Güncelleme Tarihi:
Yeniçeri Rakı ile Latitude 39 Derece Votka markalarını kiminle hayata geçirdiniz?
Türkiye’deki ortağımız Özdemir Bey ile birlikte bu markaları hayata geçirdik. Özdemir Bey, Türkiye’de çok başarılı bir iş adamı ayrıca dostumuz, arkadaşımız.
Almanya’da rakıya ilgi nasıl?
Bazı gerçekleri söylemek lazım. Almanya’da Türk rakısını yüzde 95 Türkler içiyor. Sorun da burada. Yunanlıların uzosunun tüketiminin yüzde 60-70’ini Almanlar yapıyor. Bizim rakının ancak yüzde 5’ini Almanlar ve diğer Akdeniz ülkelerinin insanları tüketiyor. Bu maalesef üzücü.
Peki bunun nedeni nedir? Almanlar Türk rakısını neden içmiyor?
Rakıyı sadece Tekel üretirken zaten dışarıya açılma gibi bir derdi yoktu kimsenin. Fakat şimdi de biz rakının tanıtımını iyi yapamıyoruz. Türk esnaf bir şişe rakı alır ve kârını hesap eder. Oysa bir Yunan restoranına gittiğinizde size yemekten önce ve sonra uzo ikram ederler ve bunu hesaba dahil etmezler. Ben bunu bugüne kadar hiçbir Türk restoranında görmedim. Biraz cimri davranıyorlar. Halbuki tanıtım için insanlara minik kadehlerde rakı ikram etseler, bu satılan her yemek başına 10 Cent bile yapmaz. Ama rakı hoşuna giden biri, bir şişe satın alsa tüm gün tanıtım için yaptığınız ikramı fazlasıyla çıkartırsınız.
Türkiye’de tatilde rakıyla tanışan Almanlar buraya döndüklerinde rakı içmiyorlar mı?
Tabii ki buraya döndüklerinde rakı içenler oluyor. Ama Türkiye’deki otellerin de bu konuda yanlışları çok. ‘Her şey dahil’ paketiyle Türkiye’ye giden bir turist, “Bana bir bardak rakı ver” demiyor. Ya viski, ya votka içiyor. Rakıyı tanımıyor çünkü. Tanıtımımızı hiçbir yerde iyi yapamıyoruz. Dost acı söyler. Acı söyleyeceğiz ki doğruyu bulalım. Turist rakıyı tanımadığı için Türkiye’de de viski içiyor. Oteller müşterilere ikram etse ya da yemekte, balık yerken rakı içileceğini anlatsalar tanıtıma büyük katkı sağlarlar.
Yeniçerinin diğer rakılardan farkı nedir?
Türk rakı normları rakının içeriğinin yüzde 65 yaş üzüm, yüzde 35 kuru üzüm ve buğday olmasını öngörüyor. Oysa yaş üzüm yazdığı zaman, yüzde 100 yaş üzümden üretilmesi gerekir. Üzüm pahalı olduğu için bunu yapmıyorlar. Oysa Yeniçeri yüzde 100 yaş üzümden üretiliyor. Tadına baktığınız zaman aradaki farkı anlarsınız. İsteyen denesin beğenmezse içmesin ama rakı içen biri anlar aradaki farkı. Bir de Manisa, Denizli ve Elazığ bölgelerinden sultaniye üzümü kullanıyoruz. Kalite olarak en iyi üzüm.
Rakının yüzde 100 veya yüzde 65 yaş üzümden üretilmesi ne gibi bir fark yaratıyor?
Tadında fark oluyor. Bu farkı şekerle kapatmaya çalışıyorlar.
Sizin rakınızda şeker oranı daha mı az?
Şeker kullanmıyoruz dersek yalan olur ancak şeker oranı diğer rakılara göre çok daha az.
Latitude 39 Derece Votka ve Yeniçeri isimleri nereden geliyor?
İngilizce, Latitude ‘enlem’ demek. 39 Derece ise Türkiye’nin ortasından geçen enlemin numarası. Yani bu isimle üzerine basa basa Türk markası olduğunu söylemek istiyoruz. Yeniçeri’nin ne olduğunu ise herkes biliyor.
Votkanızın bir özelliği var mı?
Büyük İskender Suriye’den Batı’ya göç ederken Dinar’dan geçiyor; bölge olarak havasını ve suyunu çok beğeniyor. Dinar’ın soğuk, berrak ve lezzetli bir suyu vardır. Votkamızın özelliği işte Dinar suyu ve Dinar buğdayından üretiliyor olmasıdır.
Rakı ve votkanın tanıtımına ne zaman başladınız ve aşama kaydedebildiniz mi?
Tanıtımlara 2016 yılı Mart ayında başladık ve şu anda bazı marketler zincirinde bulabilirsiniz.
Bu işe başlamadan önce neler yaptınız?
Dört yaşına kadar Türkiye’de amcamın yanında kaldım. Sonra Almanya’da ailemin yanına geldim ama 6 yaşında babam okul için beni tekrar Türkiye’ye gönderdi. 7 yaşında Almanya’ya geri geldim. Babam bir an önce iş hayatına girmemiz için okumamıza pek sıcak bakmadı. Okul biter bitmez meslek eğitimi yapmadan veya üniversiteye gitmeden hemen bir fabrikada çalışmaya başladım. Oysa çok başarılı bir öğrenciydim. 10 yıl işçi olarak çalıştıktan sonra akşam okuluna giderek eğitimime devam ettim. Çalıştığım firmada yönetici konumuna kadar yükseldim. Sonra kendi işimi kurmaya karar verdim. 2011 yılında Duisburg’da C&K adlı lojistik firmasını kurdum. Şu an bu firmada 150 kişi çalışıyor. 2014 yılında ise rakı ve votka işini yaptığım CSD firmasını kurdum.
Çalışma hayatında kırmızı çizgileriniz var mıdır?
En başta doğruluk dürüstlük beklerim çalışanlarımdan. Benim hayatımda sevmediğim üç tane ‘Y’ vardır... Yalan, yapmacık davranış ve yalakalık... Sadece iş yaşamında değil, günlük yaşantımda da hoşlanmam bunlardan. Kültürüme de çok bağlıyımdır. Almanya’da yetişsek de olmazsa olmazlarımız var. Benim çocuklarım bayramda büyüklerinin elini sıkamaz, öpmeli. Ben bir büyüğüm geldiği zaman ayağa kalkar elini öperim. Çocuklarım görsün diye Kurban Bayramı’nda kurban keseriz mesela.
Hobileriniz, uğraşlarınız var mıdır?
Her iki firmada da genel müdür olarak görünüyorum ama zamanımın yüzde 98’i lojistik firmasında geçiyor. Önceden 2-3 yılda bir tatil yapabiliyordum, bu yıl sadece iki gün tatil yapabildim. Tatil bile yapamadığım bir ortamda tabii ki hobiden bahsedemezsiniz. Ama futbol oynardım eskiden. Şimdi sadece izleyiciyim. Arkadaşlarla bir duble rakı içip maç izlersek en büyük keyif benim için. Sıkı bir Galatasaray taraftarıyım. Avrupa’daki maçlarını hiç kaçırmam ama son yıllarda biraz kırgınlık var içimde. Çünkü futbolda başarı için yeterli çabayı göstermiyoruz ülke olarak.