Güncelleme Tarihi:
Dev ekranların karşısındaki plaformda oturanların arasında ön sırada, Türkiye ile Yunanistan'ı savaşın eşiğine getiren Kardak krizinin mimarı, Savunma eski Bakanı Yerasimos Arsenis'i görüyorum. Yanında Abdullah Öcalan'ın en güçlü savunucularından biri olan Kamu Düzeni eski Bakanı Stelyos Papatemelis var.. Papadopulos'u desteklemek için gelmişler.
Meydana 1000-1500 "OHİ"ci toplanmış. Yorgun ve sinirli görünen Papadopulos'u dinliyorlar.
Papadopulos, ''OHI deyin... Hem de güçlü bir OHI olsun'' diyor ve ekliyor:
"1 Mayıs'tan sonra daha iyi çözüm olacak. Sakın korkmayın kimse KKTC'yi tanımayacak."
Meydanı dolduranlar zaman zaman ellerindeki OHİ balonlarını ve Pankartlarını sallıyor ve bağırıyorlar:
"İşgali unutmuyoruz. Yasallaşmasına izin vermeyeceğiz. Santajı kabul etmeyeceğiz. Duy sesimizi Powell. Duy sesimizi Annan... OHİ! OHİ! OHİ!"
Elefteria meydanındaki "Ohi"cilerin çoğu genç.
Hepsi de "planı kabul edin" diye çağrı yapan Kofi Annan'a, günlerdir Rum liderleri telefon yağmuruna tutan Amerikan Dışişleri Bakanı Colin Powell'a öfkeli.
Papadopulos da dev ekranda Gunter verhaugen'e çatıyor, "Ben 1999'da başkan değildim. Kimseye evet sözü vermedim" diyor.
Yarım saat önce Kuzey'e geçip izlediğim "Evet" mitiginde yaşadığım dinamizm ve heyecan burada yok.
Bir kilometre uzaklıklaki bu iki meydan 30 yıldır yaşananların bir aynası gibi.
Elefteria meydanı ışıl ışıl. Düzgün kaldırımlar. Pırıl pırıl caddeler. Yol kenarları çiçeklerle süslenmiş. Herşey Rumların zenginliğini yansıtıyor.
İnönü meydanı miting icin aydınlatılmış ama çevre sokaklar karanlık. Boyasız evler ve kirlice sokaklar.
Ama Papadopulos'u dinleyen "Ohi"cilerin aksine, İnönü meydanını dolduran Kıbrıslı Türkler, öylesine mutlu ve sevinçli ki, mitingi birlikte izlediğim Amerikalı dostlarım şaşırıyorlar.
Western Policy Center'in direktörü John Stilidis İnönü meydanını saran binalara asılan pankartları tek tek soruyor:
Platformun arkasında "Bir evet de dünyaya bağlan" diye yazıyor. İki yanında Türk ve KKTC bayraklarıyla süslenmiş. Meydanın sağındaki binanın üstünde Kocaman "Yes be Annem" yazılı pankart sarkıyor. Arkadaki binanın üstünde ise "benim için evet de Anne" yazan pankart var.
Kadın erkek, genç yaşlı, herkes barış şarkıları söylüyorlar. "Kıbrıs'da barış engellemez. Birlik mücadele dayanışma" diye tempo tutuyorlar.
Bir gece önce Glafkos Klerides'in küçük bir gruba konuştuğu "Evet" mitingini izleyen John Stilidis şaşırmış durumda. ''Kıbrıslı Türkler çok mutlu. Burada inanılmaz bir heyecan var'' diyor.
Kıbrıslı Türk folklor ekibi sahneye çıkınca çoşku daha da artıyor.
Folklorcular önce Rum dansları yapıyorlar. Sonra davul çalmaya başlıyor. Bizim le birlikte mitingi izleyen kongre üyesi Rush Hult'un danışmanı Jim Kapsis de Turk melodileriyle yanımda tempo tutmaya başlıyor.
Başbakan Mehmet Ali Talat alana gelince kalabalık daha da coşuyor.
Binlerce Türk hep bir ağızdan bağırıyor:
''Kıbrıs'da barış engellenemez. Denktaş istifa.''
Talat, ''Biz barış gönderiyoruz. Biz sevgi gönderiyoruz. Sandıkları evet ile doldurun. Denktaş artık bu toplumun temsilcisi olmadığını anlasın'' diyor.
Kalabalık yine tempo tutuyor: ''Denktaş istifa. Denktaş istifa...''
Bayram havasındaki İnönü meydanından ayrılıyoruz. Karanlık sokaklardan yürüyüp yine Ledra Palas'dan Güney'e geçiriyoruz.
İnönü ve Elefteria meydanlarının arası 1 kilometre.
Ama İki meydandaki atmosfer gündüzle gece kadar farklı.
İnönü meydanından mutluluk, sevinç ve demokrasi fışkırıyor.
Elefteria meydanına ise gerginlik, korku ve nefret çökmüş gibi.
Dev ekranda Papadopulos'u izleyenlerin bazıları Ortodoks kilisesinin h^al^a kullandığı çift kartal başlı amblemi olan Bizans bayraklarına sarılmış bağırıyorlar:
' OHİ! OHİ!''
Papazlar sandik basina gitmeye saatler kala kiliselerde "Ohi" çağrısı yapıyorlar.
RUM SOKAKLARINDA KORKU
Sandık başına gitmeye 24 saat kala Cyprus Mail gazetesinin attığı manşet Güneydeki havayı yansıtıyor :
"Sokaklarda Nefret ve Korku kol geziyor..."
Gazete, Baf'tan, Lefkoşe'den, Limasol'den gelen tatsız haberlerle dolu:
"Lefkoşe'de evet diyen 18 yaşındaki bir öğrenciyi, arkadaşları ölümle tehdit etti..
- Baf'ta otomobiline ''Evet'' stikerı yapıştıran bir kadına, "OHİ"ci öğrenciler saldılar. "Evet stikerı ölüm fermanın olur" diye Stikırı çıkartıp OHİ stikırını yapıştırdılar.
- Lefkoşe'de 32 yaşındaki Nasia Stamati 6 yaşındaki bebeğiyle otobobilinin içinde saldırıya uğradı. Öğrenciler Stamati'nin otomobilindeki "Nai-Evet" stiker'ini çıkartıp ''Ohi'' stiker'ini yapıştırdılar.
- Saldırıdan sonra polise giden kadın, "Olanlara inanamıyorum. Çıldırmış gibiydiler. Bunların öğretmenleri nerede. Yoksa bütün bu saldırıları öğretmenler mi düzenliyor? Bu kadar pankartı nereden alıyorlar" dedi.
- İngiliz Okulunda duvara, ''En iyi Türk ölü olandır'' diye yazdılar. Ailesi "evet" diyecek olan bir kız öğrenciyi arkadaşları tehdit etti. Kız öğrenci ağlayarak eve gidip olayı anlattı. Okul Müdürü Stuart Haggert, ''Duvara yazılanlardan utanıyorum'' dedi.
- Elefteria meydanında ''evet'' kampanyası yürütenlere saldırdılar, Pankartlarını yırttılar.
- Lise öğrencileri, okullardan izinsiz çıkıp ''OHİ'' gösterileri yaptılar.
- Lefkoşe'de Makarios Meydanında 34 yaşındaki Christina Seroff, onlarca "OHİ"ci öğrencinin saldırısına uğradı, ''delirdiniz mi? ne yapıyorsunuz, diye bağırdım ama dinlemediler" dedi. Gençler Christina'nın otomobilindeki "Evet" stiker'ını çıkarıp "Ohi" stiker'i yapıştırdılar.
Eski genel Savcı Aleks Markides, Adalet Bakanlığı'na çağrı yaparak, "Evet"çi öğrencilerin terörist saldırılarını durdurmalarını istedi.. Markidis ''1972-1973'deki fanatik atmosferi yaşamaya başladık. Bunun sorumlusu Hükümettir. Öğrenciler okul saatleri içinde sokaklara çıkıp terör havası estiriyorlar.. Öğrenciler herkese vatanseverlik dersi veremezler.. Eğitim Bakanlığı neden tedbir almıyor'' diye sordu.
OHİLER YÜZDE 65-70 ARASINDA
Rum tarafında yapılan kamuoyu yoklaması hem düşündürücü hem de ürkütücü.
Referandumda Rumların ''OHİ'' oranının yüzde 65-70 arasında olacağı tahmin ediliyor. "Akel, hayır dedikten sonra, bu oran yüzde 70'in de üstüne çıkabilir'' diyenler de var.. 18-30 yaşları arasındaki Rum gençlerinin yüzde 55'i ise Türklerle birlikte yaşamak istemediği söylüyor..
Otelin lobisinde Net televizyonunun ünlü sunucusu Pavlos Çimas'la konuşuyoruz.. Çimas, ''Büyük bir çelişki var.. Kuzey'de gençler evet diyor. Güneyde ise gençler ''Ohi'' diye kıyamet kopartıyorlar'' diye söyleniyor..
BÜFECİ MARİOS: TÜRK ASKERİ BİZİMLE ARTIK SAVAŞMAZ
Referamduma birkaç saat kala Güney Lefkoşe sokakları gergin..
Sabah, genç Kıbrıslı Türk meslekdaşım Oshan Sabırlı'yla birlikte yine Lefkoşe sokaklarına çıkıyoruz.
İlk durağımız AB ve BM fonlarıyla restore edilen Bayraktar Cami..
Camiin kapısına kocaman bir kilit asılmış...
Caminin önündeki genç ve sevimli büfeci Marios'la sohbet ediyoruz Marios "sadece özel günlerde açıyorlar" diyor.
Marios'a, ''Referandumda ne olacak'' diye soruyorum..
''Tabii ki OHİ. Kuzey'e gitmek için yine yıllarca mı bekleyeceğiz.. Kasım'a kadar bazı düzenlemeler yapılıp yeniden referanduma sunulacak'' diye anlatıyor. İki gündür konuştuğum birçok Yunanlı ve Kıbrıslı Rum gibi o da 1 Mayıs'tan sonra müzakerelerin başlayacağından emin.
''Türk askerinden korkuyor musun'' diye üsteliyorum..
''Yok canım. Ne yapacak Türk askeri? Bizimle mi savaşacak? Artık inanmıyorum. Ama planı pek bilmiyoruz. Bazı düzenlemeler yapacaklarını söylüyorlar. Yapsınlar. Yine oylarız.. Ama şimdi OHİ. Bakın zaten biz Avrupa'ya giriyoruz. Zenginiz. Paramız var. Önemli olan da para. Türkler de gelsinler. Bakın burada Bangladeşliler de var. Pakistanlılar da Ruslar da. Onlara birşey mi yapıyoruz?''
Marios, ''önce haç çıkartıyor sonra da namaz kılar gibi öne arkaya eğilip ellerini göge doğru açıyor ve ekliyor:
''Dua etsek ne olacak? Para önemli para! Herşeyi para düzeltecek.. Gerisini boşver.''
HAZRETİ ÖMER CAMİNİN SURİYELİ İMAMI
Marios'tan ayrılıp Hazreti Ömer camiine gidiyoruz.. Camii açık. İçeriye domatesle pişirilen yumurta kokusu yayılmış.. Caminin imamı, içindeki küçük odasından çıkıp bize ''merhaba'' diyor. Suriyeli genç imam Hüseyin 6 ay önce Lefkoşe'ye gelmiş. Maaşını Libya'dan alıyormuş.
''Cemaatim Bangladeşli Pakistanlı ve Afganlılar.. Türk yok'' diyor.
''Sence referandumdan sonra Türkler de gelir mi'' diye soruyorum.
Gülüyor.. ''Zor. Hayır diyecekler. Keşke evet deseler de Müslüman Türkler de gelse'' diye söyleniyor.
Ömer Caminin arka sokağında da tahtalı kale camii var. Restore ediliyor..
Restorasyonu yapan kadınlı erkekli grubun yanına gidiyoruz. Aralarından biri camiyi BM ve ABD fonlarıyla Kıbrıs Arkeoloji bakanlığının restore ettirdiğini söylüyor. Yine aynı soruyu soruyorum:
''Referandumda ne olacak ?
Genç hanımın yüzünü acı bir gülümseme kaplıyor
''Maalesef hayır diyeceğiz.''
"Neden Maalesef'' deyince, cevap vermekten kaçınıyor.
Tarihi referanduma birkaç saat kala son durağımız, Kıbrıs Rum Ortodoks Başpiskoposluk kompleksi. Kocaman bir bahçenin içinde manastırı, katedrali ve idare binasıyla görkemli bir yapı. En görkemlisi ise, bahçenin ortasına dikilen Dev Makarios Heykeli. Otele dönüşümde bir Yunanlı meslekdaşıma soruyorum:
''1950'de Enosis hayalleriyle Kıbrıs Cumhuriyetine karşı çıkan Başpiskopos, acaba yaşasaydı, ''bu kez Türklerle yönetimi paylaşmayı kabul eder miydi?Annan planına evet '' der miydi? Yoksa, Papadopulos'un yaptığı gibi OHİ'' deyip sınırı mı çizerdi?''
Gülüyor. Açıkça cevap vermek istemiyor sadece ''Rumlar OHİ'nin faturasını ödeyecekler'' diyor.