Güncelleme Tarihi:
İsrail’de 1 Kasım’da gerçekleştirilen genel seçimlerden lider çıkan Binyamin Netanyahu, dün ülke tarihinin en sağcı ve en dini muhafazakâr koalisyonuyla yeniden başbakanlık koltuğuna oturdu. Ülkenin 37’nci hükümetinin İsrail parlamentosu Knesset’teki güvenoyu oturumu protestoların gölgesinde gerçekleşirken, yeni hükümetin radikal yapısı ülkede kaygıların oluşmasına neden oluyor.
PROTESTO ETTİLER
Ülkede en uzun süre başbakanlık yapan Likud Partisi lideri Netanyahu’nun 6’ncı defa bu makama geldiği güvenoyu oturumu, dün sabah saatlerinde başladı. Açılış konuşmasında yeni hükümetin programını ve üç ana hedefini açıklayan Netanyahu’nun sözleri, muhalefet sıralarından gelen müdahalelerle sık sık kesildi. Muhalefet vekillerinin Netanyahu’ya “ırkçı” diye bağırdığı duyuldu.
Knesset’teki oturum tartışmalar eşliğinde sürerken, parlamento binası dışında toplanan İsrailliler de yeni koalisyonu protesto etti. Tamamı sağ partilerden oluşan koalisyon hükümetine tepki gösteren protestocular, Netanyahu ve koalisyon ortakları aleyhinde karikatür ve sloganların yer aldığı afiş ve pankartlar taşıdı.
ÜÇ HEDEF AÇIKLADI
Konuşmasında yeni hükümetin hedeflerini sıralayan Netanyahu, üç konu başlığını ön plana çıkardı. Buna göre, “İran’ın nükleer silah geliştirme çabalarını engellemek”, “İsrail’in iç ve dış güvenliğini sağlamak” ve “ülkeyi boydan boya geçecek bir hızlı tren projesinin yanı sıra altyapı çalışmalarını hızlandırmak” yeni hükümetin öncelikli hedefleri. Netanyahu ayrıca, İsrail’in bölgedeki askeri üstünlüğünü sağlamak için adımlar atacaklarını ve “Arap ülkeleriyle barış çemberini genişletmeyi” umut ettiklerini söyledi.
ENDİŞE HÂKİM
Likud’un yanı sıra aşırı sağcı Dini Siyonizm, Yahudi Gücü ve Noam partileri ile Ultra Ortodoks çizgideki Şas ve Birleşik Tevrat Yahudiliği partilerinin oluşturduğu aşırı sağcı koalisyon, ülkedeki birçok çevrede endişelerin yükselmesine neden oldu. Siyasi analistler, Netanyahu’nun, hakkında devam eden yolsuzluk davalarına karşı siyasi dokunulmazlık elde edebilmek için radikallere büyük tavizler verdiği yorumunu yaparken, İsrailliler Netanyahu’nun dava sonuçlanmadan tekrar başbakanlık koltuğuna oturmasını demokrasiye bir darbe olarak nitelendiriyor. İsrail Demokrasi Enstitüsü isimli düşünce kuruluşundan Yohanan Plesner, “Netanyahu’nun ortakları için bu bir rüya. Ancak bir tarafın rüyası, diğerinin kâbusu olabilir” diyerek aşırı muhafazakâr ve ultra milliyetçi hükümetle ilgili uyardı. Çarşamba günü yayımlanan hükümet programında yer alan, koalisyonun Filistin’in Batı Şeria bölgesinde yeni Yahudi yerleşimleri kurma planı da endişe kaynaklarından bir diğeri.
HERZOG’DAN UYARI
Yeni hükümetin olası radikal girişimleri İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’u da harekete geçirdi. Önceki gün Yahudi Gücü Partisi’nin lideri ve yeni Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’i toplantıya çağırarak “ulusun ve Yahudi dünyasının geniş kesimlerinden gelen yeni hükümetle ilgili endişeleri” aktardı. Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamada Herzog’un, “fırtınalı rüzgârları yatıştırmaları, ırkçılık meselesinini çevreleyen eleştirilere ve özellikle LGBT topluluğu ile Arap nüfusuna yönelik kapsayıcı bir tutum geliştirmeleri” çağrısında bulunduğu belirtildi.
NORMALLEŞMENİN MİMARI YENİ DIŞİŞLERİ BAKANI
Yeni hükümetin izleyeceği rota soru işaretlerine neden olsa da Arap dünyasıyla normalleşmenin sürdürülebileceği sinyalleri var. İsrail ve Arap dünyası arasındaki normalleşme sürecinin mimarı olarak görülen eski İsrail İstihbarat Bakanı Eli Cohen, yeni hükümette Dışişleri Bakanı olacak. 2020’de İbrahim Anlaşmaları kapsamında Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Fas’la atılan normalleşme adımlarında etkin rol oynayan Cohen’in, anlaşmaların Suudi Arabistan’la da sağlanması yönünde etkili olabileceği düşünülüyor. Görevi bırakan eski Başbakan Yair Lapid de Riyad ile normalleşmenin önemini vurguladı.