Güncelleme Tarihi:
Ukrayna’nın doğusunda bulunan Donbass bölgesindeki Rusya yanlılarıyla, Ukrayna silahlı kuvvetleri arasında yaşanan ve Rusya ile Ukrayna’yı karşı karşıya getiren gerilim her geçen gün katlanarak büyüyor.
Bu süreç, 8 yıllık bir zaman diliminde giderek büyüyen ve uluslararası aktörlerin de dahil olduğu bölgesel bir sorun halini almıştı. Kasım 2013’te başlayan “Yevromeydan protestoları” ile Ukrayna Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç'in devrilmesi sonrasında bütün dengeler alt üst olmuştu. Yaşanan olayların ardından Mart 2014'te Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin bir basın toplantısı düzenlemiş ve Yanukoviç'i Ukrayna'nın meşru Cumhurbaşkanı olarak gördüklerini, yaşananların anayasaya aykırı bir darbe olduğunu açıklamıştı.
Bu dönemin ardından, demografik olarak Rusya’yla yakın bağları bulunan Kırım halkı, “Yevromeydan protestoları” sonrasında Ukrayna Cumhurbaşkanı olan Petro Poroşenko yönetimini tanımayarak, 18 Mart 2014 yılında bir referandum düzenledi. Ağırlıklı olarak Ukrayna'dan ayrılma kararı alan Kırım halkı, başlayan silahlı ayaklanmalar neticesinde Rusya’ya bağlandığını duyurmuştu. Bu adımı Odessa, Herson, Lugansk, Nikolayev, Harkov ve Donetsk gibi doğu sınırında bulunan bölge halkları da izledi.
Çatışmaların ardından Donetsk Halk Cumhuriyeti ve Lugansk Halk Cumhuriyeti olmak üzere iki defacto devlet kuruldu ve çatışmalar hız kazandı. Aynı yılın Eylül ayında Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), Rusya, Ukrayna ve Donetsk-Lugansk delegelerinin katılımıyla başlayan görüşmeler sonucunda Minsk Protokolü imzalandı. Fakat bugüne kadar ateşkes protokolünü iki taraf da defalarca ihlal etti.
RUSYA NE TALEP EDİYOR?
2019 Ukrayna Cumhurbaşkanlığı seçiminde Halkın Hizmetkârı Partisi’nden Volodimir Zelenski’nin iktidara gelmesiyle yeni bir süreç açılmış oldu. Zelenski ile AB ve NATO’ya daha fazla yakınlaşan Ukrayna, kavganın fitilini ateşledi.
Putin, bugün gelinen noktada batının attığı adımları dikkatle izlendiklerini, Ukrayna'nın asla NATO üyesi olamayacağını ve NATO’nun füze savunma sistemlerine ev sahipliği yapamayacağını açıkladı. Kremlin yönetimi, taleplerinin gerçekleşmemesi için batılı ülkelerden yasal garantiler istedi. Bu taleplerin gerçekleşmediği bir tabloda ise meselenin askeri müdahaleyle çözüleceğine işaret ederek, Ukrayna sınırına askeri birlikleri sevk etme yoluna gitti.
Geçtiğimiz haftalarda, CIA tarafından hazırlanan ve kamuoyuna yansıyan belgelerde, Rusya'nın Ukrayna sınırında bulunan ve 110 bin kişiden oluşan askeri varlığını Ocak 2022 itibariyle 175 bine çıkartabileceği ve 100 kadar Tabur Taktik Gruplarıyla (BTG) hızlı bir saldırı başlatabileceği açıklandı.
Ortaya çıkan askeri gücün olası sonuçlarını değerlendiren The New York Times, Ukrayna askeri istihbarat servisi başkanı General Kyrylo O. Budanov’un görüşlerine yer verdi. Budanov, “Ukrayna’nın bu noktada objektif olması gerekiyor. Batılı güçlerin desteği olmadan başlayacak savaş karşısında, Rusya’nın tam kapsamlı saldırısını püskürtmek için yeterli askeri kaynağımız yok” açıklamasıyla cephedeki duruma açıklık getirdi.
UKRAYNA’NIN OLASI NATO ÜYELİĞİ PRİMAKOV DOKTRİNİNİ NASIL ETKİLEYECEK?
Peki, Rusya Devlet Başkanı Putin neden Ukrayna’nın NATO üyesi olmasına bu derece sert tepki gösterdi? Bunun nedeni, 1990’lı yıllarda Sovyetler Birliği’nin çözülüşüyle birlikte ulusal çıkarları korumak için hazırlanan Primakov Doktrini’ne dayanan dış politika konseptinin batılı güçler tarafından tehdit ediliyor oluşu.
Rusya’da 1995 Parlamento Seçimlerinin ardından “Pragmatist” Avrasyacı görüşleriyle dikkat çeken eski dış istihbarat servisi bakanı Yergeni Primakov’un Dışişleri Bakanlığına gelmesiyle, bölgede Rusya’yı tehdit edecek Batı eylemlerinin başlamadan engellenmesi amacıyla yürütülen pragmatik hesaplara dayalı bir dış politika konsepti belirlendi.
Primakov tarafından hazırlanan rapora dayanan doktrin, Rusya’nın tarihsel ve stratejik çıkarlarının korunması ve batının çevre ülkelerdeki etkisinin en aza indirilmesi başlıca hedefti. Bu çerçevede geliştirilen stratejiye rağmen NATO’nun doğuya doğru genişlemesi, Rusya cephesinde barışçı ve eşit ortaklığa dayalı ilişkinin açık ihlali olarak değerlendiriliyor. Finlandiya’da yaşanan krizin arından Estonya, Letonya’nın NATO ile askeri ilişkilerini geliştirmesi de bu çerçevede değerlendiriliyor.
GERÇEKTEN İSTİLA TEHDİDİ VAR MI?
Ukrayna Genelkurmayı, ayrılıkçıların elindeki bölgelere hızla cephane takviyesi yapıldığını, tankların, topçuların ve keskin nişancı birliklerinin bölgeye sevk edildiğini açıkladı. Fakat, Kremlin tarafından gelen açıklamalarda, tansiyonu yükselten, tehdit veya işgale karar verdiklerini çağrıştıran ifadeler yer almadı.
Öyle ki, Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, herkesi itidalli olmaya davet ederek, tansiyonu düşürme çağrısında bulundu. Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergei Ryabkov ise gerilimin ABD ve Sovyetler Birliği'nin nükleer çatışmaya yaklaştığı “1962 Küba Füze Krizi”ne benzer bir duruma yol açabileceğine değindi.
BBC News’nin haberine göre batılı istihbarat servisleri ve Ukrayna güçleri, 2022'nin başlarında bir saldırı veya işgal olabileceğini düşünüyor. CIA Direktörü William Burns da Rusya Devlet Başkanı Putin’in Rus ordusunu ve güvenlik servislerini oldukça kapsamlı bir şekilde hareket edebilecekleri noktalara sevk ettiğini belirtti.
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski, 6 Aralık'ta Ukrayna'nın doğusunda bulunan Donetsk bölgesi etrafındaki birlikleri ziyaret ediyor. Fotoğraf: AP
OLASI BİR SAVAŞ DURUMUNDA NELER YAŞANACAK?
Ukrayna askeri istihbaratı tarafından geçtiğimiz ay yayımlanan haritada en kötü durum senaryosu çizildi. Buna göre, Rus kuvvetleri Ukrayna sınırını doğrudan geçecek, Kırım’dan harekât başlayacak, Transdinyester ve Rus askerlerinin desteğiyle Odessa'ya amfibi saldırı başlatılacak. Belarus’tan takviye birlikler gönderilecek. Doğudan ve Kırım üzerinden yapılacak bir saldırıyı askeri stratejistler oldukça mümkün görüyor. Belarus’tan gelen askeri birliklerin ise Ukrayna takviye güçlerini etkileyebileceği düşünülüyor.
Ukrayna Askeri İstihbarat Teşkilatı Başkanı General Kirill Budanov New York Times'a verdiği demeçte kâbus senaryosuna göre, Rusya’nın mühimmat depolarına, siperlere hava saldırıları ve roket saldırıları ile orduyu bir anda felç edebileceğine ve cephedeki komutanların tek başına savaşmak zorunda kalabileceğine işaret etti. Rusya’nın bütün gücüyle saldırması durumunda ise ülkenin düşebileceğini açıkladı. Böyle bir noktada Rusya, Kiev’i dezavantajlı bir barış anlaşmasına zorlayabilir.
Bir diğer olasılığa göre Rusya, Donetsk ve Luhansk'a gizlice asker konuşlandırarak daha küçük ama etkili bir saldırı düzenleyerek, yeni toprakları Rusya yanlısı ayrılıkçılar için ele geçirebilir.
Grafik: Harun Elibol; Kaynak: Ukraine Military
NATO’NUN ARTAN VARLIĞI KRİZİ NASIL ETKİLEDİ?
Kırım’da ve Doğu Ukrayna’da Rus askeri varlığının uydu fotoğraflarının ortaya çıkmasının alarm verici nitelikte olduğunu açıklayan Rusya Devlet Başkan Yardımcısı Yuriy Uşakov, “Topraklarımıza asker gönderme hakkımız var” açıklamasıyla dikkat çekmişti.
Kremlin yönetimi, 159 bin asker sayısı olan Ukrayna ordusunun 125 bin kişilik önemli bir bölümünü doğuya kaydırdığını, bu adımın ise Donetsk-Lugansk bölgesine yönelik bir saldırı girişiminin hazırlığı olduğunu ve böyle bir harekata izin vermeyeceklerini açıklamıştı. Kiev yönetimi bu iddiaların Rusya’nın kendi planlarını örtbas etmek için tasarlanan “propaganda” olduğunu söyledi.
Fakat bu süreçte NATO’nun Ukrayna’da silah ve askeri personel varlığını arttırıyor oluşu Rusya için bir savaş nedeni olabilir. Rusya Federasyon Konseyi'nin uluslararası ilişkiler komitesinin iki numaralı üyesi olan Vladimir Dzhabarov, bölgede yaşayan 500 bin ayrılıkçının Rus pasaportu taşıdığını söyleyerek, bölge halkından gelecek yardım isteğine duyarsız kalmayacaklarını açıkladı.
NATO, UKRAYNA'YA NASIL YARDIM EDECEK?
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, birliğin temel varlık nedeninin savunma olduğunu artan askeri varlığın ise tamamen bu şekilde değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Fakat, Ukrayna’nın Karadeniz kıyılarında Ochakiv’de ve Azak Denizi’nde bulunan Berdyansk'ta iki deniz üssü inşa etmek için Britanya'dan yardım alması, ABD’den alınan tanksavar Javelin füzeleri ve donanmaya verilen iki devriye botu süreci Rusya'nın tepki göstermesine neden oldu.
Stoltenberg, “Ukrayna'nın ne zaman ittifaka dahil olacağına Ukrayna ve NATO’ya bağlı 30 ülke karar verecek. Rusya’nın süreci ‘veto etme’ veya müdahale etme hakkı bulunmuyor” çıkışını yaptı.
Krizin yatışması için Avusturya'nın başkenti Viyana'da gerçekleştirilen askeri güvenlik ve silah kontrolü konulu görüşmelerinde Rus heyetinin başında bulunan Konstantin Gavrilov, 21 Aralık’ta yaptığı açıklamada, NATO'nun Moskova'nın blöf yapmadığını anladığını ve bu nedenle, güvenlik garantileriyle ilgili tekliflere hızlı şekilde yanıt verdiklerini açıkladı.
Rus diplomat, NATO'dan güvenlik garantileri konusunda ret cevabı gelmesi durumunda Rusya’nın izleyeceği yolu şu sözlerle açıkladı:
“Ne zaman, ne yapılacağına ülke yönetimi, sözde partnerlerimizin tüm cevapları ve açıklamalarını, eylemlerini analiz ederek karar verecek. Çözüm yolları kapandığı takdirde, yanıt askeri-teknik olacak.”
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Rusya Genelkurmay Başkanı Valery Gerasimov. Fotoğraf: AP
BATI, UKRAYNA İÇİN NE KADAR İLERİ GİDECEK?
ABD ve NATO, Ukrayna’nın “egemenliğini” savunmaya yardım etmeye kararlı olduklarını açıkça belirtiyor. ABD başkanı Joe Biden, Ukrayna’nın Rusya tarafından saldırıya uğraması durumunda daha önce görülmemiş ölçekte bir yaptırım uygulayacaklarını açıklamıştı. Fakat hemen ardından ABD askerinin Ukrayna’ya konuşlandırılmayacağını da ekliyor. Ukrayna bu durumda, fiili bir müdahale karşısında tek başına savaşmak durumunda mı kalacak?
Düşünülen ekonomik yaptırımlar ne gibi yöntemlerle uygulanabilir? Şüphesiz en büyük yaptırım Rusya’nın bankacılık sistemine yönelik olacak. Olası bir süreçte, Rusya’nın bankacılık sistemi uluslararası SWIFT ödeme sisteminden çıkartılabilir. Bu çözüm bugüne kadar son çare olarak görülmüştü.
Fakat hatırlanacaktır ki, Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov Mart ayında yaptığı bir açıklamada, Rusya'nın SWIFT ödeme sisteminden çıkarılması ihtimaline karşı gerekli önlemleri aldıklarını açıklamıştı. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ise, ülkelerinin Batı tarafından kontrol edilen uluslararası ödeme sistemlerinden uzaklaşması gerektiğini söylemişti. Ayrıca, Rusya 2014 yılında SWIFT sisteminden çıkarılma riski nedeniyle Mali Mesajlaşma Sistemi’ni (SPFS) geliştirmeye başlamış, Aralık 2017'de kullanıma açmıştı.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve ABD Başkanı Joe Biden. Fotoğraf: AP
ABD KRİZE NASIL YAKLAŞIYOR?
ABD Başkanı Joe Biden, Amerikan askerlerinin Ukrayna’ya konuşlandırılmayacağını açıklamış olsa da farklı stratejiler izlemesi muhtemel. ABD, Rusya’nın olası işgali karşısında bölgedeki askeri, siyasi ve ekonomik nüfuzu ile Çin’e karşı Tayvan’da uyguladığı 'çevreleme stratejisi'ni uygulayabilir.
Ancak olası yaptırımlar Kremlin yönetimini caydırmak için yeterli olmayabilir. Bunun da nedeni Çin gibi güçlü bir aktörün batı karşısında Rusya’yı destekleyerek ekonomik yaptırımları işlevsiz hale getirme ihtimali. Bununla birlikte olası ABD yaptırımları çerçevesinde, Rusya’nın son yıllardaki en önemli projesi olan ve Almanya’ya kadar ulaşan “Nord Stream 2” doğalgaz hattı tamamlansa da kullanıma sokulmayabilir. Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, Rusya daha fazla gerilime neden olursa, gaz hattının hizmete giremeyeceğini ifade etti.
Fakat, bu adıma karşı Rusya’nın da benzer bir adım atarak gaz akışını sınırlandırma ihtimalleri de gündeme gelebilir.
Rusya devlet başkanı Vladimir Putin birkaç gün önce yaptığı açıklamada, bölgedeki ABD varlığına ilişkin değerlendirmelerde bulunurken olası bir savaş ihtimalinin hiç de uzak olmadığını şu sözlerle ifade etti:
“ABD'nin şu anda Ukrayna topraklarında yaptığı şey sınırımızdan binlerce kilometre uzakta değil, kapımızın eşiğinde ve daha fazla geri çekilecek hiçbir yerimiz kalmadığını anlamalılar. ABD'de henüz hipersonik silah yok, ancak ne zaman ortaya çıkacağını tahmin ediyoruz. Bu silahlar Ukrayna'ya yerleştirilmek isteniyor.”
BBC'ya yayımlanan "Is Russia preparing to invade Ukraine? And other questions"; The Guardian'da yayımlanan "Russia-Ukraine crisis: where are Putin’s troops and what are his options?"; The New York Times'da yayımlanan "NATO Signals Support for Ukraine in Face of Threat From Russia" başlıklı haberlerden derlenmiştir.