Güncelleme Tarihi:
Barentz Denizi'nde tatbikata katılan Rus nükleer denizaltı arızalanınca deniz tabanına oturdu. Motorları çalışmayan denizaltıdaki 107 müretta- bat ve denizaltı için kurtarma operasyonu başlatıldı.
KUZEY Buz Denizi'nin güneyinde Barentz Denizi'nde tatbikat yapan bir Rus nükleer denizaltısı, önceki gün motorlarında meydana gelen arıza nedeniyle okyanus tabanında dibe vurdu. Su üstüne çıkamayan denizaltı içindeki 107 mürettebat ölüm-kalım savaşı veriyor. Gemide nükleer silah bulunmuyor.
1995 yılında üretilen Oscar sınıfı nükleer denizaltı, Rus donanmasının en yeni gemilerinden biriydi. 24 nükleer füze kapasiteli denizaltı, Rus Donanması'nın Barents Denizi'nde başlattığı tatbikata katılmak üzere Norveç'in doğusundaki Severomorsk Deniz Üssü'nden suya daldı.
YÜZ METRE DERİNDE
Denizaltı yaklaşık 100 kilometre kuzeyde su altında atış tatbikatı yaparken torpido gözlerinden birinde delinme meydana geldi. Ve denizaltı su almaya başladı. Kontrolü kaybeden gemi personeli, su dolmaya başlayan iki nükleer motoru kapatmak zorunda kaldı. Böylece motorlar devre dışı kaldı.
Ve denizaltı Kuzey Buz Denizi'nin yaklaşık 100 metre derinliğinde tabana oturdu. Telsizle yapılan ‘SOS’ çağrısının ardından Rus donanması büyük bir kurtarma operasyonu başlattı. Denizaltı ile telsiz bağlantısının sürdüğünü belirten Rus yetkililer, geminin su yüzüne çıkamaması halinde durumun facia olacağını belirtiyor.
3 Rus nükleer denizaltısı daha bölgeye giderek tabanda yatan denizaltının çevresinde beklemeye başladı. 5 gemi de denizaltıyı su yüzüne çıkarmaya çalışıyor.
Kursk adlı denizaltıyı kurtarmak için bölgeye akın eden güçlerin komutanı Amiral Vyacheslav Popov, denizaltının itici motorlarının çalışmaması durumunda su yüzüne çıkmasının çok güç olacağını belirtti.
Kurtarma kapsülü ile ya da yüzerek çıkacaklar
Askeri uzmanlar, 14 bin tonluk denizaltının arıza durumlarında rahatlıkla su yüzüne çıkabildiğine dikkat çekerek, ‘Eğer motorlarını kapatıp okyanus tabanına oturmak zorunda kaldılarsa denizaltıyı kontrol edemiyorlar’ görüşünü dile getirdi.
Uzmanlar, böyle bir durumda personelin iki yolla tahliye edilebileceğini, bunlardan bir tanesinin kurtarma kapsülleri ile su yüzüne çıkmak, diğerinin ise klasik yöntemle gemiden yüzerek ayrılmak olduğunu ifade ediyorlar.
1989'daki kazada 42 denizci yanmıştı
Rus Donanması, Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra ekonomik zorluklar nedeniyle yaşam savaşı veriyor. Bakımsızlık nedeniyle birçok kaza meydana geliyor. Nükleer denizaltılardaki en korkunç kaza 1989'da yine Kuzey Buz Denizi'nde meydana gelmişti. Komsomolets adlı nükleer denizaltıda çıkan yangında gemi personelinden 42 kişi yanarak can vermişti.
Uzman: Kurtarmak neredeyse imkansız
KUZEY Deniz Saha Komutanlığı'ndan emekli olan Koramiral Atilla Kıyat, deniz sathından 100 metre derine oturan bir denizaltıyı kurtarabilecek sistemin olmadığını söyledi. Gemide bulunan 107 personelinin kurtulması için geminin su sathına gelmesi ya da yaklaşması gerektiğini belirten Emekli Koramiral Kıyat, ‘‘Gemi satha gelemediği takdirde, mürettebatın kurtulması imkansıza yakın’’ dedi.
Kıyat, klasik denizaltılarda 3-4 gün olan denizaltında yaşam süresinin, nükleer denizaltılarda, oksijeni sağlayan motorlarda bir arıza olmaması halinde çok daha uzun sürdüğünü belirtti. Kıyat, nükleer denizaltıların, su yüzüne çıkmadan, 6 ay su altına kalabildiklerine dikkat çekerek ‘‘Oksijen sağlamada bir problem yoksa ve panik havası olmazsa, uzun süre yaşayabilirler. Gemiyle muhaberatın kesilmemesi de çok iyi’’ dile konuştu.
Atilla Kıyat, şunları söyledi: ‘‘Çan sistemi dediğimiz bir sistem var. Çan, kapalı bir kabindir. Denizaltılar çift kaportalıdır. Alttan ve üstten açılan iki kapak vardır ve arası boştur. Deniz dibine oturulduğunda, çan üst kapağa monte edilir, alttaki kapak açılır. Sonra üstteki kapak açılır, mürettebata ulaşılır. 100 metreye dalınabilir. Bu derinlikte mürettebatın 3'er, 5'er kişilik gruplar halinde kurtarılabilmesi bence çok zor. Her deniz kuvvetinin, denizaltı kurtarma gemileri farklıdır. Ancak 100 metrede bu işlemi yapabilecek, kurtarma gemisi olduğunu sanmıyorum.’’
Kıyat, denizaltında yaşam süresi uzun olan nükleer geminin, su sathına getirilmeye çalışılması gerektiğini söyledi.
Dumlupınar'da 81 denizcimiz şehit olmuştu
Türk tarihinde yaşanan en büyük deniz facialarından biri de bir denizaltında yaşandı. 1953 yılında yaşanan ‘Dumlupınar faciası‘nda yaşamını yitirenler hálá her yıl 4 Nisan günü İstanbul'dan, Gölcük'ten, Çanakkale'den suya yeşil çelenkler bırakılarak, anılıyor.
1953 yılında Ege'de NATO manevralarına katıldıktan sonra dönüşe geçen Dumlupınar denizaltısı, 3 Nisan'ını 4 Nisan'a bağlayan geceyarısı, Çanakkale Boğazı'na girdi. Denizaltıda bulunan denizciler, sabah Gölcük'te bekleyen yakınlarına kavuşmak için geri sayıma başladılar.
Manevrada Kurmay Albay Hakkı Burak, güvertede Gemi Komutanı Yüzbaşı Sabri Çelebioğlu, Üsteğmen Hasan Yumuk, Başçavuş Ali İnkaya ve Başçavuş Hüseyin Alkış bulunuyordu. Saat 02.15'te Dumlupınar, Nara Burnu'nu dönmeye çalışıyordu. Aniden karşıda büyük bir yük şilebi gözüktü.
Kaptan Lorentzon yönetimindeki İsveç bandralı 'Naboland' şilebi hızla Dumlupınar'ın üzerine doğru geliyordu. İki gemi burun buruna yaklaşıyorlar ve gecenin sessizliğinde şiddetli bir çelik gürültüsü patlıyordu. Çarpışmadan sonra Dumplupınar, ancak birkaç saniye daha su yüzünde kaldı ve hızla battı. Burnundan ağır yara alan ‘Naboland' ise batmadı.
Dumlupınar güvertesindeki 5 kişi suların üzerinde kaldı ve 1-2 saat içinde kurtarıldı. Kalan 81 denizci ise Dumlupınar ile birlikte yaklaşık 90 metre derinlikte kaldı. Denizaltında mahsur kalan denizcilerle, telsiz teması kuruldu. Ancak yardım imkanı olamadı. Denizaltındaki oksijen bitince, denizciler de şehit oldu. Olay, şehit denizcilerden birinin ‘‘Vatan sağolsun’’ sözleriyle tarihe geçti.