Güncelleme Tarihi:
Dünyanın gözü kulağı bir haftayı aşkın süredir Ukrayna'da. 24 Şubat'ta Ukrayna sınırlarından içeri giren Rus kuvvetlerinin ilerlemesi yavaş da olsa devam ederken, kamuoyu iki ülkenin temsilcilerinin Belarus'taki müzakerelerinden bir barış umudu doğmasını bekliyor.
Ukrayna işgal fiilen 24 Şubat'ta başlamış olsa da aslında temelleri 21 Şubat'ta Moskova'da yapılan Ulusal Güvenlik Konseyi toplantısında atıldı.
Uluslararası kamuoyunun dikkatle izlediği bu toplantıda, konseyin 30 üyesi teker teker kürsüye gelip Donetsk ve Luhansk Halk Cumhuriyetleri'nin bağımsızlığının tanınması konusundaki görüşlerini dile getirdi ve nihayetinde toplantıdan tanıma kararı çıktı.
Toplantıda çekilen ve Kremlin'in dünya medyasıyla paylaştığı görüntüler ise tartışmaların fitilini ateşledi.
Putin'in konseyin üyelerinden çok uzakta oturması ve bazı üyelerle azarlar gibi bir tonda konuşması çok dikkat çekti. Bu durum Batı basınında Putin'in yalnızlaştığı, Ukrayna işgali konusunda en yakın danışmanlarının bile desteğini alamadığı gibi birçok yorumun da kapısını araladı.
Peki "Putin'in yakın danışmanları" derken kimden bahsediyoruz? Rusya Devlet Başkanı önemli kararları alırken kimden gelen bilgileri değerlendiriyor, kimin tavsiyelerine güveniyor? İşte Putin'in Rusça "silovik" olarak anılan beyin takımında öne çıkan 8 isim...
Savunma Bakanı Sergey Şoygu, Putin'in en uzun zamandır birlikte çalıştığı ve en fazla güvendiği isimlerden. Bu nedenle iki ismin Ukrayna konusundaki söylemleri neredeyse birebir. Şoygu da Ukrayna'nın askeri güçten arındırılması gerektiğini ve Rusya'nın Batı'dan gelen askeri tehditlerden korunması gerektiğini savunuyor.
Şoygu ile Putin'in iş dışında bir dostluğu olduğu da söylenebilir. Zaman zaman Sibirya'da Putin'le birlikte ava ve balığa çıktığı bilinen Şoygu, geçmişte, Putin sonrası dönemde Kremlin'e çıkacak isim olarak değerlendiriliyordu.
Ancak Ukrayna'nın işgalinin üçüncü gününde Rusya'dan gelen bir fotoğraf Şoygu'nun Putin nezdindeki ağırlığının da sorgulanmasına neden oldu. Rus güçlerinin Ukrayna'da beklenmedik bir direnişle karşılaştığı ve ordunun moralinin düşük olduğu yorumlarının yaptığı esnada Başkomutan Putin, Savunma Bakanı Şoygu ve Genelkurmay Başkanı Valeri Gerasimov arasında yapılan toplantıda Putin masanın bir ucunda otururken orduyu yöneten iki subayı masanın diğer ucuna konumlandırması, "Putin bu insanların sözünü ne kadar dinliyor olabilir ki?" tartışmalarına yol açtı.
BBC'ye konuşan savaş analisti Vera Mironova, "Şoygu'nun Kiev'e ilerleyen güçlerin başında olması gerekiyordu. Sonuçta savunma bakanı o ve savaşı kazanması beklenen kişi de o" diye konuştu. Fotoğrafın yakından çekilmiş halinde Soygu ve Gerasimov'un yüzündeki ifadelere de vurgu yapan Mirinova, "Sanki biri ölmüş gibi görünüyorlar, cenazede gibiler" diye konuştu.
Ancak Rus güvenlik uzmanı ve yazar Andrey Soldatov, Savunma Bakanı'nın halen Putin'in duyduğu en nüfuzlu ses olduğunu belirterek şunları söyledi: "Şoygu sadece ordudan sorumlu değil, aynı zamanda kısmen ideolojiden de sorumlu. Rusya'nın ideolojisinin temelini büyük oranda tarih oluşturuyor ve Şoygu da söylemi kontrol ediyor."
Arşivlere döndüğümüzde Şoygu'yu, Rusya'nın 2014'te Kırım'ı işgalini de idare eden isim olarak görüyoruz. Diğer yandan Şoygu'nun askeri istihbarat kurumu GRU'nun başında olduğu dönemde de iki önemli olay yaşandı. Bunların birincisi, 2018 yılında İngiltere'nin Salisbury şehrinde yaşayan Sergei Skripal isimli Rus ajanı ile kızı Yulia'ya düzenlenen sinir gazı saldırısı; ikincisi de mhalefet lideri Aleksey Navi'ye 2020'de Sibirya'da düzenlenen saldırı.
Ukrayna'nın işgalinde Genelkurmay Başkanı General Valeri Gerasimov'dan beklentiler de en az Şoygu kadar yüksekti. Ancak şu ana kadar Gerasimov'un da bekleneni veremediği ve işgalin uzamasının faturasının kesildiği kişilerden biri olduğu yorumları yapılıyor.
Gerasimov ilk olarak 1999 yılında Çeçenistan Savaşı'nda ordu komutanı olarak dikkatleri üzerine çekti ve o günden beri de Putin'in savaşlarında hep önemli roller oynadı. Ukrayna işgalinin planlayıcıları arasında da yer alan Gerasimov, geçen ay Belarus'ta yapılan tatbikatların da komutasını yürüttü.
Rusya uzmanı Mark Galeotti'nin "gülümsemeyen, yontulmamış bir zorba" olarak nitelendirdiği Gerasimov aynı zamanda Kırım'ın ilhaki öncesindeki askeri operasyonda da önemli rol oynadı.
Bazı kaynaklar Ukrayna işgalinin ilk günlerindeki tutukluk ve ordunun moralinin düşük olması nedeniyle Gerasimov'un kenara itildiğini öne sürüyor.
Ancak Andrey Soldatov, bunun bazı çevrelerin iyimserliği olduğunu belirterek, "Putin her yolu, her taburu kontrol edemez. Bu Gerasimov'un işi" dedi. Soldatov, Savunma Bakanı'nın sürekli askeri üniformayla görüntü vermesine rağmen askeri eğitimi olmadığını da vurguladı ve "Bu nedenle profesyonellere muhtaç" ifadelerini kullandı.
Londra Kolej Üniversitesi'nde Rusya siyaseti dersleri veren Dr. Ben Noble, Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri Nikolay Patruşev'i şu sözlerle tanımladı: "Patruşev şahinler arasında en şahinidir, yıllardır Batı'nın Rusya'yı ele geçirmeye çalıştığını düşünüyor."
Patruşev, Putin'in en sadık kurmayları arasında ilk üçte yer alıyor. İki isim Putin'in Rusya'nın ikinci büyük şehri Leningrad'da (bugünkü St. Petersburg) görev yaptığı 1970'lerden bu yana birlikte çalışıyor. Üçlünün diğer isimleri ise iç istihbarat şefi Aleksandr Bortnikov ile dış istihbarat şefi Sergey Narişkin. Putin'in yakın çevresindeki güçlü isimlerin hepsi "silovik'ler" olarak anılıyor ancak bu üçlünün ağırlığı diğerlerinden bir adım ileride.
Putin nezdinde Patruşev kadar sözü geçen kimse yok. Patruşev, Putin'le Komünizm döneminde KGB'de birlikte çalıştı. Ardından 1999-2008 yılları arasında da KGB'nin yerine kurulan FSB'de Putin'den boşalan başkanlık koltuğuna oturdu.
Rusya'nın Ukrayna'yı işgali öncesi 21 Şubat günü düzenlenen Ulusal Güvenlik toplantısında, ABD'nin nihai amacının Rusya'yı parçalamak olduğu görüşünü vurgulayan da Patruşev olmuştu.
Söz konusu toplantıda Putin, bir masanın arkasında otururken güvenlik konseyi üyeleri de birer birer kürsüye gelip Ukrayna'nın Donbas bölgesindeki ayrılıkçı cumhuriyetlerin tanınıp tanınmaması konusundaki görüşlerini dile getiriyordu. Putin bazı konsey üyelerini açık açık azarlarken Patruşev'in söylediklerini beğeniyle dinlediği anlaşılıyordu.
Noble, "En büyük savaş narasını atan oydu. Putin de bir bakıma Patruşev'in daha radikal pozisyonuna çekildi" dedi.
Kremlin'i yakından izleyen analistlere göre Putin, istihbarat servislerinden gelen bilgilere, diğer tüm kaynaklardan daha fazla güveniyor. FSB Direktörü Aleksandr Bortnikov ise Putin'in yakın çevresi içindeki en yakınlarından biri.
Putin'le yakınlığı Leningrad dönemi KGB'sine uzanan bir başka isim olan Bortnikov, Patruşev'in ardından FSB'nin başına geçti. Hem Patruşev hem de Bortnikov, Putin'e yakınlıklarıyla tanınıyor ancak Ben Noble şu noktanın altını çiziyor: "Kimin sözünün geçtiğini, kararları kimin verdiğini tam bir kesinlikle söylememiz mümkün değil."
Ancak FSB, Rusya'daki diğer kolluk kuvvetleri üzerinde hatırı sayılır bir etkiye sahip, hatta kendi özel kuvvetleri de bulunuyor.
Andrey Soldatov ise Bortnikov'un da önemli bir insan olduğunu ancak diğerleri gibi Putin'in söylediklerine itiraz edecek ya da Devlet Başkanı'na tavsiye verecek konumda da olmadığını belirtti.
Putin'in Leningrad üçlüsünün üçüncü kişisi olan SVR Direktörü Sergey Narişkin, kariyerinin neredeyse tamamını Devlet Başkanı'yla birlikte geçirdi. Bu nedenle, yukarıda bahsettiğimiz 21 Şubat tarihli Ulusal Güvenlik toplantısında, herkesten farklı şeyler söylemeye yeltendiğinde Putin'den işittiği azar kamuoyunu epey şaşırttı.
Putin'in duruma dair değerlendirmelerini sorması üzerine Narişkin kızarıp bozardı, söyleyeceklerini karıştırmaya başladı ve Putin tarafından, "Şu an bunu konuşmuyoruz" sözleriyle sertçe uyarıldı.
Hatta toplantının Rusya televizyonlarında yayınlanan görüntülerinin, Putin'in rahatsızlığını net bir biçimde ortaya koyacak şekilde montajlanmış olması da dikkat çekti.
Ben Noble BBC'ye yaptığı açıklamada, "Şoke edici bir durumdu" dedi ve ekledi: "Putin fazlasıyla sakin ve serinkanlı bir insan, dolayısıyla insanlar 'Ne oluyor burada?' diye soracaklardı."
Ancak Soldatov, Putin'in durumu eğlenceli bulduğunu düşündüğünü belirterek, "Putin yakın çevresindekilerle oyunlar oynamayı, Narişkin'i bir aptal gibi göstermeyi sever" diye konuştu.
Narişkin, uzun yıllardır Putin'in arkasında. 1990'ların St. Petersburg'unda, 2004'te Putin'in ikinci devlet başkanlığı döneminde Kremlin'de görev alan Narişkin, daha sonra meclis başkanı oldu. Aynı zamanda Rusya Tarih Kurumu'nun da başkanı olan Narişkin için Soldatov, "Putin'in eylemlerinin ideolojik zeminini hazırlama konusunda ne kadar önemli olduğunu kanıtladı" ifadelerini kullandı.
Geçen yıl BBC'nin Moskova muhabiri Steve Rosenberg'e bir röportaj veren Narişkin, Rusya'nın muhaliflerin zehirlenmesi ya da SolarWinds siber saldırısı gibi olaylarla ilişkisi olduğu ve diğer ülkelerin seçimlerine müdahale ettiği suçlamalarını reddetmişti.
18 yıldır Rusya'nın en üst düzey diplomatik görevini yürüten Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, karar alma aşamalarında çok fazla rolü olduğu düşünülmese de Rusya'nın argümanlarının dünyaya aktarılması açısından çok önemli bir isim. Üstelik 71 yaşındaki Lavrov da Putin'in geçmişten bugüne birlikte yürüdüğü isimlere çok fazla güvendiğinin bir diğer kanıtı.
Lavrov zaman zaman karşısındaki muhatapları küçük düşürmeyi amaçlayan tarzıyla tanınıyor. Örneğin geçtiğimiz ay bir araya geldiği İngiliz mevkidaşı Liz Truss'ı Rusya'nın coğrafyasıyla ilgili sınava çekerken, önceki yıl da Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borell'i benzer bir taktikle rezil etmeye çalışmıştı.
Ancak uzun zamandır Ukrayna ilgili karar mekanizmalarının dışında kaldığı söylenen Lavrov, aksi ve kavgacı bir insan olarak tanınmasına karşın, iki ülke arasındaki problemlerin diplomasi seçeneği ile çözülmesini savunanlardan biriydi. Ne var ki bu tavsiyeleri, Putin tarafından pek ciddiye alınmadı.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi üyelerinin çoğunluğunun video bağlantı üzerinden yaptığı ve Ukrayna'nın işgalini savunduğu konuşma sırasında salonu terk etmiş olmasının da Lavrov'u üzecek bir şey olmadığı yorumları yapılıyor.
Putin'in yakın çevresi genelde erkeklerden oluşuyor. Buraya girebilmiş nadir kadınlardan biri Rusya parlamentosunun üst kanadı olan Federasyon Konseyi Başkanı Valentina Matviyentko. Matviyenko, Konsey'de yapılan yurt dışına asker gönderilmesi oylamasından "Evet" kararı çıkmasını sağlayarak, Ukrayna'nın işgalinde önemli biri rol oynadı.
St. Petersburg kökenli bir diğer sadık Putin destekçisi olan Matviyenko, 2014 yılında Kırım'ın ilhakinde de Rusya'ya yön veren isimlerdendi.
Ancak Matviyenko birinci derece karar mercii olarak görülmüyor. Bununla birlikte zaten Rusya'da büyük kararları kimin aldığı ya da son sözü kimin söylediği konusunda kesin konuşabilen de çok az.
21 Şubat'taki toplantıda da güvenlik konseyinin diğer tüm üyeleri gibi, Matviyenko da Putin'in zaten çoktan karar vermiş olduğu bir konuda kararın kolektif müzakere süreci sonunda alındığı izlenimini vermek için oradaydı.
Putin'in eski korumalarından olan Viktor Zolotov, şu an Rosgvardia olarak bilinen Ulusal Muhafızlar Birliği'ne komuta ediyor. Putin tarafından 6 yıl önce kurulan ve kişisel bir ordu olarak değerlendirilen bu birlik, Roma İmparatorluğu döneminde imparatorun muhafız kıtası benzeri bir yapıya sahip.
Putin, Rosgvardia'nın sadakatini garantilemek için başına kişisel korumasını geçirdi. Çeşitli kaynaklarda birlikteki askerlerin sayısının 400 bine ulaşmış olduğu ifade ediliyor.
Vera Mironova, Ukrayna işgalinin başlangıçta birkaç gün içinde bitecek şekilde planlandığını, ancak ordunun Ukrayna güçleri karşısında bekleneni verememesi sonucunda Ulusal Muhafızlar Birliği'nin devreye girdiğini söyledi.
Ancak bu noktada iki sorun öne çıkıyor. Birincisi Zolotov sivil kökenli ve askeri eğitimi yok. İkincisi de Rosgvardia'nın donanımında tank bulunmuyor. Yani bu birliğin askerleri herhangi bir saldırı karşısında oldukça hassas durumda.
Putin, Arkadi Rotenberg'e devlet nişanı da vermişti
PUTİN'İN SÖZÜNÜ DİNLEDİĞİ BAŞKA KİMLER VAR?
Rusya Başbakanı Mihail Mişustin, ülke ekonomisini düzeltmek gibi zor bir görevi üstlenmiş durumda ancak savaş konusunda çok fazla söz hakkı bulunmuyor.
Siyasi analist Yevgeni Minçenko'ya göre, Moskova Belediye Başkanı Sergey Sobyanin ile Rus devletine bağlı olan petrol devi Rosneft'in patronu İgor Seçin de Putin'e yakın isimler.
Milyarder kardeşler Boris ve Arkadi Rotenberg de Putin'in çocukluk yıllarından arkadaşları ve yakın danışmanları arasında yer alıyor. Forbes dergisi 2020 yılında Rotenberg'lerin Rusya'nın en zengin ailesi olduğunu yazmıştı.
BBC'nin "Ukraine conflict: Who's in Putin's inner circle and running the war?" başlıklı haberinden derlenmiştir.