Güncelleme Tarihi:
Koltuğu devraldığı Barack Obama’nın hayata geçirdiği sağlık reformu Obamacare’i bir imza ile iptal etti.
Federal Kongre’yi ve Senato’yu devre dışı (yasalara göre böyle bir yetkisi var) bir kararnameye imza atarak ABD ile Meksika arasına duvar örülmesinin yolunu açtı.
İmzaladığı bir kararname ile Irak, İran, Libya, Sudan, Somali, Suriye ve Yemen gibi İslam ülkelerinden geleceklere (sığınmacılara da) ülke kapılarını kapattı.
İmzaladığı bir kararname ile Trans-Pasifik Ortaklığı’ndan (TPP) çekilmeye “Evet” dedi.
ABD dışında üretilen otomobiller başta olmak üzere farklı sanayi ürünlerinden yüzde 35’e varan duvar vergisi alınmasını gündeme getirdi.
Yani bir yerde Avrupa ülkeleri, Çin ve Japonya başta olmak üzere dünyanın önde gelen sanayi ülkelerine ticaret savaşı açtı.
Tabii Trump’ın bu tutumuna Almanya, Fransa gibi ülkeler başta olmak üzere çeşitli Avrupa Birliği (AB) ülkelerinden tepkiler geldi.
Eleştiriler de.
***
Haksızlık etmeyelim; yazılı, görüntülü ve sözlü Alman medyasında da eleştiri içeren haberler yer aldı.
Ama nedense bu tepki ve eleştiriler hep cılız kaldı.
Bazı politikacıların açıklaması ise daha şaşırtıcıydı.
Başbakan Angela Merkel’in genel başkanlığını yaptığı Hıristiyan Demokrat Parti (CDU) Federal Meclis milletvekili ve Federal Hükümet’in Trans Atlantik İlişkiler Koordinatörü Jürgen Hardt, “Trump’a sert bir biçimde yüklenilmesini ve eleştirilmesini yerinde bulmuyorum. Bu tam ters bir tepki yaratabilir. Zira Trump, dıştan gelecek baskılara aldırış etmediğini kanıtlamak istiyor” diye açıklamada bulundu.
Yani bir yerde “Aman Trump’a dokunmayalım!” dedi.
CDU’nun kardeş parti konumundaki Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi (CSU) Federal Meclis milletvekili ve CDU/CSU Meclis Grubu Dışpolitika Sözcüsü Johannes Singhammer de “Amerika’nın demokrasi dersine ihtiyacı yok. Çok abartılı davranılmamalı” diyerek bir yerde “Aman ha, dikkatli davranalım ve Trump’ı kızdırmayalım” uyarısında bulundu.
İtalyan Dışişleri Bakanı Angelino Alfano da öyle.
Alfano, “Avrupalı mevkidaşlarımın Trump’ı eleştirmelerini doğru bulmuyorum. Avrupalılar bu durumda eleştirilmek için iyi bir pozisyonda değiller. Çünkü Avrupalılar da sığınmacıların gelmemesi için bariyerler kurdular” diyerek bir yerde Trump’ın Müslüman sığınmacılara kapılarını kapatmasının yadırganmamasını istedi.
***
Evet, Avrupa sığınmacı konusunda sınıfta kalmıştır.
Bakan Alfano’nun bu saptaması doğrudur ama nedense insanların seyahat özgürlüğünün sınırlandırılmasına, hatta yok edilmesine hiç değinmemesi ise çok yanlıştır ve şaşırtıcıdır.
İrlanda’da yayınlanan Irish Independent gazetesi de “Trump, büyük bir ulusun seçilmiş başkanıdır. Bu yüzden Avrupalı politikacıların onunla bir yerde anlaşmaktan başka şansları yoktur. Gerçek politika, uluslararası ilişkilerde, devleti yönetenlerle hemfikir olmasak da bir ortak noktada anlaşmamız gerektiğini içerir” satırlarına yer verdi.
Yani bir yerde “Trump’ın kararlarını sineye çekelim” denildi.
***
Evet, Türkiye’de Olağanüstü Hal Kararnamelerinin hayata geçirilmesine haklı olarak tepki gösteren ve sert bir biçimde eleştiren Batılılar nedense Trump’ın karşısında sus pus oluyorlar.
Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a “Despot”, “Diktatör” “Otokrat” diyenler, neredeyse bildiğini okuyan Donald Trump’ı demokrasi kahramanı ilan edecekler.
İşte bu çifte standartı anlamak da kabul etmek de mümkün değildir.