Potansiyel sapık

Haklı olarak sığınmacı gençlerin bu çirkin davranışları kendilerine kucak açan Almanları ve sağduyu herkesi küplere bindirdi.

İşte benzer olayların yaşanmaması için 2016 yılının son akşamı Köln polisi kentte çok sıkı güvenlik önlemleri aldı.
Köln tren istasyonunun çevresinde olduğu gibi, kentin çeşitli kesimlerinde özellikle şüpheli gençler ancak üzerleri didik didik arandıktan sonra kutlama alanlarına girebildi.
Ancak Köln polisi, yılbaşı eğlencelerine katılmak için yola çıkan Kuzey Afrikalı görünümlü yüzlerce genci geri çevirdi.
Hatta bazılarını geçici olarak gözaltına bile aldı.
Köln polisinin görevi hiç şüphesiz insanların güvenliğini sağlamaktır.
Çevrede yoğun güvenlik önlemleri almaları ve şüpheli gördükleri insanların üzerlerini aramaları normaldir.
Buna kimsenin itirazı olamaz.
Olmamalıdır da.
Ama Köln polisinin ‘tek suçları’ Kuzey Afrikalı görünümlü oldukları için bine yakın kişiye potansiyel sapık gözüyle bakıp, üzerlerini didik didik aramaları doğal olamaz.
Hele hele Köln polisinin aynı akşam attığı “NRW polisi/ 2016 yılbaşı/Köln’de güven/Tren istasyonunda yüzlerce Nafris (Kuzey Arfikalı) kontrolden geçiriliyor. Detaylı bilgi verilecek” içerikli tweet’in savunulacak hiçbir yönü yoktur.
İşte bu duruma itiraz edilmelidir.
Nitekim öyle de oldu.

***
Yeşiller’den ve Sol Parti’den Köln polisinin bu yaklaşımına tepkiler geldi.
Yeşiller Eşbaşkanı Simone Peters, sadece dış görünümleri yüzünden bine yakın kişinin sıkı kontrolden geçirilmesini eleştirdi.
Sol Partili Federal Meclis milletvekili Niema Movassat ise polisin bu tutumunu “Strüktürel devlet ırkçılığı” olarak niteledi.
Bir yıl önceki çirkin olayların yeniden yaşanmaması için polisin ince eleyip sık dokuması anlayışla karşılanabilir.
Ama insanlara sadece dış görünümleri nedeniyle potansiyel sapık gözüyle bakılması kesinlikle kabul edilemez.
Aşırı sağcıların ve sağ popülistlerin kendilerinden olmayanlara bu gözle bakmasına alışığız.
Ama asıl görevleri herkesin güvenliğini sağlamak olan polislerin insanları baştan belirli kalıplara yerleştirmeleri, belirli kaba koymaları kesinlikle kabul edilemez.
Yapılan tüm araştırmalar göçmen kökenlilerin ve sığınmacıların Alman vatandaşlarına oranla daha fazla suç işlemediğini ortaya koymaktadır.
Federal Kriminal Dairesi (BKA) tarafından açıklanan son raporda da bu açık bir biçimde görünmektedir.

***
Almanya’nın önde gelen kriminologlarından Christian Pfeiffer de yıllardır bunun altını çizmektedir.
Pfeiffer, son sekiz yıldır göçmen kökenliler tarafından işlenen suç oranında sistematik olarak ciddi bir düşüş olduğunu söylemektedir.
Buna rağmen Alman kamuoyunda “Yabancılar ve göçmen kökenliler tarafından işlenen suç sayısı ve oranı, yerlilerinkine nazaran çok çok yüksektir” intibaının var olduğuna da dikkati çekmektedir.
İşte Alman kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi ve önyargıların engellenmesi için hem Alman politikacılara hem de Alman medyasına önemli görevler düştüğünü de vurgulamaktadır.