Güncelleme Tarihi:
Türkiye’nin Kuzey Irak’a yönelik olası sınır ötesi operasyonu gündemdeki yerini korurken bu kez İngiliz Independent gazetesinin muhabiri Patrick Cockburn, Kandil Dağı’ndaki terör örgütü PKK kamplarına çıktı. Teröristlerin bölgede saklandığı yüksek dağların ve derin vadilerin doğal bir kale etkisi yaptığı belirtilen haberde, PKK üyelerinin buradaki varlığının Türkiye’nin Kuzey Irak’a girmesine ve Orta Doğu’da bir sonraki savaşın başlamasına neden olabileceği ifade edildi.
Haberde, Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari’nin, sınırda 140 bin Türk askeri olduğunu söylediği ifade edildi. Gazeteye konuşan ve Mesut Barzani’ye bağlı Irak Kürdistan Demokratik Partisi sözcüsü Safin Dizayi ise “Kısa bir zaman öncesine kadar Türk tehdidini ciddiye almıyorduk ve seçim kampanyasının bir parçası olarak düşünüyorduk” dedi. Dizayi ancak Türkiye’nin Kuzey Irak’a girebileceğini söyledi.
“TÜRKİYE’DE PKK KARŞITLIĞI HİÇ OLMADIĞI KADAR YÜKSEK”
Iraklı Kürtlerin tedirgin olduğu ifade edilen haberde, Dizayi’nin, “(Türkiye’de) iktidar ve muhalefet partileri milliyetçi şevklerini göstermek için birbirleriyle yarışıyorlar” sözlerine yer verildi. Haberde, Türkiye’deki PKK karşıtı duygunun da hiç olmadığı kadar yüksek olduğu vurgulandı.
Dizayi, “Onlar (Türkler) Irak Kürdistanı’nda yapılanları bozmak için bir bahane arıyorlar” derken gazeteye konuşan Iraklı Kürt siyasetçi Mahmut Osman, “Her şey seçimlerin sonuçlarına bağlı” dedi.
“ERDOĞAN’IN ALACAĞI OY SINIR ÖTESİNİ BELİRLER”
Haberde Erdoğan’ın Mecliste üçte iki çoğunluğu sağlaması halinde Irak’a müdahale baskılarının dinebileceği ancak daha az oy alması halinde sınır ötesi emri verebileceği değerlendirmesi yapıldı.
Seçimlerden sonra Ankara’nın son haftalardaki söyleminden geri adım atmasının imkansız olabileceği ve sınır ötesine asker gönderebileceği değerlendirmesi yapılan haberde, ancak bu operasyonun sınırlı olabileceği ifade edildi.
“KANDİL’DE OTORİTEMİZ YOK” UYARISI
Kandil’e giderken Erbil’in doğusundan Dokan Gölü bölgesine geçtiklerini Kala Diza kasabasında kendilerini durduran bölgesel asker Bekir Abdul Rahman Hüseyin’in Kandil Dağı’nın PKK tarafından yönetildiğini söylediği aktarıldı. Haberde Hüseyin’in, “Orada hiçbir otoritemiz yok” dediği kaydedildi.
Dağlardan hemen önce de Kürt paramiliter sınır birlikleri tarafından durduruldukları belirtilen haberde, Kandil’e yakın Kürt yetkililerin, “kendi topraklarında otoriteleri olmadığını söyleme konusunda çok istekli” göründüğü belirtildi.
Haberde, buradaki Kürt yetkili Ahmet Sabir’in üsleriyle telefon görüşmesi yaptıktan sonra kendilerine geçiş izni verdiği ancak, “Bu noktadan ilerisi kontrolümüz dışında. Ne olursa olsun hiçbir sorumluluğumuz yok. PKK ile karşılaşabilirsiniz, sınırda İranlılarla karşılaşabilirsiniz ya da silahlı çobanlarla karşılaşabilirsiniz” dediği kaydedildi.
PKK KAMPINI ANLATTI
Yoldaki ilk PKK işaretinin iki kişilik bir bekçi kulübesi olduğu ifade edilen haberde, buradaki PKK’lı teröristlerin pasaportları ve cep telefonlarını aldığı belirtildi. Buradan geçince “egzotik ve acayip” bir PKK mezarlığına gelindiği kaydedilen haberde, 2002 yılında yapılan mezarda 67 kişinin yattığı ifade edildi.
Haberde, "Marksist-Leninist ayrılıkçı bir örgüt" olarak tanımlanan PKK’nın Güneydoğu Anadolu’da “uzun ancak nihayetinde başarısız bir gerilla savaşı” yürüttüğü belirtildi. Bu çatışmaların 35 bin kişinin ölümüne neden olduğu vurgulanan haberde, terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’ın 1999 yılında yakalandığı hatırlatıldı ve örgütün 4 bin üyesinin de Kuzey Irak’a saklandığı kaydedildi.
AİLELER PKK’YA KATILAN ÇOCUKLARINI DAĞLARDA ARIYOR
Dağda bazı kadınlarla da karşılaştıkları ifade edilen haberde, bunların arasında anne, baba ve çocuklarından oluşan İranlı bir Kürt ailenin bulunduğu, ailenin orada ne yaptığının kendilerine önce söylenmediği ancak daha sonra bunun baba tarafından birbenbire açıklandığı belirtildi. Haberde baba Agai Muhammedi’nin PKK’ya katılan 25 yaşındaki oğlunu aradıklarını söylediği belirtildi.
İranlı ailenin bir kamptan diğerine gittiği ancak her seferinde oğullarının orada olmadığı haberini aldıkları ifade edilen haberde, Muhammedi’nin gazetecilere “Lütfen bize yardım edin” dediği ancak kendilerinin yapacak bir şeyi olmadığı kaydedildi.