Güncelleme Tarihi:
NSU’nun işlediği suçların Federal Savcılığın iddia ettiği gibi sadece üç kişi tarafından işlendiğine inanmadığını belirten avukat Edith Lunnebach, Federal Başsavcılığın kolay cevaplarla ve tüm suçların sadece söz konusu üç kişinin üzerine atılmasıyla yetindiğine anlam veremediğini dile getirdi. “NSU ağı ve aşırı sağcı tehlike çok daha büyük” diyen Lunnebach, müvekkilinin süpermarketine yapılan saldırının NSU üçlüsünün tek başına gerçekleştirdiği bir olay olmadığını kaydetti. Lunnebach, saldırıyı gerçekleştirmek için Köln’ü iyi bilen NSU saflarında yer alan kimliği belirsiz bir kişinin daha olması gerektiğini savundu.
AVUKATTAN SAVCILIGA SUÇLAMA
Avukat Lunnebach, savcılığı, olayı yeterince soruşturmamak, NSU mağdurlarını karalamak ve müdahil avukatlara saygısız davranmakla suçladı. Lunnebach, savcılığın olayı aydınlatılması çabalarını da frenlediğini ileri sürdü.
Soruşturma makamlarının saldırının aşırı sağcı bir saldırı olduğunu fark dememelerini ve önemli kanıtları da imha etmelerini eleştiren Lunnebach, bunun kasti bir durum olduğundan şüphelendiğini dile getirdi.
Lunnebach, davanın başsanığı Beate Zschaepe’yi yalan söylemek ve insanları aşağılamakla suçlayarak “Zschaepe, umulur ki siz, bir gün işlediğiniz suçların kapsamını anlarsınız ve gerçekten suçluluk duygusunu hissedersiniz” dedi.
DEVLET YETERİNCE SORUŞTURMADI
NSU tarafından öldürülen İsmail Yaşar ve Abdurrahim Özüdoğru’nun ailelerini davada temsil eden avukat Mehmet Daimagüler de sunumunda, NSU terör hücresinin üç kişiden ibaret olduğuna inanmadığını belirterek savcılığın olaya ilişkin her şeyin soruşturulduğu ve bilindiği şeklinde bir intiba oluşturmaya çalıştığına vurgu yaptı. Daimagüler, devlet dairelerinin NSU terör örgütünü tüm yönleriyle kovuşturduğu konusunda yeterince çaba sarf ettiğinden şüphe duyduğunun altını çizerek “NSU üçlüsü, Nasyonal Sosyalistlerin ve ırkçıların Almanya genelinde oluşturduğu ağın çekirdeğiydi” diye konuştu.
‘NEDEN’ SORUSU UYKULARINI KAÇIRIYOR
Federal Savcılığın, polisin ve Anayasayı Koruma Teşkilatının büyük hatalar yaptığını dile getiren Daimagüler, “NSU davasında görünmeyen altıncı bir sanık var. Devlet” değerlendirmesinde bulundu. Daimagüler, NSU’nun soruşturmasında polisin eşzamanlı bir vurdumduymazlık sergilendiğini ve bunun arkasında bir sistemin olması gerektiğini vurgulayarak “Bu sistemin adı yapısal ırkçılıktır” dedi.
Müvekkillerinin mağdur olarak nitelendirildiklerini ancak bunun durumu ifade etmediğini belirten Daimagüler, müvekkillerinin “NSU’dan kurtulan ve hayatta kalanlar” olduğunu aktardı. Daimagüler, “Neden?” sorusunun müvekkillerinin uykularını kaçırdığını ve onları sürekli meşgul ettiğini kaydetti.
Müdahil avukatlar sunumlarına devam edecek.