Güncelleme Tarihi:
İsrail’de yayımlanan Haaretz gazetesi, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun pazar akşamı Suudi Arabistan’a sürpriz bir ziyaret düzenlediğini yazdı. Buna göre Netanyahu, hafta sonu İsrail istihbarat servisi Mossad’ın Başkanı Yossi Cohen ile birlikte Suudi Arabistan’ın Neom kentine gitti. Netanyahu, burada Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile bir araya geldi. Görüşmede Cohen’in yanı sıra ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun da hazır bulunduğu iddia edildi.
ZİYARET 5 SAAT SÜRDÜ
Haberde, Netanyahu ve beraberindekileri taşıyan uçağın yerel saatle 17.00’de Tel Aviv’den hareket ettiği ve 5 saat sonra da tekrar İsrail’e döndüğü belirtildi. Suudi Veliaht Prens Selman, ziyaretin gerçekleştiği Kızıldeniz kıyısındaki Neom kentini 23 Ekim 2017’de yaptığı açıklamada iddialı bir iş ve endüstri bölgesi olarak tanıtmıştı. Bu proje, Riyad hükümetinin “2030 Vizyonu” olarak da bilinen petrol ihracatına dayalı gelir kaynaklarını çeşitlendirmeye dayalı uzun vadeli yaklaşımının önemli ayaklarından.
İSRAİLLİ BAKAN DOĞRULADI SUUDİ ARABİSTAN YALANLADI
İsrail Eğitim Bakanı Yoav Gallant, Netanyahu’nun Veliaht Prens ile görüştüğünü teyit etti. Bakan Yoav Gallant, “Her ne kadar şu anda yarı resmi bile olsa, kamuoyuna yansıyan toplantının gerçekten yapılmış olması büyük önem taşıyor” diye konuştu. Netanyahu’nun basın danışmanı Topaz Luk’un da Twitter’dan, “(İsrail Savunma Bakanı Benny) Gantz siyasetle uğraşırken, Başbakan (Netanyahu) barış yapıyor” mesajını paylaşması dikkat çekti.
Suudi Arabistan’dan ise söz konusu haber ve açıklamalara yalanlama geldi. Ülkenin Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan Al Suud Twitter’dan, “ABD Dışişleri Bakanı Pompeo’nun son ziyareti sırasında İsrailli yetkililer ile Veliaht Prens arasında görüşme yapıldığına dair haberleri gördüm. Böyle bir toplantı olmadı. Sadece Amerikalılar ve Suudiler vardı” mesajını paylaştı. Suudi Arabistan yönetimi daha önce, Filistin sorununun çözümünde ilerleme olmadan İsrail ile resmi ilişkiye girmeyi reddettiğini açıklamıştı.
TRUMP’IN PROJESİ HAYATA GEÇİYOR
Eylül ayında İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn liderleri, Beyaz Saray’da normalleşme anlaşmaları imzalamıştı. Daha önce İsrail’i tanıyan Arap ülkeleri sadece Mısır ve Ürdün’dü. Suudi Arabistan yönetimi ise İsrail yolcu uçaklarına hava sahasını açmıştı.
Trump yönetimi, İsrail lehine birçok adımın atılmasına vesile oldu. Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıyan ABD, Filistin meselesine dair “Yüzyılın Anlaşması” diye bir plan ortaya koydu. İsrail’in Batı Şeria’yı kısmen ilhak edebileceğinin konuşulduğu bir dönemde BAE, “bu planı durdurmak için” İsrail ile normalleşme kararı aldığını açıkladı. Filistin ise Arap ülkelerinin İsrail ile barışmasını “ihanet” olarak görüyor.
ARAP BAHARI’NIN 10’UNCU YILI
Tunus’ta zabıtaya kızan bir seyyar satıcının kendisini ateşe vermesiyle başlayan Arap Baharı, başta Tunus, Libya, Mısır ve Suriye olmak üzere pek çok ülkede büyük değişikliklere yol açtı. Son dönemde Sudan, Cezayir, Irak ve Lübnan’da yaşananlar ise Arap Baharı’nın ikinci dalgası olarak değerlendiriliyor. Muhammed Bouazizi isimli gencin 17 Aralık 2010’da kendini ateşe vermesiyle Kuzey Afrika ve Ortadoğu protestolarla dalgalanmıştı. Tunus lideri kaçmış, Mısır lideri pes etmiş, Libya lideri öldürülmüş, Suriye lideri ise ülkesini yangın yerine çevirme pahasına koltuğuna yapışmıştı. Arap Baharı’nın demokratikleşme ve özgürleşme vaadi ise çok az karşılık buldu. Öldürülen Libya lideri Muammer Kaddafi’nin kuzeni Kadhaf el-Dama göre ise bu, bölgede istikrarsızlık yaratmak için bir komploydu.