Sabri e ka selimetin (*)

Güncelleme Tarihi:

Sabri e ka selimetin (*)
Oluşturulma Tarihi: Şubat 22, 2008 00:00

Haftasonu bağımsızlığını ilan eden Kosova’nın başkenti Priştina, küçük bir Anadolu kasabasını andırıyor.

Eski ABD Başkanı Bill Clinton’ın adını taşıyan caddeden ilerleyerek Kosova Üniversitesi’ne gidiyoruz (solda). Gençler, "Çok büyük heyecan yaşıyoruz" diyor. Türkler sorulduğunda ise "Bizi her konuda desteklediler, şükranlarımızı sunuyoruz" diyor.

Osmanlı atasözü

Tito ve Miloseviç döneminde zulüm gören, binlerce evladını kaybeden Kosova’da gelinen nokta Osmanlı’dan kalma bir atasözüyle anlatılıyor: "Sabri e ka selimetin". Yani "Sabrın sonu selamet."

KOSOVA’dan Türkiye’ye Türklere duygular "Miku i mire me shokö shume" atasözü ile dile getiriliyor. Yani "İyi dost kötü günde belli olur".

Pazar günü ilan ettiği bağımsızlığının hala sarhoşluğunu yaşayan, gençlerin meydanlarda toplanıp bu mucizeyi kutladığı Kosova’da varılan nokta da Osmanlıdan kalma bir atasözü ile anlatılıyor: "Sabri e ka selimetin" Yani "sabrın sonu selamet".

Tito rejiminden az çekmemiş Kosovalılar, ama eski Sırbistan Devlet Başkanı Slobodan Miloseviç zulmü karşısında devede kulak kalır. Başkent Priştina’da her Arnavut’un bir hikayesi var anlatacağı geçmişten. Hepsi hüzünlü, acılı, kanlı. Sadece 1998-1999 döneminde 10 bin ölü, 3 bin kayıp vermişler Kosovalılar. Toplu mezarlardan 900 ceset çıkmış. Yaralar çabuk kapanmıyor. Hala kanayanları var. Priştina’nın küçük havaalanından şehir merkezine yol alırken, sanki Anadolu’nun kasabalarından geçiyor gibiyiz. Yollarda afişler birkaç gün önce yaşanan o rüyayı canlı tutuyor. "Kosova sevilmeye değer" diyor biri.

HAYIR, SIRPLARLA YAŞAMAYIZ

Yeni bayraklarına daha alışmış değiller pek. Kosova’nın ilk bayrakları Türkiye’de basıldı ve THY uçağı ile bağımsızlık ilanından bir gün önce Priştina’ya yetiştirildi. Bu anlamlı siparişin Türkiye’ye verilmesini kararlaştıran adres de Kosova başbakanlığı. Kosovalıların kurtarıcı olarak gördüğü eski ABD Başkanı’nın adını taşıyan dev de bir fotoğrafının bulunduğu Bill Clinton Caddesi’nden geçiyoruz.

İlk durağımız Kosova Üniversitesi, yaklaşık 20 bin öğrenci okuyor. İktisat okuyan İsuf Osmanoj ve Merita Jasharoj, hukuk okuyan Ganimette Sahiti ve Arlinda Kransigi ve sosyal bilimler okuyan Fatno Tasholli ile Kosova’nın bugününü konuşuyoruz:

- "Çok büyük bir heyecan ve sevinç yaşıyoruz. Ömrümde böyle bir sevinci bir daha yaşar mıyım bilmiyorum". Peki yarını nasıl hayal ediyorlar?

- "Ekonomik durumumuz düzelmeli. İşsizliğe çare bulunmalı. Ülkemizi AB ve Nato üyesi görmek istiyoruz". Sormadan edemiyoruz: "Sırplarla artık birlikte yaşar mısınız?"

- "Hayır" diyor gençler. "Bizlere çok kötülük yaptılar. Özür dilemelerini bekliyoruz. Sırplar yeni gerçeği kabullenmelidir" diye ekliyorlar. Türkiye, Türkler dediğimizde adeta akan sular durdu:

- "Bizi her konuda desteklediler. Teşekkürlerimizi şükranlarımızı sunuyoruz", "Türkler arkadaşım, kardeşlerim. Onları çok seviyorum" , "Türkler çok yardımsever bir halk".

Bu arada, İsuf ile Arlinda’nın aşkını da öğreniyoruz sohbet sırasında. Demek ki Latin sözü bugünlerde tarihinin ilk satırlarını yazan Kosova’da da geçerli: "Omnia Vincit Amor" yani "Aşk herşeyden üstündür".
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!