Önce Fransızlar / Les Français d’abord

Güncelleme Tarihi:

Önce Fransızlar / Les Français d’abord
Oluşturulma Tarihi: Mart 06, 2017 10:19

Avrupa’daki aşırı sağcı ve sağ popülist partiler, adeta ağızbirliği etmişçesine, son yıllarda aynı sloganla politik sahnelere çıkarak oy avcılığını hızlandırdılar.

Haberin Devamı

Önce Fransızlar / Les Français d’abord
FRANSA’da 23 Nisan ve 7 Mayıs tarihlerinde yapılacak cumhurbaşkanı seçimleri öncesi aşırı sağcı, ırkçı, İslam ve yabancı düşmanı, Avrupa Birliği (AB), hatta NATO karşıtı Ulusal Cephe’nin (FN) cumhurbaşkanı adayı Marine Le Pen, tam 144 maddeden oluşan seçim bildirgesini kısa bir süre önce ilan etti.
“Fransa’yı yeniden düzene kavuşturmak için 144 adım” adı altındaki bu bildirgeyi tanıtan ve seçim kampanyasını Lyon’da düzenlenen etkinlikle resmen başlatan FN lideri Marine Le Pen, Fransa’nın yeniden saygın bir ülke haline getirilmesini hedeflediklerini söyledi.
Tabii daha önceki dönemlerde de dile getirdiği gibi “Les Français d’abord” (Önce Fransızlar) diyerek popülist bir tutum sergilemeyi de ihmal etmedi.
Belli ki, Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) başkanlık koltuğuna oturan Donald Trump’ın “America first” (Önce Amerika) söylemi Marine Le Pen’i daha da cesaretlendirmiş.
Marine Le Pen, Fransız işverenlerin önce Fransızları işe almalarını istiyor.
Sosyal konutların önce Fransızlara verilmesini istiyor.
Sağlık hizmetlerinden önce Fransızların yararlanmasını istiyor.
Yani Marine Le Pen, Avrupa’nın göbeğinde apaçık ırkçılık sergiliyor.
Ülkeye yeni göçmen gelmesine karşı çıkıyor.
Özellikle de İslam ülkelerinden geleceklere Fransa’nın kapılılarının kapatılmasını istiyor.
Aşırı İslamcılara ait camilerin kapatılmasını da.
Müslümanlara ait dernek ve cemiyetlere yurtdışından parasal desteğe “Hayır” diyor.
Benzer kurum ve kuruluşlara yurtdışından personel gönderilmesine de.
Yalnız Fransa’da mı?
Hollanda’da da öyle.

Haberin Devamı

***
Aşırı sağcı Hollanda Özgürlük Partisi’nin (PVV) lideri Geert Wilders de yıllardır Le Pen çizgisinde.
O da “Önce Hollanda, önce Hollandalılar” diyor.
15 Mart’ta yapılacak genel seçim öncesi tehdit edildiği gerekçesiyle meydanlara çıkıp seçim kampanyası yapmayan, ancak ABD Başkanı Trump gibi tweet üstüne tweet atan Wilders, sosyal medya yoluyla yaptığı ırkçılık sayesinde seçimlerden en güçlü parti olarak çıkmayı umuyor.
Geert Wilders de, Marine Le Pen gibi her alanda önceliğin Hollandalılara verilmesini istiyor.
Hollanda’nın kapılarının İslam ülkelerinden geleceklere tamamen kapatılmasını savunuyor.
Kur’an’ı Kerim’in yasaklanmasını istiyor.
“Camileri kapatacağız” diyor.
Yani Geert Wilders de, tıpkı Le Pen gibi Avrupa’nın göbeğinde ırkçılık yapıyor.
Avusturya’da da öyle.

Haberin Devamı

***
Aşırı sağcı Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ) yıllardır “Önce Avusturya” sloganıyla Avrupa’nın göbeğinde ırkçılık yapıyor.
FPÖ’nün yaptığı yetmiyormuş gibi, son dönemlerde Avusturya Başbakanı ve Sosyal Demokrat Parti (SPÖ) lideri Christian Kern de “İstihdamda yerlilere öncelik” verilmesini gündeme getirdi.
Yani popülist bir yaklaşım sergiledi.
Avusturya Halk Partili (ÖVP) Dışişleri ve Uyum Bakanı Sebastian Kurz da Avusturya’da yaşayan yabancıların yurtdışındaki çocuklarına daha az çocuk parası ödenmesini istiyor.
Kurz da, iç politikada puan toplamak için popülist bir tutum sergiliyor.

***
Almanya’da da yıllardır ırkçılık yapan Almanya Nasyonal Demokrat Parti (NPD) hep “Önce Almanlar” dedi.
Şimdi de 2013 yılında ortaya çıkan sağ popülist Almanya İçin Alternatif (AfD) her alanda “Önce Almanlar” diyor.
Sığınmacılara karşı çıkıyor.
Müslümanların Almanya’ya gelmelerine karşı çıkıyor.
Evet, AfD’nin tutumu da politikası da belli.
Ama 24 Eylül’de yapılacak genel seçim öncesi Almanya’da köklü partilerden de popülist sesler yükselmeye başladı.
Sosyal Demokrat Partili (SPD) Federal Çalışma Bakanı Andreas Nahles, Federal Ekonomi ve Teknoloji Bakanı Brigitte Zypries ile Hıristiyan Demokrat Birlik Partili (CDU) Federal Maliye Bakanı Wolfgang Schaeuble’nin, AB ülkesinden bile olsa, Almanya’daki yabancıların yurtdışında yaşayan çocuklarına daha az çocuk parası ödenmesini (o ülkedeki yaşam standartlarına göre ödeme yapılmasını) içeren bir çalışma yaptığı ortaya çıktı.
Almanya zaten bunu Türklere yıllardır uygulamaktadır.
Almanya’da yaşayan bir Türk anne-babanın çocuklarına bu ülkedeki her çocuğa olduğu gibi çocuk başına en az 194 euro çocuk parası ödenirken, Türkiye’deki çocukları için 5 euro 11 cent ödenmektedir.
Türkiye’deki ikinci ve üçüncü çocukları için bu rakam 12 euro 78 centtir.
5 euronun da 12 euronun da bir çocuk için ‘mama parası’na bile yetmeyeceğini Almanya’da politik sorumluluk taşıyanlar da bal gibi bilmektedir.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!