Güncelleme Tarihi:
ALMAN Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Cem Özdemir, kendisinin ABD Başkanı seçilen Barack Obama ile kıyaslanmasıyla ilgili olarak "Ben Obama değil, Özdemir’im" dedi. Cem Özdemir, "Bir gün Almanya’da Almanya’da Kur’an üzerine yemin edecek bir bakan hayal edip etmediği sorusuna da "Böyle bir sorunun sorulmasının değişmesi gerekiyor" dedi. Cem Özdemir, Hürriyet ve Bild’in bugünkü baskılarında paralel olarak yayınlanacak söyleşide soruları şöyle yanıtladı:
Döneri mi yoksa Currywurst’u (Hint baharatlı sosis) mu daha çok sever siniz?
Her ikisini de sevmem. Ben vejetaryenim. Bunun çocukluk tecrübeleriyle de ilişkisi var. Ben bir mezbahanın bitişiğinde büyüdüm. Sık sık da içine girip çıktım. Bu korkutucu bir şey ve yaşamı da etkiliyor. Türk olan ebeveynlerim için bu zor bir karardı. ’Et yemeyen erkek, olmaz böyle bir şey’ düşüncesi hakimdi. Vejetaryen olmak kolay olmadı. Ama annem ve babam da et yemiyor artık.
Politikasız yaşarım
2003’teki düşük faizli kredi olayından sonra neredeyse siyaseten ölmüştünüz. Neler öğrendiniz?
Politikanın dışında da ekmeğimi kazanabileceğimi öğrendim. Bu bağımsızlık benim için önemli. Politika olmadan da birşeyler yapabileceğimi biliyorum.
Hırslı ve iddialı değilsiniz.
Aksine. Hırs da gerekir bunun için. Aksi halde haftada 70 saat çalışmak mümkün değil. Bu bağlamda ben tam bir Süebyalıyım (Schwabe).
2009 seçimlerinden sonra Merkel ile bakanlar kurulu masasında oturur musunuz?
Yeşiller’in Eşbaşkanı olarak Claudia Roth ile birlikte görevimiz partimizi seçim kampanyasına hazırlamak. Olası bakanlıklar için başka adaylar vardır. Birlik Partileri ile ortaklığa gelince: Biz SPD’nin ’genç partneri’ değiliz, biz kendi kimliğimize önem ve ağırlık veriyoruz. Şayet Angela Merkel, nükleer santrallerden feragatten vazgeçerse, biz de ona çok açık bir biçimde ’Biz yokuz. Güle güle, iyi yolculuklar’ deriz.
Olası bir Başbakan Steinmeier’le?
Daha iyi. Sosyal Demokratlarla da hükümet etmek kolay olmayacaktır. Ama doğal olarak SPD bize her zaman Birlik Partileri’nin birçok pozisyonundan daha çok yakındır.
Obama Berlin’de 200 bin kişi topladı. Alman politikacılar niye beceremiyor?
Obama’nın ABD’de ve burada bu kadar çok insanı coşturması, özellikle de genç insanları, beni çok sevindirdi. Bizde de Willy Brandt ve Joschka Fischer gibi bunu yapan politikacılar vardı. Ama ben Almanya’daki politikacıların ABD’deki gibi popstar havası yaratmasının daha ziyade güvensizliğe yol açacağını sanıyorum.
Renk körü olalım
Sürekli olarak Obama ile kıyaslanmanız sizi öfkelendiriyor mu?
Yaşamda çok daha kötü şeyler vardır. Ama bu çok saçma. Çünkü ben Obama değil Özdemir’im. Ben Başbakan olmak istemiyorum, ben Yeşiller’in Eşbaşkanıyım.
Türk kökenli bir başbakan, yeminini Kuran üzerine edecek bir bakan düşünebiliyor musunuz?
İşte asıl bir bakanın neyin üzerine yemin edeceğinin sorulması yanlış. Bunun değişmesi gerekiyor. Ben toplumumuzun renk körü olmasını arzu ediyorum. İnsanların neye ve kime inandığı önem taşımamalı. Bir politikacının niteliği ve başarısı önemli olmalı. Önemli olan bir politikacının nereden geldiği değil, nereye ulaşmak, gitmek istediği olmalı. Bu bağlamda ben Almanya’da yakında bunların rol oynamayacağı göçmen kökenli bir kadın bakanın görev almasını arzu ediyorum.
Alman okullarında Türkçe öğretilmeli
Son PISA araştırmasına göre göçmen çocukları okulların seviyesini düşürüyor.
Bu etnik değil, sosyal bir sorundur. Sosyal konumu iyi olmayan bir Alman ailenin çocuğunun okulda tıpkı durumu iyi olmayan bir Türk kökenli ailenin çocuğu gibi güçlükleri vardır. Kökenine bakılmaksızın tüm çocuklara, aileleri sosyal konumları nedeniyle gereken desteği veremeyenlere de sahip çıkıp, onlara yardımcı olmalıyız.
Almanya’daki okullarda Türkçe hariç birçok yabancı dil öğretiliyor. Bu hata mı?
Kesinlikle. Küreselleşen dünyada iki dillilik büyük bir artıdır. Burada doğup büyüyen çocuklar için Almanca en önemli dildir. Ama göçmen kökenli çocukların birden fazla dil öğrenmelerini de desteklemeliyiz. Almanya’daki okullarda İngilizce, Fransızca, İspanyolca ve Rusça’nın yanında neden Türkçe öğretilmesin?