
Labkovski bu tespitini örneklerle açıklarken, "St. Petersburg'da çocuk kanser hastanesinin kapatılmasını protesto için 200 kişi sokağa çıkıyor, savaş karşıtı eylemler sadece tek kişinin katılımıyla yapılıyor, ama Serov'un sergisi için binlerce kişi kuyruklarda bekleyip kapıları kırıyor" diyor.
Rus psikolog, daha önce Snob dergisinde yayımlanan bir yazıyı da hatırlatıyor ve şöyle devam ediyor:
"Stalin de günde 600 sayfa kitap okurdu. Çehov, Gogol ve Zola'yı çok severdi. Kendisi de fena şiir yazmazdı. Ama buna rağmen insanları kamplara sürgüne yollayıp öldürtüyordu."
İMPARATORLUĞA ÖZLEM Mİ?
Sosyal medyada yer alan pek yorumda ise, Serov'un özellikle devrin imparatorluk ailesi ve çevresinin portrelerini çizmekle de ünlü olduğuna atıfla, sergiye olan ilgi halkın "imparatorluk dönemine olan nostaljisi" ile açıklanıyor.
Twitter'da yorum yapan sanatseverlerden Anna Narinskaya, "Bu ilgi sadece Serov'dan kaynaklanmıyor; bu 'hayata ve kaybettiğimiz memlekete' dair bir nostalji. Bir miktar imparatorluk nostaljisi..." diye yazdı.
Nikolay Alekseenko adlı kullanıcı, "Kuyruk.. Bu başlı başına bir ruhsal egzersiz" derken, Andrew Yrich Batı'yı kast ederek, "Onlar iPhone kuyruklarında kapıları kırıyor, biz sanat uğruna" diye görüş beyan etti.
Valentin Serov (1865-1911), Rus resim sanatının en büyük portre ressamı olarak anılıyor. En ünlü tabloları arasında 'Şeftalili Kız', 'Prenses Olga Orlova', 'Günışığındaki Kız' sayılıyor.