Güncelleme Tarihi:
Rusya, en yetkili ağızdan isminizi zikrederek sizi hedefe koydu. Rusların Bin Ladin’i gibisiniz...
- Aslında hedef, benim şahsımda bu dava. Ve bu davayı sahiplenen binlerce Alparslan. Allah bizi de bu davada vesile kıldı. Bizde kahramanlık, Hollywood stüdyolarında oynanan suni kahramanlıklar gibi değil. Tarihimiz sayısız isimsiz kahramanla dolu. Burada adı, sanı duyulmamış nice kahramanlar gördüm. Ama asıl kahramanlar, yurdunu düşmana çiğnetmemek uğruna düşmanın topuna, uçağına göğsünü siper edip kanlarıyla bu toprakları bin yıldır vatan yapan ecdadımız.
Rus ordusu sizi ele geçirirse neler olabileceğini tasavvur edebiliyor musunuz? Korkuyor musunuz?
- Rus uçaklarının attığı onlarca bombadan korkmadığımız aşikârken, diplomatların tehditlerinden korkmak abes olmaz mı? Tarihte birçok kez Ruslarla karşı karşıya geldik. Bugün de Suriye’de karşı karşıyayız. IŞİD bahanesiyle Bayırbucak’ta Türkmen varlığını bitirmek isteyen Rusya’ya karşı... Müslüman Türk’ü gören Rusya’nın rahatsızlığı budur. Çünkü, biz burada Bayırbucak Türkmenlerinin vatan savunmasını yapıyoruz. Haklı davamdan aldığım cesaretle, tek bir an durmaksızın hedefe doğru ilerliyorum. Bizim nerede olduğumuz belli. Onca uçakla, ağır silahlar ve tümen tümen askerle üstümüze geliyorlar. Farz edelim dediğiniz gibi oldu... Küfürden gelecek işkenceyi göğüsleyecek imanımız var. Biz hapise, ‘Yusufiye’ deriz. Ama bu iş top-tüfek işi değil. Bizi esir alabilecek yürekte olmaları icap eder.
Düşen bir uçaktan atlayan, havada paraşütle savunmasız duran birine, ‘düşman askeri’ bile olsa, ateş etmek insan vicdanında bir yara açmıyor mu?
- O pilot, beş dakika önce içimize bomba atmış ve atılan bombalarla kardeşlerimiz şehit olmuş ve yaralanmıştır. Her gün uçaktan sivil Türkmenlere bombalar yağdırmış birinin benim vicdanımda yeri yok. Orada, kimi bu bombardımanlarda çocuğunu, kimi karısını, kimi komple ailesini kaybetmiş. Kısas en doğal haktır. Kısasta hayat vardır.
Biz kardeş değiliz
İki yıl önceki bir haberimde Türkiye’den karşı cephelerde savaşmak için Suriye’ye gidenlerin olduğunu, kiminin Rakka’da İŞID, kiminin Kobane’de PYD, kiminin Tanrı Dağı’nda Türkmen güçleri saflarında savaştığını yazıp sizin de bir portrenize yer vermiştim. ‘Sınır ötesinde kardeş kavgası’ yaşandığına katılıyor musunuz?
- O yazıyı okudum. Hayır, onlar benim kardeşim olamaz. PYD, Batılı ülkelerin Türkiye üzerinde kullanmak istedikleri bir cinayet şebekesidir. Dini kullanarak zulüm yapan IŞİD, kâfir bir gruptur ve o da benim kardeşim olamaz. Esed saflarında savaşan DHKP-C militanları Moskofların Türkiye’deki amca çocuklarıdır.
Esir alınan veya kurtarılan pilot yok
Bir uçak düştüğünden nasıl haberiniz oldu? O sırada neredeydiniz? Bunun bir Rus uçağı olduğunu nasıl anladınız?
- Bana bağlı olan mücahitlerle birlikte, Kızıldağ’ın zirve noktasında rejim kuvvetleriyle çatışma halindeydik. Her gün üzerimizden bombalar yağdıran uçakların kime ait olduğunu, sesinden ve görüntüsünden tanır hale geldik. Uçak bulunduğumuz hattı bombalayarak geçtikten sonra, geri dönmek için Türkiye tarafına geçince, kahraman Türk Hava Kuvvetleri tarafından vurulmuş. Uçağın düşüşüne bizzat şahit olduk.
Pilotlardan birinin havada öldürüldüğü, birinin esir alındığı, esir alınan pilotun Suriyeli komandolar tarafından kurtarıldığı iddia edildi. Bunlar doğru mu?
- Vurulan uçağın pilotları atladıktan sonra, biri bizim tarafımıza diğeri düşman hattına düşmüştür. Birliklerimiz tarafından esir alınan pilot yoktur.
Cihadı ‘intihar’ olarak görmek Batı okumalı bir tez
Birçok kişi, Suriye’ye cihada gidenlerin gelecekten umudunu kesmiş, aslında intihar etmek isteyen ama ideolojiyi buna bahane eden insanlar olduklarını söylüyor.
- Suriye’de cihat var. Cihat, Allah yolunda, ailenden, malından, mülkünden ve canından feragat edip fakat hepsiyle birlikte savaşmak demektir. Bu, ancak cihadı anlayamayan Müslümanlar veya kâfirler tarafından anormal karşılanabilir. İntihar etmeye yeltenmek psikolojik bir sorundur ve bahsettiğiniz tez, Batı okumalı bir tezdir. İslam bir ideoloji değil, dindir. İslam’da intihar edenin sonu bellidir. İman ve inkâr bir arada olmaz. Burada her kardeşimizin akli melekeleri yerinde, yüzlerindeki tebessüm ve birbirimize olan muhabbetimiz insanlığın özlem duyduğu noktadalar.
Peki mesela siz ne okudunuz? Mesleğiniz var mı? Ailevi, ekonomik durumunuz?
- 1982’de Elazığ, Keban’da doğdum. İlk, ortaöğretim ve liseyi orada okudum. Sonra akademik eğitime başladım. Ama yarım bırakarak Ankara’da ticaret hayatına atıldım. Ve gün geldi ki, Bayırbucak Türkmenlerinin uğradığı zulme vicdanım da aklım da izin vermedi. Onlara destek olabilmek, onlarla birlikte zalime baş kaldırmak için Türkmen saflarına katıldım. Bazı yazarların ‘intihar psikolojisi’ olarak gördüğü savaşçı ruhunu biz, 40 kişiyle Çin Sarayı’nı basan Kürşat’ın cesaretinde gördük. Bize kadar ulaşan bu Türk genleriyle, Allah’ın izni ve takdiriyle bu mücadeleyi sürdürüyoruz.
Ne kadar zamandır Suriye’desiniz? Evli misiniz? Ananızdan babanızdan başka, yolunuzu gözleyen özel biri var mı?
- İki yıldır Bayırbucak Türkmen Dağı’ndayım. Bekârım. Özel biri yok, beni seven dostlarım ve ailem var.
Artık sizin için her şey bitti mi? Cümleye “Bir gün...” diye başlasanız nasıl bir hayat hayal ediyorsunuz?
- Bir gün... Fırat’ın kenarında sulanan kuzunun bile güvende olduğunu bilip, özgürleşmiş bu coğrafyada evimin bir köşesinde oturmuş huzur içinde dünya sürgünümün biteceği günü beklediğimi hayal ediyorum.
Suriye’de bölünme olursa hedefimiz Türkmen Devleti
Suriye’de Türkmen Cephesi gibi hiç müttefiki olmayan başka bir grup yok: Bir yanda rejim, diğer tarafta Kürt güçleri... IŞİD de düşmanınız, Hizbullah da. Bir de tepeden ateş kusan bir Rusya var. Nasıl bir psikolojiyle savaşıyorsunuz, buradan anlayabileceğimiz şekilde anlatır mısınız?
- Biz, bu Nemrut’un ateş çemberinde İbrahim’in (A.S.) delileriyiz. “Türkmen Dağı Akdenizin Çanakkalesidir” derken, buradaki tüm hesapları görerek söyledik. Türkmen Dağı, hesaptaki Kürdistan’ın Akdeniz’e açılan kapısıdır. Esed ve Rusya’nın Akdeniz’deki hegemonyasına son verecek tek kaledir. Türkiye’nin namusu, bütün Türk dünyasının birleşmesindeki ilk vatan toprağıdır. Türkmen Dağı’nda verdiğimiz şanlı mücadele aynı zamanda tüm dünyanın terör şebekelerine (PKK, IŞİD, Hizbullah) karşı verilen mücadele.
Bazıları Suriye’nin parçalanacağını, batıda Türkiye’den sahil boyunca İsrail’e kadar uzanan, içinde Türkmenlerin, Dürzilerin, Nusayrilerin, Hıristiyanların yaşadığı bir nevi ‘Büyük Lübnan’ kurulacağını söylüyor. Bu manzaraya siz, cepheden nasıl bakıyorsunuz?
- Bizler, Türkmen’in söz hakkının temsil edildiği, Birleşik Suriye’den yanayız. Bir bölünme söz konusu olacaksa, tabii ki ilk hedefimiz 3-3.5 milyonluk Türkmen nüfusuna sahip Suriye’de özerk bir Türkmen devleti.