Güncelleme Tarihi:
Kıbrıs'ta görüşmeler yapılıyor ancak amaç sanki çözüm bulmaktan çok "masadan kalkmamak"...
Dolayısıyla bu tip davetlerin kabul edilmesi "masadan kaçılmadığının da" göstergesi gibi.
Lefkoşa'da yoğun bir trafik yaşanırken KKTC Cumhurbaşkanlığı Sarayı'ndayız. Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ile akşam yemeğinde ana gündem konusu bu. Eroğlu etrafındaki bürokratlara soruyor: "Ne yapmış Hristofyas?"
Gelen haberler çelişkili. Bir bürokrat "Hristofyas yoğun programını bahane edip reddetmiş sözcüsü de açıklamış", bir diğeri "BM'den de çelişkili mesajlar geliyor" diyor.
Nitekim biz Eroğlu'yla yemek yerken BM sözcüsü New York'ta açıklama yapıyor. Sözcü Ferhan Hak, "Kıbrıslı liderlerle bir görüşme planı var ancak bunun için bir tarih belirlenmiş değil. Öyle 15 gün içinde bir görüşme de mümkün görünmüyor" mesajı veriyor New York'ta.
Bakıyorum Eroğlu'nun yüzü kararıyor bir an. Sonra gülümseyerek bana dönüyor:
"İşte Kıbrıs'ta bunlarla uğraşıyoruz. Sıkıştılar mı hemen inkar eder bunlar. BM de yardımcı olur" diyor.
Cumhurbaşkanı'nın yanına yakın bir çalışma arkadaşı yaklaşıyor ve cep telefonunu çıkarıp mesajlaşmalarını gösteriyor. Mesajlaştığı kişi BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Alexander Downer. KTTC'li bürokrat sormuş:
"Did you invite Christofias? (Hristofyas'ı da davet ettiniz mi?)"
Downer'dan gelen mesaj: Of course, he is checking his calendar. (Tabii ki, şu anda programını kontrol ediyor.)
Şaşırtıcı değil bunlar da daha önce de oldu. Rumlar sıkıştılar mı hemen New York’tan bir açıklama yapıldı. Pek çok şey inkar edildi eskiden de.
Ancak KKTC tarafından yüzler yine de gülüyor. Çünkü ne olursa olsun Eroğlu'nun hem daveti hem de katılacağını açıklamış olması Türk tarafının önde olduğunu gösteriyor. Nitekim bunu Hristofyas da anlamış olmalı ki bu sabah hemen bir açıklama yapıyor: "Yanlış anlaşıldım" diyor ve ekliyor: “En kısa zamanda BM Genel Sekreteri ve Sayın Eroğlu ile New York’ta görüşmek arzusundayım.”
Ve böylece görüşmenin önü açılıyor.
Kısa bir süre sonra yine Kıbrıs konuşmaya başlayacağız. Bakalım bir gelişme olacak mı?