Güncelleme Tarihi:
Tanıdıklara soruyorum 'Kaçak'ı, bilen yok. Richard Kimble adını da duymamışlar. Bir Amerikalı gazeteci yeşil ışık yakıyor araştırmama: ''The Fugitive'' (Kaçak) diye bir TV dizisi vardı yıllar önce.'' Hollywood'da bir stüdyonun kütüphane görevlisi aldığım ipucunu doğruluyor: '' Baş rolde David Janssen oynuyordu Kaçak'ta. Ama dizi yıllar önce sona erdi Amerika'da.'' Ardından ev adresini veriyor.
Beverly Hills telefon rehberindeki numarayı çeviriyorum. Hattın diğer ucunda bir erkek sesi:
''Ben, David.'' 'Merhaba' ardından kendimi tanıtıyorum: '' David, Kaçak dizisi bizde yeni başladı ve çok tutuldu. Gazetem seni Türkiye'ye davet ediyor.'' Aktör şaşkın, dizinin son bölümü 8 yıl önce gösterilmiş. Kahkaha atarak içeri sesleniyor: ''Dany, Türkiye'den davet aldım.'' Paralel telefondan Dany: ''Şahane, ben de gelebilirmiyim?'' 'Tabii.'' diye yanıtlıyorum. David bana diziden bir kaç kaset göndereceğini söylüyor.
Ziyaretle ilgili bir süre konuştuktan sonra İstanbul'u arayıp bilgi veriyorum. Gönderdiğim haber gazetede yayımlandıktan sonra Turizm ve Tanıtma Bakanlığı'nın David Janssen ve eşi Dany'yi Bakanlık davetlisi olarak Türkiye'de ağırlamak isteğini Hürriyet kabul ediyor.
'Kaçak' aktörü ve eşi İstanbul'a geldiklerinde 'krallar' gibi karşılandılar, inanılmaz dostluk gördüler halktan. Gazetelerde tam sayfa yayımlandı. Boğaziçi gezileri, Topkapı Sarayı ve diğer tarihi yapıları ziyaretleri. David ve Dany hayatlarında böylesine görkemli ağırlanma görmediklerini itiraf ettiler.
Paris Hilton'ın güzellik yarışmasında jüri üyesi olarak İstanbul'a gelişi zihnimde David Janssen ziyaretinin çağrışım yapmasına yol açtı. David bir Hollywood yıldızı olmasa da oyunculuğunu kanıtlamiş bir aktördü. Paris nedir diye sorsalar yanıt vermekte zorlanacağım. Tek özelliği Hilton otel zinciri varislerinden biri olması. Uydurma bir TV dizisinde rol almış, modellik yapmış, şarkı kaseti doldurmuş. Hiç birini hatırlayan yok. Ama aşırı alkol, uyuşturucu iptilası, gece klüplerinde erkeklerle aleni sevişmesi, internet sitelerinde yayınlanan seks kasetleri içeren 27 yıllık skandallarla süslü yaşamı tabloid gazetelere sürekli malzeme sağladı. Bir dedikodu yazarı ise şöyle niteliyor: '' Paris'in şöhreti, şöhret olmaktan kaynaklanıyor.''
Kendisini '' Prenses Diana ve Marilyn Monroe'' ile kıyaslayan Paris'in annesi Kathy gazetecilere kızının porno filmlerini andıran seks bandlarından gurur duyduğunu söyledi. Yazar Jerry Oppenheimer ''Hilton'un Evi'' başlıklı kitabında '' Kathy çocuk yaşındaki Paris'i makyaj yapmaya, klüplere göndermeye teşvik ederdi. Kendi annesi de Kathy'nin 16 yaşında iken evlerinin önündeki minibüs içinde bir hoca(!)dan seks dersleri almasını sağlamıştı. Paris böyle bir ailede büyüdüğü için acınması gerekiyor.'' diyor. Alkollu araba kullandığı için çok kez ceza yiyen Paris son seferinde hüküm giyerek 23 gün cezaevinde kaldı. Torununun skandallarından usanan büyükbabası Barron Hilton 2.3 milyar dolarlık servetinin yüzde 97'sini hayır kurumlarına bağışlayacağını açıkladığında Paris nerdeyse kalp krizi geçirecekti.
Paparazzi fotoğrafçılarının gözdesi Paris'in hangi niteliği dikkate alınarak Miss Turkey 2008 yarışmasında jüri üyeliğine seçildiğini bilmiyorum. Buluşacağı muhabirlerin sorularına şart koşması ise normal. Porno kasetleri, uyuşturucu ve alkol bağımlılığını, skandal dolu yaşamına ailesinin tutumu, skandallarla geçen yaşamının genç kuşaklara nasıl örnek olduğunu sorsalar ne yanıt verecek? Bir günlük ziyaret için aldığı astronomik meblağa ilaveten otel seçimi, bineceği arabanın markası, istakoz- Beluga havyar, Kobe bifteği, Fuji suyu dahil kapris listesi tek kelimeyle komik. Gazetelerde çıkan resimlerde Asena ile gerdan kırıp göbek dansına eşlik etmesi de hayli eğlenceli. Eğer Türkiye'nin dış tanıtımı için Paris'in göbeğinden medet umuyorsak elalemim maskarası oluruz. Memleketi Amerika'da haylidir Paris'ten söz edilmiyor. Güzellik yarışması organizatörleri büyükbabasının dahi dışladığı skandal yıldızını acaba niye davet etti?