Güncelleme Tarihi:
Almanya'nın halen en büyük problemlerinden biri, ülkedeki aşırı sağcı gruplar. Günde ortalama 2-3 nefret suçuna bağlı saldırı yaşanan Almanya'da, 1990'daki birleşmeden bu yana aşırı sağ kaynaklı şiddet olaylarında bazı kaynaklara göre 50, bazı kaynaklara göre ise 183 kişi öldü.
Bu sorunun çözümü için uğraş veren oluşumlardan biri de 'EXIT Deutschland' isimli girişim. Aşırı sağcı gruplardan kendi arzusuyla ayrılmak isteyen kişilere yardımcı olan 'EXIT', 2000 yılında eski Neo-Nazi lideri Ingo Hasselbach ve emekli polis Bernd Wagner tarafından kuruldu.
EXIT, geçen 14 yıl içinde yaklaşık 500 kişinin aşırı sağcı gruplardan sıyrılmasına yardımcı oldu. Bunlardan biri de 22 yaşındaki Frederick.
Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) Türkiye ile Deutsche Welle Akademie'nin organize ettiği program çerçevesinde Türkiye'den gelen meslektaşlarımla birlikte, EXIT'in Berlin'deki merkezinde görüştüğümüz Frederick, kendisine yeni bir hayatın kapısını açan süreçte yaşadıklarını anlattı.
"KOLAY LOKMAYDIM"
Aşırı sağcı grupların kendisine 14 yaşındayken okulda müzik aracılığıyla yaklaştığını söyleyen Frederick, "Broşürler dağıtıyorlardı. Şarkı sözlerinde yabancı düşmanlığı aşılanıyordu. Yeni üyeleri mangal partileri ve futbol maçları gibi etkinliklerle kaynaştırıyorlardı. 14 ila 16 yaş arasında radikalleştim. O dönem kendimi çok yalnız hissediyordum. Bu yüzden kolay lokmaydım ve onların kafesine düştüm. Düşünsenize kendimden büyüklerle takılıyordum ve onlar beni koruyordu" dedi.
İlk eylemine de 16 yaşında katıldığını ve 2010 yılında telefonla EXIT'i arayarak yardım istediğini belirten Frederick, aşırı sağcı gruplara katılmasından ötürü ailesini suçlayamacağını, tüm suçun kendisinde olduğunu ifade etti. "Ailem olan bitenin çok geç farkına vardı. Farkına vardıklarında da artık çok geçti" diyen Frederick, şiddet içerikli eylemlere de katıldığını söyledi ancak bu saldırılarla ilgili detay vermekten kaçındı.
Klasik bir düşman tanımlarının olmadığını belirten Frederick, "Yabancılara karşı düşmanlık vardı. Ama asıl düşman sistem ve hükümetti. Hedefimizde sol görüşlüler ve polis vardı" dedi.
DÜNYA ONLARI BÖYLE TANIDI
EXIT, 2011 yılında gerçekleştirdiği trojan tişört kampanyasıyla adını dünyaya duyurmuştu. EXIT, Almanya'nın Gera kentinde düzenlenen bir rock festivalininin organizatörlerine üzerinde Neo-Nazi simge ve yazılar olan 250 adet tişört bağışlamış ve bunların aşırı sağcıların eline geçmesini sağlamıştı. Ancak tişörtler yıkanınca ortaya çıkan yazı Neo-Nazileri şoke etmişti: "Tişörtünün yaptığını sen de yapabilirsin. Aşırı sağdan kurtulmanıza yardımcı olacağız."
"BENİM İÇİN EN ZORU...
Aşırı sağ gruplardan ayrıldıktan sonra eski arkadaşlarından küçük çaplı tehditler aldığını ifade eden Frederick, daha sonra ise bu kararının kabullenildiğini söyledi.
Yaşadığı en büyük zorluğun yeni arkadaş çevresi bulmak olduğunu belirten Frederick, Alman Kızılhaç'la çalıştığını ve sosyal projelere katıldığı söyledi.
"AYRILDIM ÇÜNKÜ..."
Frederick, kendisini EXIT'i arama noktasına getiren gelişmeleri ise şöyle anlattı:
"Sol gruplar, aşırı sağcıları internette deşifre ediyordu. Nitekim gruptan ayrılmayı ciddi şekilde düşünmeye başladığım sırada, böyle bir deşifrenin ardından radikal
sol gruplar tarafından dövüldüm. Artık kendi arkadaşlarımı da tehlikeye atıyordum. Bunu yapmamam gerektiğini düşündüm. EXIT'in polise göre avantajı şu, onlara her şeyi anlatmak zorunda değilsiniz. Ama polise gidersen, her şeyi anlatıp ceza alma riskin var. Aşırı sağdan ayrıldıktan sonra tüm çevremi değiştirdim. yeni bir iş buldum. Artık yabancı düşmanı değilim."
"NSU SKANDALINA ŞAŞIRMADIM"
Frederick, Almanya'da 2000-2007 yılları arasında aşırı sağcı Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör hücresi tarafından öldürülen sekizi Türk 10 kişinin öldürüldüğü cinayetlerle ilgili haberleri okuduğunda ne düşündüğü sorulduğunda ise, "Hiç şaşırmadım. Zamanla böyle bir şeyin ortaya çıkacağından emindim. Irkçı şarkı sözlerinde de hatta böyle şeylerin olduğu anlaşılıyordu. Tek şaşırdığım nokta, polisin bu kadar yıl bu cinayetleri ortaya çıkaramaması oldu" yanıtını verdi.
EXIT Deutschland'dan Fabian Wichmann ise devletten proje bazında destek aldıklarını ve özellikle Aile Bakanlığı ile ortak çalışmalara gireceklerini ifade ederek, aşırı sağ gruplardan ayrılanlara eğitim ve iş olanakları sağlamaya çalıştıklarını, sosyal yaşama kazandırılmalarına yardımcı olduklarını söyledi.
Devlet kurumlarının yardımıyla bazı eski aşırı sağcıların isim ve ikametgah değişimlerinin sağlandığını belirten Wichmann, projelerinin kabul edilmemesi için bazı aşırı sağcı grupların karşı kampanyalarıyla karşılaştıklarının altını çizdi.
Sürdürdükleri projeler nedeniyle telefon ve e-posta tehditleri aldıklarını söyleyen Wichmann, "Sanal alemde alnımıza silah dayıyorlar. Ama fiili saldırıya geçemiyorlar. Çünkü bize saldırırlarsa, bu bizim haklı olduğumu gösterir. Onlar da bunu çok iyi biliyor" dedi.
FEDERAL POLİS HATASININ FARKINDA
Yine Berlin'de görüştüğümüz Alman federal polisi BKA'nın başkan yardımcısı Prof. Dr. Jürgen Stock ve emniyet yetkilisi Jürgen Peter de aşırı sağ ile mücadelede izledikleri politika ve NSU skandalı gibi olayların tekrarlanmaması için yaptıkları çalışmaları hakkında bilgi verdi.
İşte Stock ve Peter'ın BKA (Bundeskriminalamt) binasındaki toplantıda yaptığı açıklamalardan satır başları:
- NSU skandalının ardından kaybolan güveni tekrar kazanmak en büyük hedefimiz. Kendi aramızdaki bilgi alışverişini daha sağlıklı yapmalıyız. Güvenlik birimleri, daha sıkı biçimde çalışma prensiplerini kontrol ediyor.
- Artık aydınlatılmamış cinayetlerin üzerinde de aşırı sağın rolü olup olmadığını sorguluyoruz.
- Almanya'da işlenen cinayetlerin yüzde 95'i çözülüyor. Ancak NSU cinayetlerinin çözülememesi, sadece Türkler için değil, tüm Almanya için trajik bir olaydı. Bu yüzden
sosyal yönden çok çalışıp, bu güvensizliği silmek istiyoruz.
- NSU kurbanlarının akrabalarının şüpheli gibi gösterilmesinden biz de çok mutsuz olduk. Biz de resmen bu olayın altında kaldık. Umarız bir daha böyle bir şey yaşanmaz.
- Yanlışlarımızın şeffaf bir şekilde ortaya konulması lazım. Sorumlular hakkındaki soruşturmalar sürüyor.
- 3,300 cinayet yeniden ele alınıyor. Bunlardan 628'inde net şüphe var.
- Toplumun genelindeki yapı neyse, bunu emniyet teşkilatına da taşımak istiyoruz. Emniyetteki göçmen kökenli polis sayısını artırmak istiyoruz. Türk polisi sayısı şu an az. Ama Türkler polis olma konusunda arzulu.
- Türk polis teşkilatıyla işbirliği içindeyiz. Yönetici düzeyinde görüşüyoruz. Özellikle organize suç davalarında bir Türk burada, bir Alman da Türkiye'de bulunuyor.
- Toplum aşırı sağcı gruplara karşı hep birlikte mücadele etmeli. Bu noktada topluma da görev düşüyor.
- Sivil toplum örgütleriyle de işbirliği yapıyoruz. Bunlardan biri de EXIT.
Cengiz Özbek