Ömer BİLGE
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 19, 2007 02:00
Her şey mart ayında Rum basınının, 1974 Kıbrıs Barış Harekatı sırasında kaybolan 5 yaşındaki Hristakis Yeorgiu’nun hikayesini gündeme getirmesiyle başladı.
Hristo ile çocukluk fotoğraflarını karşılaştıran Hakan Kutevu (38), benzerliği Rum basınına bildirdi.
Rum Politis Gazetesi, Hakan’ı kayıp çocuğun ailesiyle görüştürdü. 5 ay sonra İngiltere’de yapılan DNA testinde Hakan Kutevu’nun Hristakis olmadığı anlaşıldı. Hüsrana uğrayan aile Güney Kıbrıs’a, 2 çocuk babası Hakan ise Adana’daki ailesine döndü.
1974 Kıbrıs Barış Harekatı’ndaki kayıpları Türkiye’nin Adana’ya götürdüğünü savunan ve AİHM’de Türkiye aleyhine dava açan Rumlar, harekat sırasında kaybolan 5 yaşındaki Hristakis Yeorgiu ile aynı özellikleri taşıyan Adanalı Hakan Kutevu’yu ’Hristo’ diye teşhis etti. Kayıp Rum çocuğun ağabeyi Loizu Yeorgiu’nun Adana’ya gelerek doğrulamasının ardından 38 yaşındaki Kutevu’ya geçen ay Londra’da DNA testi yapıldı. Rumların Kutevu ve ailesini Türkiye’den kaçırma planları DNA testinin negatif çıkmasıyla suya düştü.
2 çocuk babası 38 yaşındaki Adanalı Hakan Kutevu’nun hayatını bir anda değiştiren olaylar zinciri, bu yıl başında kaleme aldığı ’Zamansız Fırtına’ adlı romanın kapağına çocukluk resimlerini basması ile başladı. Mart ayında ise Türk basınında kayıp Rum çocuğuyla ilgili
haberler çıktı. Kayıp Hristo ile çocukluk fotoğraflarını benzeten Kutevu, Rum basınına mail attı. Rum Politis Gazetesi, İstanbul’daki muhabiri Anna Andrea’yı Kutevu’ya (38) yolladı. Hakan hikayenin geri kalan bölümünü şöyle anlattı. "Anna Andrea 6 Mart’ta Adana’da evimize geldi. Telefonla kayıp çocuğun ağabeyi Loizo ile konuştuk. Louizo, ’sol kalçasında Rodos adası şeklinde bir doğum lekesi, başında küçük bir yara izi vardı. Ayağında ise, 1974’te kaybolmasına neden olan kurşun yarası vardı. Saçları da kıvırcık ve dalgalıydı, yanağında da ben bulunuyor’ dedi. Aynı özellikler bende de vardı. Yaşı da uyuyordu."
AĞABEY LOİZU TEŞHİS ETTİ20 Nisan’da bu defa Politis Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni Andreas Paraskos, 50 yaşlarındaki ağabey Loizu Yeorgiu ve Anna Andrea evimize geldi. Ağabey de beni teşhis etti. Haziran ayının sonunda DNA testi için İngiltere’ye gittim. İngiltere’de yaşayan ablanın evinde anne Mirafora ile de buluştuk. Anne Mirafora beni sevdi, kucakladı ve ’DNA sonucu ne çıkarsa çıksın sen benim oğlumsun’ dedi.
10 gün Londra’da kaldım. DNA testinin pozitif çıkması halinde neler yapılacağı da planlanmıştı. Eşim ve iki çocuğum da Türkiye’den çıkartılacaktı. Temmuz’un başında ise DNA testi yapıldı, anne Mirafora’nın örneğiyle karşılaştırıldı. Negatif çıktı. Rum aile, büyük bir hayal kırıklığıyla Kıbrıs’a ve ben de hırpalanmış bir halde parçalanmış aileme döndüm..."
Rum psikologlar ikna ettilerRUM medyası, Hakan Kutevu’yu psikologlardan aldıkları destekle ikna etmeyi başardılar. Hakan Kutevu’nun 65 yaşındaki annesi, Selma, ’Kocam Cabbar Kutevu 1971’de
trafik kazasında öldü 6 çocukla dul kaldım. Ben oğlumu bilmez miyimm’ diye itiraz etti. Hakan’ın doğum kayıtları evde dünyaya gelmesi nedeniyle bulunmuyordu.
Ancak Rumların bulduğu psikologlar ise, "Sizin eviniz yakınlarına 1974 yılında Türk ordusunun helikopterleri Kıbrıs’tan Rum esirleri getiriyordu. Eviniz yakınındaki Seyhan nehri üzerinde çocuğunuzu kaybetmiş ya da çocuk boğulmuş olabilir. Ve o sırada bir askerin kucağında Hristakis’i almış olabilirsiniz. Böyle travmalarda, anne çocuğu kendisinin zanneder ve öyle kabul eder’ dedi.
Hakan Kutevu, 5 yaşındayken oturdukları Adana’nın Ziyapaşa mahallesinde Seyhan nehri üzerindeki Demirköprü yakınlarında ailesini tanıyan komşulara gidip, "Çocukluğunda konuşma zorluğu çekip çekmediğini" sormak istedi. Politis Genel Yayın Yönetmeni Paraskos ise, "1974 öncesinde çocuklar hem Türkçe hem de Rumca konuşabiliyordu" diye karşı çıktı.
Papadopulos, Hristakis için Avrupa Konseyi’ne başvurduRUM medyasının Mart ayında Hakan Kutevu’yu ’Hristakis’ diye teşhis etmesinin ardından Rum yönetimi de Türkiye’ye yönelik suçlamalarını artırdı.
Rum lider Tasos Papadopulos, 8 Mart’ta Brüksel’e hareketinden önce Larnaka havaalanında yaptığı açıklamada, kayıp çocuğun akıbetinin AİHM kararlarının uygulanmasını denetleyen Avrupa Konseyi’nin gündemine getirildiğini belirterek, "Türkiye mahkeme kararına göre, kayıpların akıbetini açıklamak zorunda. Türkiye kayıpların sağ olmadığını belirtiyor" dedi.
Bu arada eski Rum lider Glafkos Klerides, KKTC eski Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın 1975 yılında kendisine kayıp çocuğun askeri hastanede olduğu ve yaşadığını söylediğini belirterek, ’yaşıyor yaşamıyor’ polemiği başlattı. Rauf Denktaş, "Evet 1975’te ilk önce çocuğun yaşadığını söyledim. Ancak daha sonra yaptığım araştırmada, çocuğun yaşamadığını ve öldüğünü yine Klerides’e ilettim. Klerides aileye söylememiş" dedi.