A.A.
Oluşturulma Tarihi: Kasım 28, 2008 00:00
ABD'nin Doğu Avrupa'da füze kalkanı sistemi kurma planına şiddetle karşı çıkan Rusya, Latin Amerika ülkeleriyle zaten iyi olan ilişkilerini geliştirme yoluna giderek, karşı atağa kalktı.
Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği zirvesine katılmak için hafta sonunda Peru'nun başkenti Lima'ya giden ve burada Devlet Başkanı Alan Garcia ile askeri alanda işbirliği anlaşması imzalayan Rusya Devlet Başkanı Dimitriy Medvedev, ABD için stratejik öneme sahip bölgeye el atabileceklerinin mesajını verdi.
Temaslarını sadece Peru ile sınırlı tutmayan ve burada, sadece askeri değil, ekonomi ve siyasi alanlarında da işbirliği anlaşmalarına imza atan Medvedev, daha sonra gezisinin ikinci durağı Brezilya'ya geçti.
Medvedev'in, bölgenin ekonomik kalkınmasında çok büyük öneme sahip Brezilya'da da havacılık, nükleer ve savunma sanayilerinde işbirliğini kapsayan birçok anlaşma imzalaması bekleniyor.
Nükleer alanda işbirliği, Medvedev'in aynı zamanda Venezuela temaslarının gündeminde yer alıyor. Medvedev'in daha sonra Küba'ya tarihi bir ziyarette bulunması ve iki ülke arasındaki işbirliğinin geliştirilmesi yönünde çalışmalar yapması planlanıyor.
Medvedev'in Latin Amerika gezisi için seçtiği tarihin, ABD'de başkanlık görevinin George Bush'tan Barack Obama'ya devredileceği dönemin hemen öncesine denk gelmesine dikkati çekiliyor.
Rusya liderinin böylece, "Eğer Rusya sınırı yakınlarındaki Avrupa ülkelerine el atarsanız, biz de uzun süredir arka bahçeniz olarak gördüğünüz bölgedeki ilişkilerimizi geliştiririz" mesajı verdiği belirtiliyor.
Moskova'nın bölge üzerindeki etkisinin en gerçekçi yansıması olarak, Venezuela ile yapacağı ortak deniz tatbikatı gösteriliyor.
MONROE DOKTRİNİ
Rusya ile Latin Amerika ülkeleri arasındaki, yıllık 15 milyar dolara ulaşan işbirliğinin artırılması, Medvedev'in Latin Amerika gündeminin ilk maddesini oluşturuyor.
ABD, eski başkanlarından James Monroe'nun 2 Aralık 1823'te dile getirdiği doktrinin ardından Latin Amerika'yı "arka bahçesi" olarak görmeye başladı.
Doktrin, kaba haliyle İngiltere haricindeki Batı ülkelerinin Güney Amerika'dan uzak kalmalarını ve bölgenin ABD'nin arka bahçesi olarak görülmesini öngörüyordu. Doktrin aynı zamanda, Amerika anakarasının bundan böyle Avrupa devletlerinden herhangi birinin kolonileştirme isteklerine konu olamayacağına, kendi sistemlerini bu yarım kürenin herhangi bir yerinde yaymak isteyenlerin bu yöndeki girişimlerinin barış ve güvenlik açısından tehlikeli görüleceğine vurguda bulunuyordu.