Güncelleme Tarihi:
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, bu sabah saatlerinde Ukrayna'nın doğusundaki Donbas'a özel askeri operasyon başlattıklarını açıkladı. Ukrayna ise şok gelişmeyi “Rus işgali başladı” diyerek duyurdu. Ukrayna kaynaklarına göre Rusya’nın saldırıları; Luhansk, Sumy, Harkov, Chernihiv ve Zhytomyr şehirlerinin yanı sıra Belarus sınırından da gerçekleşiyor.
‘Rus işgalinin’ saldırı noktalarından biri olmasının ardından gözler bir kez daha Belarus’a çevrildi. Rusya Ukrayna'yı işgal etmek için geniş çaplı bir harekat başlatmışken, Putin’in hiçbir çatışma yaşamadan yıllar içinde diplomasiyle Belarus üzerinde hâkimiyet kurduğunu söylemek mümkün.
BELARUS’DAN KİEV’E BALİSTİK FÜZE SALDIRISI BAŞLADI
Rusya’nın askeri harekatında kilit bir rol üstlenen Belarus hem konumu hem de bölgesel avantajları nedeniyle Kiev’’e yönelik saldırıların merkezinde duruyor. Ukrayna’nın içlerine doğru hareket eden Rusya ve Belarus, büyük şehirlere yönelik füze saldırılarına hız verdi.
CNN'in haberine göre Ukrayna Devlet Sınır Güvenlik Servisi dün Belarus’tan ateşlenen 4 balistik füzenin Kiev yakınlarına düştüğü öne sürüldü. Öte yandan Belarus Cumhurbaşkanı Aleksandr Lukaşenko, harekatta Belarus ordusunun yer almadığını ancak gerekirse bunun mümkün olacağını belirtti.
BELARUS’A 30 BİN RUS ASKERİ YERLEŞTİRİLDİ
Bu yılın başından itibaren Rus birlikleri Belarus’a konuşlanmaya başladı. Belarus hükümetinin açıkladığı bilgilere göre geçen hafta sonu itibariyle 30 bin Rus askeri ülkeye yerleşmiş durumda. Bu sayı, Soğuk Savaş döneminden bu yana Minsk’e yapılmış en geniş kapsamlı Rus askeri sevkiyatı olarak kaydedildi.
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg geçen hafta yaptığı açıklamada, Belarus’a 30 bin Rus askerinin yanı sıra, Spetsnaz özel harekat kuvvetlerinin, SU-35 savaş uçaklarının, S-400 hava savunma sisteminin ve nükleer kapasiteli İskender füzelerinin yerleştirildiğini duyurmuştu.
Bununla birlikte iki ülke lideri yakın iş birliğinin önümüzdeki dönemde de süreceğini açıklamış, 2022’de 30 civarında ortak tatbikat planladıklarını ilan etmişti.
‘OKYANUS ÖTESİNDEKİ EFENDİLERİNİZDEN UZAK DURUN’
Söz konusu durum Ukrayna’da yaşananlardan bağımsız, Putin açısından büyük bir zafer olarak tanımlanıyor. Üç NATO ülkesi ile sınır paylaşan Belarus, Rusya’nın Batı ile olan soğuk savaşında oldukça önemli bir jeopolitik konuma sahip. Belarus sınırının Ukrayna başkenti Kiev’den sadece 225 km uzaklıkta olması da bu iş birliğinin askerî açıdan önemini bugün için oldukça artırmış durumda.
Ülkenin Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko, 2020’de tartışmalı bir seçimle yeniden seçilirken, Belarus tarihinin en büyük protestoları yaşanmıştı. Lukaşenko’nun Rus hükümetinin desteği ile bu süreçten çıkması bugünkü sıkı iş birliğini açıklayan faktörlerden biri.
Belarus liderinin Ukrayna ve Rusya arasındaki politik gerginliği yıllar içinde siyasi çıkarları için ustalıkla kullandığını da ifade etmek mümkün.
Putin’in salı günü Ukrayna'nın doğusunda Rus yanlısı ayrılıkçı gruplar tarafından kurulan Donetsk ve Lugansk Halk Cumhuriyetleri'ni resmen tanıma kararı aldıklarını duyurmasının ardından, Lukaşenko Ukrayna’ya seslenerek, “ABD’li efendilerini bırakma” çağrısı yaptı:
“Okyanus’un diğer tarafındaki efendilerinizden uzak durun. Size mutluluk getirmeyecekler. Artık kullanışlı olmadığınız anda sizi tarihin çöplüğüne atacaklar.”
‘SAVAŞ LUKAŞENKO İÇİN FELAKET OLUR’
Öte yandan, Belarus’un Rusya’nın bir uzantısı gibi hareket etmesi Baltık ülkelerinin de dikkatini çekiyor. Yıllarca Belarus’u Rusya ile aralarında bir duvar gibi gören Polonya gibi ülkeler için Rus askerlerinin sınırlarına kadar gelmiş olması ideal bir senaryo değil. Avrupa Birliği de önceki gün yaptığı açıklamada Ukrayna’nın işgali halinde Belarus’un da Rusya ile aynı yaptırımlara maruz kalacağını bildirmişti.
Peki tüm bunlardan Lukaşenko’nun kazancı ne?
Birkaç gün önce gündemi yorumlayan Kievli Belarus uzmanı Ihar Tişkeviç’e göre konu maddi ancak Belarus için riskler de mevcut.
Tişkeviç, “Bu para meselesi. Her zaman daha fazla fon, askeri gelişim ve finansal destek talep edebilir. Şu an Lukaşenko için savaştan söz etmek çok faydalı ama savaş onun için felaket olur” diye konuştu.
Sıcak çatışma olmayan dönemdeki Rusya-Ukrayna gerginliğinin Belarus’un işine birden fazla şekilde yaradığı görülüyor. 2014’te Ukrayna’da Viktor Yanukoviç’in protestolar sonucunda koltuğunu kaybetmesinin ardından Kiev, Moskova ile olan ticari ilişkilerini askıya almış, Belarus da iki tarafın ticari mallarını tekrar paketleyerek hem Ukrayna’ya hem de Rusya’ya satmaya başlamıştı.
Rusya’nın Ukrayna’ya sattığı doğalgaz fiyatını sürekli artırması da Lukaşenko’nun Ukrayna’ya yönelik elektrik ve petrol ihracat hacmine olumlu yansımıştı.
BELARUS’TA HER ŞEY DEĞİŞEBİLİR, KRİTİK SEÇİM PAZAR GÜNÜ
27 Şubat'ta Aleksandr Lukaşenko, otoriter yönetimini daha da güçlendirmek ve 2035'e kadar görevde kalmasını sağlayacak anayasa değişikliği için referanduma gidecek.
Uzmanlar, sıcak çatışmanın Belarus için riskler taşıdığı söylerken, ülkedeki Rus askerlerinin anayasa referandumu sonrası yaşanabilecek olası protestolar bağlamında Lukaşenko’nun işine geldiğini belirtiyor.
Savaşın gölgesi altında referanduma giden Belarus’da muhalefet, ülke bağımsızlığının tehlike altında olduğunu açıkladı. Muhalefet lideri Svyatlana Tsihanouskaya, Rus askeri varlığı nedeniyle Belarus’un bağımsızlığının tehdit altında olduğunu açıkladı.
Tikhanovskaya, Lukashenko'nun 2020’deki protestolar sonrasında kendisini kurtaran Kremlin’e minnettar olduğu için ülkenin egemenliğini feda etmeye hazır olduğunu söyledi ve ekledi:
“Komşularımızla dost olmak istiyoruz; bir ülkenin güdümüne girmek istemiyoruz. Artık bağımsızlığımızın tehdit altında olduğunu görüyoruz... Ülkemizin yavaş yavaş işgal edildiğine tanıklık ediyoruz.”
28 YILDIR İKTİDARINI SÜRDÜREN LUKAŞENKO KİMDİR?
Aleksandr Lukaşenko’nun siyasi yükselişi, 1990'da Belarus Parlamentosu'na seçilmesiyle başladı. 1994'te, uluslararası gözlemcilerin adil ve özgür diye tanımladığı seçimde, ülkenin ilk seçilmiş lideri olan Lukaşenko, oyların yüzde 80'ini aldığı 9 Ağustos'taki seçimler de dahil olmak üzere, üst üste beş seçim kazanarak liderliğini sürdürüyor.
İlk dönemlerinde mütevazi kimliğiyle ön plana çıkan Lukaşenko, Belarus'un doğusundaki yoksul bir köyde, annesi tarafından büyütülmüştü. 1975'te öğretmen okulundan mezun olan iki yıllık askerlik hizmeti boyunca, orduda siyasi eğitmenlik yapan Lukaşenko, 1979'da da Sovyet Birliği Komünist Partisi üyesi oldu.
1990’lara gelindiğinde Yolsuzlukla Mücadele Komisyonu'nun başkanlığını üstlenen Lukaşenko, enerjisi ile ön plana çıkmaya başlamıştı. 94 seçimlerinde oyların yüzde 80’ini alarak Komünist Parti’nin adayını geride bırakan Lukaşenko, Sovyetler Birliği’nin 1991’deki çözülüşünden sonra gelen batı yanlısı ekonomi politikalarını reddetti ve ekonomiyi devletin kontrolü altında tuttu.
YOL AYRIMINDAN ORTAKLIĞA: HER ŞEY PUTİN İLE DEĞİŞTİ
1999 öncesinde Lukaşenko ve Rusya’nın arasında mesafe söz konusuydu; bu mesafe Vladimir Putin sonrasında aşıldı. O güne kadar Moskova’nın ulusal birliği tehdit ettiğini savunan Lukaşenko, askeri ve ekonomik iş birliğine karşı direniyordu. Özellikle 1999 öncesi Belarus’a Rus hava üssünün kurulmasını reddediyor ve bunun ulusal bağımsızlığa gölge düşüreceğini söylüyordu.
Putin ile hava birden değişti. AB ve NATO’ya karşı Rusya’nın yeni güvenlik stratejisine uymak Lukaşenko için oldukça kritik bir hâl almıştı. 2000'de ekonomik, askeri ve ekonomik işbirliği çerçevesinde imzalanan 28 maddelik anlaşmayla birlikte Rusya ve Belarus Birlik Devleti kurulmuş oldu.