Güncelleme Tarihi:
Erkekler ve kadınlar birer birer hayatlarının mahvolduğunu, ilişkilerin koptuğunu, banka hesaplarının boşaldığını anlattılar. Genç bir baba utançla tavana baktı… Kumar alışkanlığı yüzünden oğlunun kumbarasını çaldığını anlatırken sesi titredi. Zoom ile bağlanan bir kadın ise ‘dibe vurduğu’ dönemi aktarırken ellerini göğsüne koyarak o günlerin geçmesine şükretti.
Sidney’de bir kilise binasındaki toplantıda bu insanları bir araya getiren ortak nokta vardı: Pokiler.
Avustralya'da ‘poker makineleri’ veya ‘pokiler’ resmi olarak oyun makineleri olarak adlandırılır. Genel olarak bu cihazlar ‘slot makinesi’ olarak da bilinir.
Dünyanın çoğu yerinde, elektronik slot makineleri büyük ölçüde kumarhanelerle sınırlı. ABD’de her yıl milyonlarca insan bir düğmeye basmak ve ikramiye kazanmak umuduyla çarkların dönmesini izlemek için Las Vegas veya Atlantic City'ye akın ediyor.
Ancak Avustralya'da poki olarak adlandırılan bu makineler her yerdeler. Binlerce otel ve barda, büyük şehirlerde ve küçük kasabalarda bulunuyorlar. Öyle ki bu makineler, mahalle sosyal kulüplerini deyim yerindeyse ‘kumar saraylarına’ dönüştürdüler.
Ülkenin çoğu şehrinde bir ‘VIP Odası’ veya ‘VIP Salonu’ ile karşılaşmadan birkaç kilometre yürümek bile artık oldukça zor.
Eski Avustralya Senatörü Nick Xenophon, slot makineleri için “McDonald's'tan daha yaygınlar. Her sokak köşesinde varlar. Resmen yüzünüze çarpıyorlar” diyor.
Avustralya, 25 milyonluk nüfusu ile dünya nüfusunun yüzde 0,33’üne ev sahipliği yapıyor. Ancak kumarhanelerin yüzde 20’sine ve kumarhane dışında bulunan slot makinelerinin yüzde 80’ine sahip. Sonuç olarak ise Avustralya, dünyanın en kötü ortalama kumar kayıplarına sahip ülke olarak adlandırılıyor. Ülkede her yıl yetişkin başına 1000 dolar gibi bir rakam kumarda kaybediliyor. Kumar karşıtları, kumarhanelerin intiharları, aile içi şiddeti, iflasları ve mali suçları tetiklediğini söylüyor.
KUMAR SORUNU YAŞAYANLARIN SAYISI 10 YILDA İKİ KATINA ÇIKTI
Monash Üniversitesi'nde halk sağlığı profesörü olan Charles Livingstone, “Dünyadaki karşılaştırılabilir ülkelere bakarsanız hem harcamalar hem de toplum üzerindeki etkisi açısından en kötüsüyüz” diyor.
Öte yandan sorun gün geçtikçe daha da kötüye gidiyor gibi görünüyor. Bir araştırmaya göre, kumar sorunu yaşayan Avustralyalıların oranı 10 yılda iki katına çıkarak yüzde 1’in üzerine çıktı.
Kumar sektörü; kumarhanelerin yasal olduğunu, düzenlendiğini ve milyonlarca Avustralyalı tarafından sorumlu bir şekilde kullanıldığını söylese de insanlar pek de öyle düşünmüyor.
KARANTİNA ONLARA DERİN NEFES ALDIRMIŞTI
Öyle ki, sıkı koronavirüs karantinaları barları, kulüpleri ve kumarhanelerin kapanmasına sebep olduğunda birçok bağımlı ve yakınları rahatladı.
Sidney’de kumar bağımlısı olduğundan beri iki kez intihara teşebbüs eden oğlunu anlatan Sonia, “Karantina muhtemelen hayatımdaki en huzurlu dönemdi” diyor.
Sonia, Multipl Skleroz (MS) hastası olan, uyuyamayan ve ruh hali sürekli değişen oğlu için evini ipotek ettirdi ve borçlarını ödemek için emeklilik hesabından 50.000 dolar çekmek zorunda kaldı.
Oğlunu bir gün aşırı dozda uyku hapı aldıktan sonra baygın halde bulan, başka bir gün hastaneye zor yetiştiren Sonia, şimdi karantinaların tamamen kalkmasından endişe ediyor, “Oyun makineleri onu ağırlamak için geri döndü. Peki ben şimdi ne yapacağım?” diyor.
Sonia ve oğlu, Avustralya’da yaygın olan oyun makineleri yüzünden ciddi sorunlar yaşayan ailelerden yalnızca bir tanesi. Onlardan binlerce var.
Karantina dönemi bağımlılar ve yakınları için bir ‘rahatlama’ dönemi olsa da yasaklar kalktığından beri meraklıları soluğu yine makinelerin başında aldı. Karantinaların sona ermesinin ardından, insanların kumarhanelerde yaşadığı mali kayıplar rekor seviyelere yükseldi. Kumarhaneler şimdi pandemi öncesi kadar güçlüler.
Ülkedeki 200.000 kumarhanenin neredeyse yarısı Yeni Güney Galler'de bulunuyor. Eyaletin yaklaşık 90.000 kumarhanesinin çok büyük kısmı da Sidney'de yer alıyor.
Ülkede kumar bağımlılığı ile mücadele eden birçok insan, yaşadıkları sorunları anlatıyor…
‘306 GÜN SONRA BİLE KUMAR DÜRTÜSÜNÜ HİSSEDİYORUM’
Sidney’de bir kilisede düzenlenen ‘Adsız Kumarbazlar’ toplantısında konuşma sırası geldiğinde 30 yaşlarındaki sessiz kadın, en son kumar oynamasının üzerinden 306 gün geçtiğini söyledi. Korkunç bir saldırının travmasından kaçmak için kumara döndüğünden bahseden kadın, bırakmaya ise patronundan para çalıp neredeyse hapse gireceği zaman karar verdiğini anlattı.
Washington Post’a konuşan, kumar bağımlılığından kurtulmaya çalışan kadın, “Bu toplantıya gelirken bile makinelerin beni çektiğini hissediyorum. Onların başına geçmemek ve toplantıya gelmek için bütün irademi kullandım. Koskoca 306 gün sonra bile hala o dürtüyü hissediyorum” diyor.
YASAL SAVAŞI KAZANMIŞLARDI, ŞİMDİ YİNE MÜCADELE EDİYORLAR
Şubat ayında yağmurlu bir cumartesi sabahı, iki düzine insan Sidney’in güneybatısındaki bir evde toplandı, kahve içti ve haritalara baktı. Beş yıl önce, Casula mahallelerinde bir kumarhane inşa edilmesi teklifine karşı zorlu bir mücadele vermiş ve uzun soluklu yasal savaşı kazanmışlardı.
Ama şimdi bir müteahhit, caddenin karşısındaki moteli satın almış ve benzer bir kumarhane planı başlatmıştı.
Önceki yasal savaşı yöneten ve öğretmen olan Criss Moore, “Poki makinelerinin bu alandaki etkilerini büyük çaplı göreceğiz. 60 ila 90 yeni poki bağımlısı olacak. Casula'nın daha fazla makineye ihtiyacı yok. Yolun aşağısındaki iki bar ve birkaç dakikalık araba mesafesindeki dört kulüp arasında, mahallenin yakınlarında zaten yaklaşık 1000 poki makinesi var” diyor.
KOCASI TAM 20 YIL BOYUNCA BAĞIMLIYDI
Müteahhit tarafından bir kumarhaneye dönüştürülmek istenen motele beş dakika uzaklıkta yaşayan bir kadın, kocasının 20 yıl boyunca maaşını bu makinelerde kaybettiğini söylüyor.
Aynı şeyleri yeniden yaşamaktan korktuğunu ifade eden kadın, eşi için “20 yıl boyunca yaşadıklarımız evimize hatta evliliğimize mal olacaktı. Eğer yolun üzerinde makine olan bir bar varsa, bir gün mutlaka gider. Poki makinesi bir mıknatıs gibidir” ifadelerine yer veriyor.
1930'larda Avustralya'da ‘tek kollu haydutlar’ olarak adlandırılan yasadışı mekanize pokiler ortaya çıkmaya başladı. 1956'ya gelindiğinde bunlar o kadar yaygındı ki, Yeni Güney Galler'deki yetkililer onları savaş sonrası patlama sırasında açılan yüzlerce sosyal kulüpte yasallaştırmaya karar verdi. Kâr amacı gütmeyen kulüpler kazançlarını restoranlara, spor tesislerine, eğlence merkezlerine ve daha fazla kumarhaneye akıttı.
MAKİNE BAŞINDA 100.000 DOLAR KAYBETTİ
Melbourne’de bir işletme sahibi olan Peter Jankowski, 1990'lı yıllarda pokilerin barlarda yaygınlaşmaya başladığı dönemde zorlu zamanlar yaşadığını anlatıyor. Önceleri iş sonrası stres atmak için oyun makinelerinin olduğu bara gitmeye başladı. Sonra öğle arasında gitmeye başladı derken kendini sürekli makinenin başında buldu.
“Tıpkı kapınızın önünde bir kumarhane olması gibi” diyen Jankowski şunları söylüyor:
“Kumarı bırakmak için bir terapistten yardım almaya başlamadan önce tam altı yıl boyunca yaklaşık 100.000 dolar kaybettim. Şimdi ise bu konuda insanlara yardımcı olmak için çalışıyorum. Bu bir bağımlılık.”
UĞRADIĞI SALDIRININ TRAVMASINDAN KAÇMAK İÇİN KUMARA BAŞLADI
Poki makinelerinin büyüsüne kapılan bir diğer isim ise, kumara bir kaçış olarak başladığını söyleyen Emma. Birkaç yıl önce tacize maruz kalan ve saldırıya uğrayan Emma, üç ay boyunca komada kaldı. Emma, şiddetli travma sonrası stres bozukluğu nedeniyle evden ayrıldı ve iki yıl boyunca dönmedi.
“Sonunda hayata adım atma cesaretini topladığımda, ilk karşıma çıkan şey pokiler ile dolu bir bardı” diyen Emma, işten çıkıp evinin yakınında bulunan beş poki noktasından birine uğramaya ve makinelere para ‘yedirmeye’ başladı. Emma hiç alkol tüketmedi ama poki oynamaya tam anlamıyla bağımlı oldu.
‘SICAK YAZ GÜNÜNDE SERİN BİR ŞEYLER İÇMEK GİBİYDİ’
Emma, poki makinesinin başına oturduğundan yaşadığı hissi, “Sıcak bir yaz gününde serin bir şeyler içmek gibiydi. İşi ve hayatı unutturuyordu” sözleriyle anlatıyor ve şöyle devam ediyor:
“Her hafta maaşımın tamamını kaybedene kadar daha fazla oynamaya başladım. Aileme işe gitme konusunda yalan söylüyor ve tüm günümü barda geçiriyordum. Makinenin başına oturduğumda yemek yemeyi dahi unutuyordum. Yemek yemeden o kadar uzun süre oyun oynuyordum ki 22 kilo verdim.
Yeni bir iş bulduğumda ise çalmaya başladım. Sadece üç ay içinde işverenimin on binlerce dolarını kaybettim. Patronlarım bunu öğrendiğinde parayı iade etmem ya da suç duyurusunda bulunmak için bana bir hafta zaman tanıdılar.”
Emma’nın ailesi parayı emeklilik hesaplarından çekti ve borcu ödedi. Emma’yı Adsız Kumarbazlar adlı toplantıya göndermeye başlayan ailesi, aradan bir yıl geçmesine rağmen hala kızlarına tam olarak güvenmiyor.
Emma ise bir gün oyun makinelerini düşünmeden, eskisi gibi normal bir şekilde ailesi ile barda akşam yemeği yiyebilmeyi umuyor.
13 SAAT KUMAR OYNADIKTAN SONRA...
Gary Van Duinen, Sidney'in şafak öncesi karanlığında bir taksiye binerek, ailesinin evini geçti ve ağaçlarla çevrili bir göl kıyısına gitti ve canına kıydı
Gary'nin annesi Joy Van Duinen, oğlunun o gece eve dönmediğini duyunca, onun arkadaşlarını veya ailesini aramadı, doğruca yerel kumarhaneleri kontrol etmeye gitti. Annesi haklıydı, oğlu 13 saatlik bir ‘kumar seansı’ sonrası vefat etmişti.
Van Duinen, sadece iki yıl içinde 2,7 milyon dolardan fazla para ile kumar oynamış ve 165.000 dolar kaybetmişti.
Anne Duinen, kumar oynanan mekanların daha fazla sorumluluk alması gerektiğine inanıyor ve “Eğer bir kumarbaz 13 saat boyunca makine başında oturuyorsa ona bir içki daha getirmek yerine, ‘iyi misin?’ diye sorulması gerekiyor” diyor.
‘KULÜBE YALVARDIM AMA BENİ REDDETTİLER’
Van Duinen’in eşi Sonia ise kocasının kumar bağımlılığının sebebinin ‘kraliyet’ muamelesi olduğunu söylüyor, “Kumarhaneye girdiğinde ona ücretsiz içecekler, kırmızı halılı VIP girişi olan özel bir park yeri veriliyordu. Orada çok para harcadığı için harika bir muamele görüyordu. Başka bir yere gitmek istemiyordu” diyor.
Sonia, eşinin gittiği kumarhaneden yardım istediğini, birkaç kez oraya gidip eşinin bu kadar harcamasına müdahale etmeleri için yalvardığını ancak reddedildiğini de söylüyor.
Van Duinen’in vefatının üzerinden dört yıl geçti ama kumarhanelerdeki düzen halen değişmedi.
‘DÜNYANIN EN BÜYÜK KUMARBAZLARI OLMAMIZIN NEDENİ…’
Halk sağlığı profesörü Charles Livingstone, araştırmacıların Avustralya halkının kumar oynamaya doğuştan yatkın olmadığını söylediğinden bahsediyor, “Dünyanın en büyük kumarbazları olmamızın nedeni, adım attığımız her köşede bir kumarhane ya da oyun makinesine sahip olmamız. Araştırmalar, bir kişi kumar ortamına ne kadar yakın yaşarsa, oynama ve maddi sıkıntı yaşama ihtimalinin o kadar yüksek olduğunu gösteriyor” ifadelerine yer veriyor.
Kumar bağımlılarının aileleri, pandemi yasaklarının kaldığı bu dönemde, eski kötü günlere dönmekten korkuyor ve devletin bu konuda adım atmasını sabırsızlıkla bekliyor.