Güncelleme Tarihi:
Son zamanlarda kanser yüzünden daha da kırılgan hale gelen ince yapılı Terry Lubbock, oğluna adalet için son ana kadar dev bir kararlılıkla savaştı.
Ne aradan geçen 20 yıl, ne çok sayıda sağlık sorunları, ne de adalet sistemi yüzünden yaşadığı hayal kırıklıkları, 76 yaşındaki Terry'nin bir gün oğlunun katiliyle mahkemede yüzleşmeye zorlayama yönündeki demir gibi sağlam kararlılığını bozdu.
Fakat Bay Lubbock dün oğlu için adalet göremeden öldü. Geçen ay, başka bir tutuklamanın daha sonuç vermemesinden sonra, “kırık bir kalpten öleceğini” söylemişti.
Stuart, gece yarısı gerçekleşen uyuşturucu dolu bir partinin ardından şovmen Michael Barrymore'un yüzme havuzunda ölü bulunduğunda sadece 31 yaşındaydı.
Ölümün ilk başta bir kaza olduğu varsayıldı. Memurlar suç mahallini güvence altına almamıştı. Ta ki otopsisi, ciddi bir cinsel saldırıya uğradığına işaret eden ağır iç yaralanmalar geçirdiğini ortaya çıkarana kadar.
Bu ilk hatalar, sonraki polis soruşturmalarında da Terry'nin de peşini bırakmadı.
On yıl önce bir kaç kez felç geçirmesinden bu yana yaşadığı Essex'teki bakım evinde, Terry, son günlerine kadar, ortaya çıkan yeni tanıklara teşekkür ediyor tek istediğinin “Stuart için adalet” olduğunu ilan etmek için sosyal medyayı kullanıyordu. Stuart için adalet – başka bir şey değil.
Mart ayında polis İngiltere'nin kuzeyinde 50'li yaşlarında bir adamı uygunsuz saldırı ve cinayet şüphesiyle tutukladığında umudu yükselmişti.
"Tek pişmanlığım, ne olursa olsun, oğlumun katiliyle mahkemede yüzleşecek günümün gelmeyecek olması," diyen Terry, bu sefer suçlamaların devamının getirileceğini umsa da, ileri derecede prostat kanseri teşhisi yüzünden kendi zamanının sınırlı olduğunun farkındaydı.
Ancak tutuklanan adam ağustos ayında serbest bırakıldı. Yatalak ve çok zayıflamış haldeki bir fotoğrafının Twitter'da paylaşan Terry yanında şunları yazdı: "Birisi Stuart Lubbock'u kimin öldürdüğünü biliyor. Kırık kalpten öleceğim.'
Kendisinin de dediği gibi, Terry oğlu için elinden gelenin en iyisini yaptığını biliyordu, ancak bu, kimsenin adalete teslim edildiğini görmeden ölmesinin acısını azaltmıyordu elbette...
Dün gece Terry'nin arkadaşı ve yayıncısı Harry Cichy, Daily Mail'e şunları söyledi: “Terry Lubbock gibileri çok sık gelmiyor. Küçük bir adamdı, ama içinde ateş püsküren aslan yüreğe sahip muazzam bir karakter vardı. Her sabah oğlu için adaleti nasıl sağlayacağını düşünerek uyandı. Her sabah, yılda 365 gün, günde 24 saat, tüm odak noktası suçluları mahkemeye çıkarmaya çalışmaktı.”
“Bu onu tüketti ama o gerçekten esas bir babaydı.”
Harry, Stuart'ın ölümünün ve ardından gelen adalet mücadelesinin, Terry'nin uzun yıllar boyunca kötüleşen sağlığının da sebebi olduğundan emin.
"Stuart öldüğünde diğer her şey durdu. Kendisini Stuart'a olanlara verdikten sonra tüm arkadaşlarını kaybetti, tek başına kaldı. Tek yapmak istediği oğlunun ölümünün gerçeğine ulaşmaktı.”
2001'de Stuart, boşanmış bir iki çocuk babası ve Essex, Harlow'daki bir et fabrikasında bir yöneticiydi. Suart karizmatik bir adamdı. Mart ayının o önemli gecesinde kardeşi Kevin'le birlikte kasabanın Millennium gece kulübüne gitmişti.
Kevin akşamın sonunda kardeşini bulamayınca eve bir kadınla gittiğini sandı. Ama aslında kardeşi, Strike It Lucky gibi şovları sunarak yılda 2 milyon sterlin kazanan ünlü isim Michael Barrymore ile tanışmıştı.
Barrymore o gün eski eşi Jonathan Kenney’le birlikteydi. Partiye evde Stuart da dahil olmak üzere kulüpte tanıştıkları küçük bir grup insanla devam etme kararı aldılar.
Ailesinin daha sonra anlattığı kadarıyla, Stuart, anlatacak bir ünlü hikayesine sahip olma şansına kaçırmak istememiş olmalıydı. Barrymore'un Roydon malikanesinde neler olduğuna dair çeşitli açıklamalar var. Emin olunan şeyler ise havuzda ve jakuzide uyuşturucu, içki ve misafirlerin olduğu.
Sabahın erken saatlerinde ise bir anda, Stuart'ın cesedi havuzda yüzerken bulunuyor.
Barrymore polis gelmeden kaçtı (polisin aranmasında bir gecikme olmuştu). Daha sonra “panik yaptığını” söyleyerek özür diledi. Olup bitenlerle ilgili herhangi bir bilgiye sahip olduğunu her zaman inkar etti.
O, Kenney ve bölgede çalışan çöpçü Justin Merritt, 2007'de tutuklandı, ancak daha sonra serbest bırakıldılar.
Barrymore daha sonra Essex Polisi'ne dava açarak haksız tutuklanmasının kendisine yaklaşık 2.5 milyon sterline mal olduğunu iddia etti, ancak Temyiz Mahkemesi düşük bir tazminat alması gerektiğine hükmetti.
O gece evde sadece dokuz kişi bulunduğundan, cevapların bulunması kolay görünebilirdi.
Nitekim 2018'de davayı devralan Başmüfettiş Stephen Jennings de geçen yıl bir Channel 4 belgeselinde aynı şeyi söylemişti.
“Stuart Lubbock'un o gece tecavüze uğrayıp öldürüldüğüne çok inanıyorum. O partideki biri ne olduğunu biliyor,” diyordu.
Polis eve ilk geldiğinde, ölümün bir kaza olduğu varsayılmıştı.
Otopsi, Stuart'ın korkunç iç yaralanmalarının boyutunu gösterdiğinde (kanında alkol, ekstazi ve kokain de bulunmuştu), bu ilk hatayı düzeltmek için çok geçti.
Stuart'ın babasını dehşete düşürecek şekilde, adli tabip, ölüm nedenini doğrulamayan açık bir karar verdi. Ancak Terry'nin kararlılığı azalmamıştı.
Terry, daha sonra “birbirinden tamamen ayrı iki hayat” sürdüğünü söyledi. İlki Stuart'ın Barrymore'un havuzundan ölü olarak çıkarıldığı gün sona ererken, ikincisi ölümüne kadar uyanık geçirdiği her anı tüketti.
2005'te neredeyse onu öldüren bir felç geçirdi, ancak mücadelesinde bir bozulma olmadı. Harry’nin dediğine göre polisin “başına bela” olmuştu. 2009'da 36 şikayetinden altısını onaylayan Bağımsız Polis Şikayetleri Komisyonu’nun soruşturmasını açmasında etkili bir rol oynamıştı.
Şok edici bir şekilde, olay yerinde polis tarafından fotoğraflanan iki alet – 12 inçlik bir havuz termometresi ve bir kapı kolu – hiçbir zaman bulunamamış, buna dair bir açıklama da yapılmamıştı.
Stuart'ın ölümünün 20. yıldönümü bir dönüm noktasına denk geldi. Bu yılın başlarında yapılan tutuklamanın arkasında “önemli yeni bilgiler” olduğu söyleniyordu. Hiçbir suçlamanın getirilmemesi büyük bir darbe oldu. Soruşturmanın kapatılmadığı konusunda ısrar eden Başmüfettiş Jennings, ekibi içinde “büyük bir kişisel hayal kırıklığı” olduğunu da sözlerine ekledi.
Peki Barrymore’a ne oldu?
En son 2006'da Celebrity Big Brother programıyla televizyonda görülen sunucunun kariyeri çöktü. Artık Londra'nın batısında yaşayan Barrymore iyileşmekte olan bir alkolik. Geçen yıl Dancing On Ice'a çıkmayı planlamış ancak bileğini kırdıktan sonra bu gerçekleşmemişti.
Dün şunları söyledi: “Terry'nin ölümünü duyduğuma üzüldüm. Essex Polisi, sonuna kadar desteklemeye devam edeceğim Lubbock ailesi için adalet aramaya devam etmeli.” Ayrıca haberlerde “buruk kalbinden” bahseden Başmüfettiş Jennings şunları da ekledi: “Terry'nin oğluna ve adalet arayışına bağlılığı sınır tanımıyordu. Bu amaçla, Stuart'ın ölümü hakkında bilgisi olan herkesi lütfen şimdi, her zamankinden daha fazla, doğru olanı yapmaya ve öne çıkmaya çağırıyoruz.”
Trajik bir şekilde, 1984'te Terry'den boşanmış olan Stuart'ın annesi Dorothy Hand de üç yıl önce bir cevap bulamadan öldü.
Terry'yi sadece bir kez ağlarken (geçen yılki belgeselin ön izlemesini izlerken) gördüğünü söyleyen Harry, Terry’nin arkasında büyük bir manevi miras bıraktığını söyledi.
Üç yıl önce, zamanın başsavcısı Jeremy Wright, babaya ikinci bir soruşturma için Yüksek Mahkeme'ye başvurma izni vermeyi reddetmişti. Bu karara itiraz için gerekli belgeler ölümünden kısa bir süre önce Terry adına Başsavcıya kraliçenin üst düzey hukuk danışmanlarından biri tarafından sunulmuştu.
Terry son zamanlarda şu dokunaklı sözleri söylemişti: “Her zaman son nefesime kadar adalet için savaşmaya devam edeceğimi söyledim. Geriye sadece haftalarım kaldı ama ölene kadar Stuart'tan vazgeçmeyeceğim.”
Ve o zamanı geldi. Ama Harry'nin arkadaşı için gururla söylediği gibi: “O, ölüm döşeğinde bile hiç durmadı. Adamın kararlılığı işte bu kadar büyüktü!”