Güncelleme Tarihi:
Başkent Kiev’deki 10’uncu günümüzde Rusya ordusunun kentin 7 kilometre kadar yakınına geldiğini öğreniyoruz. Geldiğimiz günden beri ilk kez uçak sesleri duyduğumuz Kiev’de kalmanın artık çok riskli olduğunu apaçık görebildiğimiz için şehirden ayrılıp Polonya sınırında bulunan yüz binlerce sivilin sığındığı Lviv’e gitmeye karar veriyoruz. Türkiye’nin Kiev Büyükelçiliği’nin tahliye için bir otobüs ve bir tren vagonu temin ettiğini öğreniyoruz. Yolcuların bir kısmı otobüsle önce Çernivtsi, oradan da Romanya üzerinden Türkiye’ye geçmek için otobüsle yola çıkarken, biz de trenle Lviv’e gitmek üzere bir vagona biniyoruz.
GECELER KARA TREN...
Güvenlik nedeniyle ışıkların yakılmadığı, pencerelerinin perdeyle kapatıldığı vagonda bir kompartımana giriyoruz. Kompartımanda oturan 4 kişiden 3’ü Türk vatandaşı. Ukraynalı olan diğer yolcunun ise eşi Türk. Günler süren bekleyiş, stres ve belirsizlikten sonra nihayet Kiev’den çıkacaklarını bildikleri için hepsinin yüzünde bir mutluluk var. Ancak bu mutluluk zaman zaman geride bıraktıkları hayatlarını hatırladıklarında yerini karamsarlığa bırakıyor. Karanlık vagonda bu yolcuların son 10 gününün nasıl zor geçtiğini dinlerken yanımıza bir şey alamadığımızı öğrendiklerinde içlerinden biri, “Bende iki ekmek var. Bu ekmeği açlığımızı bastırmak için paylaşabiliriz” diyor. Yaşça en büyüğümüz Şakir Abi aşçı olduğunu belirterek, “Uzun yıllar burada yaşadım. Eşim Ukraynalı. Kiev’de bir restoranda çalışıyordum. Şimdi Türkiye’ye gidiyorum” diye anlatıyor. Diğer yolcular da, “Bir daha ne zaman geri döneceğiz?” sorusunu birbirine soruyor. Ancak kimse bu sorunun yanıtını veremiyor...
Yaklaşık 10 saat süren tren yolculuğundan sonra Lviv Tren Garı’na varıyoruz. Garın kapısından dışarı çıktığımızda yüzlerce kişinin elindeki bavullarla beklediğini görüyoruz. Kimi Polonya’ya kimi de Romanya’ya gitmeye çalışıyor... Merkeze vardığımızda ise şehrin normalin çok üstünde bir kalabalığa ev sahipliği yaptığını, tüm otel ve pansiyonların dolu olduğunu öğreniyoruz. Lviv belediyesinde çalışan bir ekip meydanlardaki heykelleri naylonla örtüyor, kiliselerin pencereleri ise demir levhalarla kapatılıyor. Bu önlemler olası bir bombalama veya çatışmada zarar görmemeleri için alınıyor.
Hava almak için kompartımanın koridoruna çıktığımızda, Yunus Emre Macit adındaki yolcunun henüz 2 aylık olan bebeğini kucağında uyutmaya çalıştığını görüyoruz. Vagonun en küçük yolcusunun adının Evelina Eylül olduğunu söyleyen baba Yunus Emre Macit, yolculuk planını şöyle özetliyor: “Buradan Lviv’e, oradan otobüsle Çernivtsi’ye gideceğiz. Oradan da Romanya üzerinden Türkiye’ye geçeceğiz. Daha önümüzde uzun bir yolculuk var” diyor.