Güncelleme Tarihi:
***
Kısa bir süre önce sergiyle ilgili bir açık oturuma katıldım.
Fotoğrafçı Regina Schmeken, NSU duruşmalarını baştan beri izleyen Süddeutsche Gazetesi muhabiri Annette Ramelsberger ve Martin Gropios Bau Müzesi Direktörü Gereon Sievernic’in katıldığı bu açıkoturumda, Almanya gibi bir ülkede bu cinayetlerin faillerinin bu kadar uzun süre ortaya çıkarılamamasının Almanya’nın ayıbı olduğunu söyledim.
Başbakan Angela Merkel’in bu cinayetlerin faillerinin, işbirlikçilerinin ve arka planda kimlerin olduğunun ortaya çıkarılıp hak ettikleri cezaya çarptırılacakları yönünde söz verdiğini hatırlatıp, 4.5 yıldır süren duruşmalarda hala bir sonuç alınamamasının Almanya açısından utanç verici olduğunu da.
Almanya’daki Türk kökenli insanların hala demokratik hukuk devletine güvenlerini kaybetmediğini, ancak Thüringen Eyaleti’nde NSU kurbanları anısına bir anıt dikilmesine Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi’nin (CDU) sağ popülist Almanya İçin Altenatif’le (AfD) birlikte hareket edip karşı oy kullanmasını anlamakta güçlük çektiklerini de hatırlattım.
Bir haremim olsun isterdim
Henüz 2 yaşındayken resim yapmaya başlayan ve 58 yıldır bu tutkuyu sürdüren bir zamanların harika çocuğu Bedri Baykam, Fransızların deyimiyle hala enfant terrible (yaramaz çocuk-çılgın çocuk) konumunu koruyor.
Tablolarındaki figürlere ve yazılarına da yansıtıyor bu çılgınlığını.
Henüz 6 yaşındayken ilk resim sergisini açan ve daha sonraki yıllarda dünyanın çeşitli kesimlerinde kişisel veya diğer sanatçılarla birlikte ortak sergilerde yer alan Bedri Baykam, bu hafta Berlin’de üçüncü bireysel resim sergisini açtı.
Hem de Bir haremim olsun isterdim başlığı altında.
Hem de eski Doğu Berlin’in ünlü Karl-Marx-Alle caddesi üzerinde 123 numaralı binadaki Galerie-Kuchling’de.
Başkent Berlin’deki sergide sanatseverler, Bedri Baykam’ın dört boyut olarak bilinen derinlikli, çok katmanlı eserlerinin yanı sıra, çok dokulu işlerin bir yansımasını da içeren tuvallerini de görme imkanına sahip olacaklar.
Sergi 15 Aralık’a kadar açık kalacak.