Güncelleme Tarihi:
Ukrayna’nın başkenti Kiev’de 2013-2014 yıllarında, Rus yanlısı Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç’in Avrupa Birliği (AB) Ortaklık Anlaşması'nı imzalamaması üzerine düzenlenen protestoların ardından Batı yanlısı siyasetçiler yönetimi devraldı.
Kiev’deki olayların ülke geneline yayılması üzerine Kırım Yarımadası'nda da askeri üniformalı, üzerlerinde hiçbir sembol veya simge bulunmayan silahlı kişiler kamu binalarında kontrolü ele aldılar. “Yeşil adamlar” olarak adlandırılan Rus yanlısı bu milis güçler kısa sürede hükümet binalarının yanı sıra Kırım Özerk Cumhuriyeti Parlamentosu’nu da ele geçirdi.
Kiev’deki yönetimin değişmesine karşılık Rus yanlısı silahlı grupların baskısı altındaki parlamentoda “Kırım, Ukrayna’nın bir parçası olarak kalsın mı yoksa Rusya’ya mı bağlansın” sorusunun yarımada sakinlerine yöneltileceği bir referandum kararı çıkarılmak istenildi.
Eli silahlı "yeşil adamların" gölgesinde 6 Mart'ta toplanan Kırım Özerk Cumhuriyeti Parlamentosu, Kırım'ın Rusya'ya bağlanması için referandum yapılması kararı alındığını ilan etti.
Bu süreçten itibaren yeşil adamlar, Kırım Tatarlarına ve Ukraynalılara baskı yaparak onları yarımadadan uzaklaştırmaya çalıştı.
Kırım Tatarları parlamentonun bu kararına karşı çıkıp boykot kararı alsa da 16 Mart 2014’te yarımadada sözde referanduma gidildi. Rus yanlısı silahlı güçlerin kontrolündeki referandum sonucunda Kırım’ın Rusya’ya bağlanması yönünde karar çıktığı bildirildi.
Referandumun ardından Rus yanlısı olmayanlara uygulanan baskılar neticesinde pek çok Kırım Tatarı ve Ukraynalı topraklarını terk etmek zorunda kaldı.
Referanduma başta Birleşmiş Milletler (BM) olmak üzere uluslararası kuruluşlar ve pek çok ülke karşı çıktı ve referandumu geçersiz saydı.
Moskova yönetimi ise referandumu tanıdı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin 21 Mart’ta Kremlin Sarayı'ndaki törende "Kırım ve Sivastopol'ün Rusya'ya bağlanması ve yeni federal bölgeler oluşturulmasını" öngören yasayı imzaladı ve Kırım, Rusya tarafından ilhak edilmiş oldu.
Yarımadanın Rus yönetimine geçmesinin ardından Kırım’ın yasa dışı ilhakına karşı çıkan ve Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü savunanlara baskılar ve insan hakları ihlalleri her geçen gün arttı.
Referandum kararının alınmasını engellemek için 26 Şubat’ta gerçekleşen mitingi organize ettiği ve katıldığı gerekçesiyle bazı Kırım Tatarları hapse atıldı, bazı Kırım Tatarları ortadan kayboldu, bazılarının ise cesetleri bulundu.
Kırım Tatarlarına ait evlere, okullara ve camilere Rus güvenlik güçleri zaman zaman baskınlar düzenleyerek, aramalar yaptı, Kırım Tatarlarını gözaltına aldı ya da tutukladı.
İlhakın ardından Kırım Tatar halkının lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu ve diğer Kırım Tatarı yöneticilerine yarımadaya giriş yasağı konuldu.
Kırım'da Moskova yönetiminin görevlendirdiği mahkeme, 26 Nisan 2016’da Kırım Tatar halkının iradesini temsil eden Kırım Tatar Milli Meclisi’nin faaliyetlerini, "aşırıcı örgüt" olduğu gerekçesiyle yasakladı.