Güncelleme Tarihi:
Irak Sarayı’na gelin giden 20’nci yüzyılın en önemli Türk ressamlarından Fahrünnisa Zeid’in torunu Prens Zeid Ra’ad El Hüseyin (50), eylül ayında dünya genelinde insan hakları konusunda en yüksek otoritelerden biri olan BM İnsan Hakları Konseyi Yüksek Komiserliği görevine başladıktan sonra Türk basınından ilk röportajını Hürriyet’e verdi. Ailesini ve Türkiye ile bağlarını anlatan Prens Zeid, İstanbul’da doğup yetişen büyük dedelerinin İngiliz ajanı T.E. Lawrence’ın kışkırtmasıyla Osmanlı’ya karşı ayaklanmasına rağmen, Türkiye sevgisini “İçimizdeki bir sonsuzluk” diye tarif ediyor. Prens Zeid ile New York’taki BM Genel Merkezi’nde ofisinde konuştuk:
Arap ayaklanmasında Türklere karşı başkaldıran büyükbaban Prens Zeid, nasıl oldu da Şakir Paşa ailesinin çılgın kızı, evli ve 2 çocuk annesi Fahrünnisa ile evlenip uyum sağladı?
Unutma dedemin büyük büyükbabası Tanzimat döneminin sadrazamı Mustafa Reşit Paşa’ydı. Ailemizde çok kuvvetli bir Osmanlı kuşağı var. Ağabeylerinin aksine İstanbul’un kozmopolit ortamını daha çok seviyordu. Evlenmeden önce ömrünün büyük kısmını İstanbul ve Mekke arasında geçirmişti. Sonradan Türklere karşı ailesinin başını çektiği “Arap Ayaklanmasına” katıldı. İlginç olan, tüm bu “Arap Ayaklanması” terimi ve Osmanlıdaki gelişmeler çok karmaşık şeylerdi. Son dönemde bu konuyu daha fazla okumaya başladım. Büyükbabam, Atatürk’ün yeni Türkiye’yi kurması ile ağabeyi (Irak Kralı) Faisal tarafından Ankara’ya büyükelçi olarak atandı. Türk kültürü ve diline uzun bir aşkı vardı. Bu çok doğal bir uyumdu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz günlerde “Lawrance, Arap görünümlü bir İngilizdi. Şu anda ise ajanlar halklarının içinden çıkıyor” diye konuştu. Bu sözler hakkında hisleriniz nelerdir?
Yorum yapmam yersiz. Bu konuyu her yönü ile uzunca, daha kapsamlı konuşmak gerekiyor. Güvenlik Konseyi’ne başkanlık ettiğim sıralarda bu konudaki tarihi anıların çok önemli olduğunu ve ortak bir tarih hafızası yaratmanın önemini, iki tarafın da geçmişi ardında bırakabilmesi için gerekli olduğunu söylemiştim. Bir şey daha var; bir insan ister Ortadoğu, ister diğer coğrafyalardan olsun farketmez. Alışılmışın, olağanın dışında mevcut durumu nasıl daha iyileştirebileceğimizi düşünmeli.
Aile büyükleriniz İstanbul doğumlu ve Galatasaray Lisesi’nde öğrenim gördüler. Bu bağlar nasıl devam etti?
Büyükbabam, babası ve kardeşleri ile birlikte Türklere karşı Arap ayaklanmasını başlatmasına rağmen 2’nci Dünya Savaşı yıllarını büyükannem Fahrünnisa ile birlikte Büyükada’da geçirdiler. İçinde çok kuvvetli bir Türkiye bağı vardı. 30 yıl öncesine gittiğimde, Ürdün’deki aile büyüklerimin ve üst kademedeki devlet yetkililerinin hep Türkçe konuştuklarını hatırlıyorum. Evleri Osmanlı hatıralarıyla doluydu.
Çok önemli bir kariyer noktasındasınız. Bundan sonra sizi nasıl bir görev bekliyor? BM Genel Sekreterliği? Irak’a krallık geri gelirse bu koltuğa sizin oturacağınız iddia ediliyor.
Hayır. Bunu Wikipedia yazdı. Böyle bir pozisyon beklemiyorum. Bu görevi bile beklemiyordum.
Büyükanneniz ile hatıralarınız nelerdir?
İtalya ve Büyükada’da birlikte geçirdiğimiz zamanları hatırlıyorum. Çok artistik bir kişiliği vardı. Ancak, kendisine resim yapmayı öğreten ağabeyi Cevad’ın babası Şakir Paşa’yı öldürmesinin onu çok derinden üzdüğü her halinden belliydi. Bir gün yattığı yerden resim yaparken, kolu ağrımaya başlayınca, üzerinde çalıştığı tabloya fırçasını vururken, benden kolunu tutup destek vermemi istemişti. Tabloyu bitirmesine yardımcı olmuştum. Herşeyi saklardı. Mektupları, bir restorandaki peçeteyi, herşeyi.
20’nci yüzyıl Avrupa ve Ortadoğu’suna şahitlik yaptı. Atatürk, Kraliçe Elizabeth ve hatta Hitler ile yemekler yiyiyordu.
Atatürk ile tanıştı. Defalarca birlikte yemekler yediler. Büyükbabam Berlin büyükelçisiyken gençliğinde Hitler ile tanışıp defalarca sohbet etme imkanı buldu. Savaştan önce Londra’ya taşındıklarında bir sergisine Kraliçe Elizabeth geldi. Türkiye’nin ilk uluslararası sanatçısıydı.
Suriye ve Irak’ta milyonlarca mülteci görüyoruz. Durum nasıl düzeltilir?
Büyükbabam Irak’ta darbe sonrasında 1958-1962 yılları arasında mülteci durumuna düştü. Ülkesi Irak’a gidemiyordu. Daha sonra yeğeni Kral Hüseyin onu Ürdün’e davet etti. Orada yeni hayat kurdu. Bugün bölgedeki ülkeler mültecileri yük olarak değil, birer değer olarak görmeliler.
Uluslararası ceza hukuku uzmanı olan Prens Zeid, “Son dört yazımızın üçü Türkiye’de geçti. Akrabalarımız var. Onlarla görüşüyoruz. Türkiye’ye çok derinden gelen uzun bir sevgimiz var. Sonsuz bir Türkiye sevgisi bu” diyor.
Prens Zeid kimdir
Prens Zeid, 2’nci Abdülhamit devri sadrazamlarından Cevat Paşa’nın kardeşi tarihçi ve devlet adamı Şakir Paşa’nın kızı ünlü ressam Fahrünnisa Zeid’in torunudur. Fahrünnisa Zeid (Fahrelnisa Zeid), babası Şakir Paşa’yı öldürünce Bodrum’da sürgün edilen Halikarnas Balıkçısı yazar Cevat Şakir Kabaağaçlı ve gravür sanatçısı Aliye Berger’in kızkardeşidir.
Fahrünnisa Zeid’in ilk evliliğini yaptığı İzzet Melih Devrim’den 2 çocuğu (ressam) Nejat Devrim ve (tiyatrocu) Şirin Devrim dünyaya geldi. İkinci evliliğini ise Irak Kralı 1’nci Faysal’ın kardeşi olan Ankara’daki Irak Büyükelçisi Emir Zeid ile yaptı.
Faysal ve Emir Zeid, Osmanlı’ya karşı ayaklanan Mekke Şerifi, Şerif Hüseyin’in oğullarıydı. Emir Zeid, daha sonra Irak’ın Berlin, Londra Büyükelçiliği’ni yaptı. Irak’taki darbenin ardından unvanını kaybeden Emir Zeid, yeğeni olan Ürdün Kralı Hüseyin tarafından yeni ülkelerine davet edildi.
Fahrünnisa Hanım ile Emir Zeid’in evliliğinden BM Komiseri Prens Zeid’in babası ‘Emir Ra’ad’ dünyaya geldi.