Güncelleme Tarihi:
***
Fransa’da Ulusal Cephe’nin (FN) lideri Marine Le Pen, “Müslümanlara ülkenin kapılarını kapatacaklarını” ilan eder.
Hollanda’da aşırı sağcı Özgürlük Partisi’nin (PPV) lideri Geert Wilders, “camileri kapatacaklarını, Kuran’ı yasaklayacaklarını” söyler.
Avusturya’da Özgürlük Partisi (FPÖ) Müslümanlara her türlü özgürlüğe karşı çıkar.
Almanya’da aşırı sağcı Nasyonal Demokrat Parti (NPD), fonda minareleri yükselmiş cami, önde başörtülü kadın ve çocukların fotoğraflarının bulunduğu “Ülkenize güle güle” yazılı afişlerle İslam düşmanlığı yapar.
Sağ popülist Almanya İçin Alternatif (AfD) de Almanya’da Müslüman ve İslam korkusunu her vesileyle körükler.
Polonya ve Macaristan’da sorumluluk taşıyan politikacılar kameraların karşına geçip, “Müslüman sığınmacı istemiyoruz” diye bas bas bağırırlar.
İşte bunların hepsi düşünceyi ifade etme özgürlüğü kapsamında değerlendirilir.
***
Ya din özgürlüğü?
AB ülkelerinin hepsinin anayasalarında din özgürlüğü de büyük harflerle yazılıdır.
Böyle olduğu halde, nedense “Camileri kapatacağız”, “Kuran’ı yasaklayacağız” diyen popülistlere karşı doğru dürüst bir tepki yoktur.
PEGIDA kısa adıyla tanınan Batı’nın İslamlaşmasına Karşı Vatanperver Avrupalılar Almanya’nın çeşitli kesimlerinde sokaklara dökülüp Müslümanlara karşı yoğun bir kampanya sürdürmektedir.
Nedense sağduyu kesimler buna seyirci kalmaktadır.
***
Yapılan kamuoyu yoklamalarına bakıyorum.
Almanların önemli bir bölümü, ülkede yaşayan Müslüman oranının yüzde 21 civarında olduğunu düşünüyor.
Federal İçişleri Bakanlığı’nın son verilerine göre yaklaşık 82 milyon nüfuslu Almanya’da 4.4 ile 4.7 milyon arasında Müslüman yaşamaktadır.
Yani ülke nüfusunun yüzde 5.4’ü ile 5.7’si arasında bir oran.
Aynı durum Fransızlar için de geçerlidir.
Fransızların önemli bir bölümü, ülkelerindeki Müslüman oranının yüzde 31 olduğunu düşünüyor.
Resmi verilere göre 66 milyon nüfuslu Fransa’da 4.9 milyon civarında Müslüman yaşamaktadır.
Yani ülke nüfusunun yüzde 7.5’i Müslümandır.
Bu rakamları görünce insanın aklına “Nerede bu görünmeyen Müslümanlar?” demek geliyor.
Böyle olduğu halde birçok Avrupa ülkesinde bir İslam bir Müslüman tedirginliği yaşanmaktadır.
Dünyanın önde gelen ciddi bilimsel kurumları tarafından yapılan araştırmalara ve projeksiyonlara göre, Müslümanların sayısında önümüzdeki dönemlerde de ciddi bir artış olmayacaktır.
Avrupa genelinde yaşayan Müslüman oranı günümüzde toplum nüfusun yüzde 6’sını geçmemektedir.
Avrupa’daki Müslümanların oranının 2030 yılına kadar yüzde 8’i bulmasından hareket edilmektedir.
Bu veriler, “Avrupa’nın İslamlaşması”, “Avrupa’nın İslamlaştırılması” gibi söylemlerin koskocaman bir yalan olduğunu ortaya koymaktadır.
Avrupa’da aşırı sağcılar ve sağ popülistler tarafından sık sık dillendirilen bu yalanlara sağduyulu herkes karşı çıkmalıdır.
Ancak inandırıcı ve kararlı bir tutum sergilenirse “bu medeniyetler projesi”, “bu demokrasi projesi” ve “bu özgürlük projesi” yaşatılabilir.