Güncelleme Tarihi:
Önce Ergenekon dediler, şimdi balyoz harekatı diyorlar. Sürekli ordunun AK Parti hükümetine karşı bir darbe girişimi palanları yaptığı, bir şekilde halka inandırılmaya çalışılıyor. Ama taraflı medyanın yazdıklarına bakılırsa, darbeyi kimin istediği belli. Ordu ve komutanlar hakkında yazılanlarla, taraflı basının icraatını karşılaştırınca, bana sanki bu senaryoları üretenler darbe istiyor, bazılarını halkın gözünde mağdur, komutanları da mağdur edenler olarak göstermeye çalışıyorlar gibi geliyor.
Neden ordumuzu yıpratmak, kamuoyunu senaryolarla meşgul etmek yerine, tekel işçilerinin hakları, emeklinin, işsizin geçim sorunları ile ilgilenmiyorsunuz? Neden ülkemizin ekonomisindeki gerçekleri, yolsuzlukları araştırmıyorsunuz? Neden, siyasetçilerin dokunulmazlıklarının sınırlandırılması konusuyla ilgilenmiyorsunuz? Neden komutanların yargılanmaları için gösterdiğiniz çabayı, TBMM’inde, hakkında yolsuzluk veya benzeri davalar olan milletvekillerinin yargılanması için göstermiyorsunuz? Neden ülkemizde milyonlarca insan açlık sınırında yaşarken, evine ekmek, çocuğuna süt alamazken siyasetçilerin, özel uçaklar, lüks araçlar ve seyahatler için yaptıkları harcamaların hesabını sormuyorsunuz?
Bakın size burada Danimarka’dan iki örnek vereceğim. Yıl 1997. Danimarka’da Muhafazakar Parti Başkanı Hans Engell, Kopenhag’da bir akşam yemeğinden dönüşünde, Helsingör otobanında inşaat alanında beton barikata çarptı. Gece saatinde yolda kimse yoktu. Kimse Hans Engell’in kaza yaptığını görmemişti. İsteseydi yoluna devam der, evine giderdi. Ama öyle yapmadı. Aracını sağa çekip, en yakındaki Lyngby polisini arayarak alkollü araç kullanırken kaza yaptığını ve devletin malına zarar verdiğini söyledi. Engell, polislerin olay yerine gelip yasal işlem yapmalarını istedi. Öyle de oldu. Polisler geldiler, rapor tuttular. Hans Engel’e alkol muayenesi uyguladılar. Hans Engell’in 1.37 promil alkollü olduğu anlaşıldı. Hans Engell bununla da yetinmedi. Ertesi günü bir basın bildirisi yayınlayarak olayı anlattı ve “ben bir parti başkanı olarak insanlara örnek olmam gerekirken alkollü araç kullandım ve kaza yaparak devletin malına zarar verdim. Bu durumda görevime devam etmem doğru olmaz. Parti genel başkanlığından istifa ediyor, başbakanlığa adaylığımdan geri çekiliyorum”dedi. Hans Engel daha sonra kendisine yazılan cezayı da ödedi. Başbakan olmasına kesin gözüyle bakılan Engell bu hareketi ile halkın gözünde sadece büyüdü.
Bir diğer örnek te 1993 yılının Adalet Bakanı Pia Gjellerup. Bakan makamına bisikletiyle gidip geliyordu. bir gün sarı ışıkta geçen bakan, polise yakalandı. Polis, Pia Gjelerrup’un bakan olduğunu bilmesine rağmen 400 kron para cezası kesti. Bakan sarı ışığın geçtikten sonra yandığını söyleyerek cezayı ödemek istemeyince konu mahkemeye taşındı. Mahkemede polis memuru, bakanın sarı ışıktan geçtiğini hatta geçerken kırmızının yandığını ispatladı. Bakan yaptığı hata ispatlanınca özür diledi ve ülkede adaleti sağlaması gereken bir kişinin hata yapma yüksü olmadığını belirterek, henüz 3 aydır oturduğu makamdan istifa etti ve ceza alan bir kişinin siyasette de kalmaması gerektiğini belirterek, siyasi yaşamına son verdi.
İşte sevgili okurlar, sevgili Türk halkı. Bunları yaşayan bir kişi olarak diyorum ki bırakalım ordumuzla, komutanlarla, aydınlarla yani ülkemizin ihtiyacı olan insanlarla uğraşmayı. Onlar olmazsa Türkiye diye bir ülke de olmaz. Onlarla uğraşmak yerine, vurdum duymaz, işledikleri suçlara, aldıkları cezalara rağmen dokunulmazlık miğferi altına sığınmış siyasetçilerle uğraşalım. Seçimlerde, yaşam sayfası bembeyaz, siyaset hayatı tertemiz insanları seçelim. Veya, hatamız gereği seçtiklerimizi, dokunulmazlık zırhının ardından çıkarmak için uğraşalım.
Anayasa mahkemesinin, askerleri sivil mahkemelerde yargılama hakkı tanıyan yasayı oybirliği ile iptal etmesi alınmış doğru karardır. En azından askerlerimizin kendilerine atılan çamurları temizleme, çamur atanlara karşı kendilerini adil bir şekilde savunma şansı olacaktır. Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı bazı kişilere ders olur mu bilemiyorum.
Umarım, Danimarka’dan verdiğim örnekler de, sizleri biraz düşünmeye ve seçim zamanı oyunuzu ona vermeye, bu yazıyı okuyan bazı siyasileri de haysiyetli olmaya zorlar.