Güncelleme Tarihi:
Rusya Ukrayna topraklarına girip savaş ilan ettiği günden beri tüm dünyada yükselen Rus karşıtlığı giderek artıyor. Savaşın askeri ve sivil kayıpları bir yana diplomatik anlamda da tüm dünyada büyük çalkantılı günler yaşanmaya devam ediyor.
Dünyanın dört bir yanında 400’den fazla Rus diplomat sınır dışı kararlarıyla görev yaptıkları ülkelerden uzaklaştırıldı. Bu diplomatik kriz dalgasında başı ise AB üyesi ülkeler çekiyor.
Savaştan önce de şüphe çeken ve bulundukları ülkelerde pek istenmeyen bu diplomatik görevlilerin Rusya adına ajanlık faaliyetleri yürüttükleri uzun süredir gündemdeydi. Diplomatik sınır dışı kararları aslında Rusya’nın savaş eylemlerine karşılık verilmiş kararlar gibi görünse de altta yatan gerçek bambaşka…
Diplomatların sınır dışı edilmesinin altında Rusya ile siyasi ilişkilerin gerilmesi var gibi görünse de gerçekte Avrupa devletleri, ülkelerinde yerleşik bulunan ve diplomatik görevleri nedeniyle birçok hakkı ve sayısız imkana erişimi olan bu kişilerin ajan olduğunu düşünüyor.
Örneğin 2018 yılında İngiltere’de Sergei Skripal isimli Rus’un ajan kimliği ortaya çıkınca Rusya bu kişiyi öldürmeye çalışmış; yaşanan skandallar birlikte 200 Rus elçilik görevlisi İngiltere’den sınır dışı edilmişti.
Şimdi yaşanan gelişmelerin ise II. Dünya Savaşı’ndan beri, hatta tarihte görülmemiş büyüklükte olduğuna dikkat çekiliyor.
HERKES İŞİN PEŞİNE DÜŞTÜ!
Sınır dışı edilen 400 Rus için karar veren ülkelerden 23’ü AB üyesi 3’ü ise AB üyesi olmayan ülkeler. Hatta Avrupa Birliği kendi içindeki Rus vatandaşı kişileri de bizzat sınır dışı etmiş durumda.
İngiliz akademisyen Chris Miller, yaşananları Rusya’nın gizli servislerinin Avrupa’da yıllardır yürüttüğü ajanlık faaliyetlerine verilmiş ‘geç’ bir cevap olarak nitelendiriyor. Miller’a göre Rus ajanlar Londra’dan Berlin’e uzanan bir düzlemde birçok saldırıdan ve suikastten sorumlu. Bu durum da yıllardır devam ediyor ve aslında yetkililer tarafından bilinmesine rağmen görmezden geliniyordu.
İşin ilginci Avusturya, Bulgaristan ve Almanya gibi Rusya ile sıkı ilişkiler içinde olan Avrupa ülkeleri de bu sınır dışı furyasına kapılmış gibi görünüyor. Üstelik bu kişilerin çoğunun ajanlık yapmayan, dürüst diplomatlar olduğu biliniyor. Litvanya Rus elçisini savaşla bağlantılı olarak sınır dışı etti; ancak bu kişinin diplomatik görevleriyle ilgili sicili de oldukça temiz.
Öte yandan tüm bu yanlış kararlar bir yana, sınır dışı edilen çoğu Rus vatandaşının ajanlık yaptığıyla ilgili kanıtlar sabit. Bu kişilerin, diplomatik ilişkileri düzenleyen Viyana Sözleşmesi’ne aykırı davranışları çoktan tespit edilmiş.
Polonya, 23 Mart’ta 45 Rus diplomatı sınır dışı ederken şu açıklamayı yapmıştı:
“Rusya, diplomasiyi ülkelerle ilişkisini sürdürmek için değil yalan iddialarını dayatmak ve Batı karşıtı propogandist söylemlerini yaymak için kullanıyor.”
ÖRÜMCEK AĞI GİBİ SARMIŞLAR
Polonya’nın açıklamasında yer alan cümleler yıllarıdır yaşanan gerçeklere ayna tutuyor.
Rusya’nın kendine hedef seçtiği ülkelerde çalışan Rus diplomatlar yerel işbirlikçilerle çalışıp yalan yayma kampanyaları düzenleme konusunda oldukça başarılılar.
İskoçya’nın 2014’teki bağımsızlık referandumu, İngiltere’deki 2016 Brexit oylaması, 2017 Fransa cumhurbaşkanlığı seçimleri ve Almanya’daki federal seçimler ve Katalonya’nın İspanya’dan ayrılması gibi örnekler Rus ajanların adının karıştığı kritik olaylardan sadece birkaçı.
Rusya’nın ajanlık faaliyetleri AB ve NATO içine de sızmış durumda. NATO, geçen ekim ayında Rusya’nın NATO misyonunda görevli 8 kişiyi güvenlik soruşturmasından geçemedikleri için işten çıkarmıştı.
Rusya’nın ajan ağı görevli olduğu yerlerde halkla iş birliği yaparak Avrupa’nın uzay çalışmalarına müdahalede bulunmaya çalışıyor. Uzay teknolojilerinin çalınmasıyla ilgili birçok gizli operasyon yapan ajanlar aynı zamanda Avrupa ülkelerinde de sabotaj ya da suikast girişimlerinde bulunuyor.
Çekya’da silah üreticisi EMCO adlı şirketin 2 deposu bombalandı. 2014’te yaşanan bu olayın şirketin Ukrayna’ya silah satmasıyla bağlantılı olduğu ve Rus askeri istihbarat servislerince gerçekleştirildiği düşünülüyor. Bu olay 2 patlamayla da sınırlı kalmadı.
EMCO’nun Bulgar sahibi ve diğer iki kişi daha Bulgaristan’da zehirlendiğinde Rusya askeri istihbarat birimi görevlilerinin ülkede olduğu biliniyor. 2015’te gerçekleşen bu suikast girişiminden üç kişi de sağ çıkarken İngiltere’de Sergei Skripal ve kızının suikastından da bu istihbarat servisi sorumlu tutuluyor.
Alman mahkemesi 2019’da Almanya’da bir Çeçen’in öldürülmesinden de Rus ajanların sorumlu olduğunu kanıtlamıştı.
AVRUPA’NIN GÜVENLİĞİNİ GELİŞTİRMEK İÇİN…
Rusya’nın ajanlık faaliyetleri tüm Avrupa’ya yayılmış olsa da iki bölgede yoğunlaşmış gibi görünüyor.
Belçika ve Avusturya Rus ajanların yuvalandığı iki merkez olarak görülüyor.
Diplomatik açıdan çok önemli olan Viyana ve Brüksel kentleri Rus ajanlar için adeta iş yoğunluğunun çok olduğu birer küçük ‘cennet’ gibi. Bazı hükümetlerin bu soruna kayıtsız kalmaları son yıllarda ajanlığın ‘yükselmesine’ ve birçok istenmeyen olayın yaşanmasına sebep olmuş.
Avusturya ve Macar hükümetleri Rusya’ya karşı yürüttükleri ‘kapılarımız sonuna kadar size açık’ politikası nedeniyle bu konuda öne çıkıyor.
Rusya’nın ajanlık konusunda giderek vites yükseltmesi NATO’nun alarm zilini çalmasına sebep oldu: NATO içinde özel bir ‘İstihbarat ve Güvenlik’ birimi kuruldu. 2016 yılında kurulan ve JISD olarak anılan bu birim 2020 yılında takviyelerle daha da güçlendirildi.
Chris Miller, verilen bu kararları doğru bulsa da 30 yıl boyunca Avrupa’da elini kolunu sallayarak gezmiş Rus ajanlarının temizlenmesinin artık daha zor olduğu görüşünde. Hal böyleyken Avrupa’da ki ajan avının uzu yıllara yayılacağı da bariz bir gerçek gibi görünüyor…