Güncelleme Tarihi:
NÜRNBERG’te düzenlenen Demokrasi ve Milli Birlik Günü Şehitleri Anma Programı’nda konuşan Hamza Dağ, bir yıl önce 15 Temmuz’da Türkiye’de insanların normal gününü yaşarken, herkesin hafta sonu için bir plan yaparken birilerinin boş durmadığını ve birtakım planlar yaptığını vurguladı. Dağ, “Tabii bu planlama sadece 15 Temmuz gecesi değil, ondan öncesinden başlayan bir planlamanın ürünüydü 15 Temmuz. 40 yıl öncesinden başlayan bir süreçti 15 Temmuz. Ama 15 Temmuz’a gelinceye kadar ülkemizde çok farklı süreçler de yaşanmıştı” dedi.
FETÖ’nün 2010’lardan, 2011’lerden itibaren yaptığı her hamlenin, her işlemin Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan geri döndüğüne değinen Dağ, “Önce MİT Müsteşarını bir gerekçeyle o zaman hakim ve savcıları varken ele geçirmek için ifade almak için işlem yaptıklarında, tam da Erdoğan ameliyata girerken ve belki toplumun büyük bir kısmı bu oyunu görmezken bunu gören liderimiz buna müsaade etmedi” ifadelerini kullandı. Dağ, FETÖ’nün planlarının 17-25 Aralık ve Gezi olaylarıyla devam ettiğini vurgulayarak, FETÖ üyelerinin devletin önemli kurumlarındaki pozisyonlarını kaybederken daha önce planladıkları bazı eylemleri de öne çekmek zorunda kaldıklarını anlattı.
NE YAZIK Kİ EN ÇOK ACITANI DA...
Hamza Dağ, FETÖ’nün yeni bir propaganda peşinde olduğuna işaret ederek, “Bu 15 Temmuz darbe, işgal girişimini 16 Temmuz şahlanışını sulandırmak için onun sözüm ona güya kontrollü birtakım işlemler olduğunu ifade etmek için, birtakım lobiler, birtakım çalışmalar yürütülüyor. Bunu buralarda birileri yazıyor. Batı’dan birileri bunu yazıyor ve daha sonra bununla ilgili bir rapor hazırlanıyor. Ne yazık ki en çok acıtanı da Türkiye’de birileri de bunu dile getiriyor” diye konuştu.
Yazılan raporların gerçeği yansıtmadığını ve o geceyi yaşamayanlar için akıllarda birtakım soru işaretleri bırakmayı hedeflediğini kaydeden Dağ, bu hedefin başarıya ulaşamayacağını söyledi.
Hamza Dağ, 15 Temmuz’da herkesin görevini yaptığını ifade ederek, şöyle konuştu:
BİZ TANKTAN, TÜFEKTEN KORKMAYIZ
“Şimdi o hazırlanan raporlarda diyorlar ki ‘Başbakan o gece televizyona bağlandı, çok sakin bir ses tonuyla olanları anlattı’ ve oradan da şuna gidiyorlar ‘Demek ki önceden haberi vardı.’ Ne olacaktı? Biz sizin gibi korkak mıyız? Bu olayı duyduğumuzda korkak bir ses tonuyla mı bağlanacaktık televizyona? Böyle bir şey yok. Şimdi adamlar çıkmışlar oradan yola çıkarak ‘Acaba Başbakan bu kadar rahat bu açıklamaları yaptığına göre önceden haberi var mıydı?’ diyor. Değil. Biz tanktan, tüfekten korkmayız.”
Batılı ülkelerin, Türkiye’deki darbe girişimiyle ilgili açıklamalarının demokrasiyle bağdaşmadığına da dikkati çeken Dağ, şunları kaydetti:
“Hani nerede demokrasi, hani nerede milli irade? ‘Demokrasiyi, milli iradeyi dünyaya biz kazandırdık’ dediğiniz yerde, nerede bu anlayış ve düşünce. İşte empati diyoruz. Eğer bu ülkede veya bu bölgede meclisin başına bomba düşmüş olsaydı, bir gecede 250 vatandaşınız vefat etmiş olsaydı, binlerce vatandaşınız yaralanmış olsaydı ve size bugüne kadar müttefik olan devlet buna sessiz kalmış olsaydı bu anlamda tepkiniz ne olurdu? Tabii ki sessiz kalmazdınız, bunu dillendirmek durumunda olurdunuz. İşte şu anda bunu dillendirmek noktasında bu konuda sözlerimizi söylemek noktasında oluyoruz.”