Güncelleme Tarihi:
TÜRK ve Alman bayrakları ile DİTİB logosunun kullanıldığı lazer ışıklı saldırıda, DİTİB Truva Atı’na benzetildi, Türkiye ve birlik aleyhine ifadeler kullanıldı. Lazerli saldırıda, Afrin’e düzenlenen terör operasyonu aleyhine de siyasi içerikli söylemlerde bulunuldu.
Saldırının ardından DİTİB’ten yapılan yazılı açıklamada, son dönemlerde Almanya başta olmak üzere Avrupa’da artan cami saldırıları kınandı. Almanya’da son üç hafta içerisinde 13 cami saldırısı yapıldığına dikkat çekilen açıklamada, saldırıların kamuoyu huzurunda yapıldığı, saldırganlar sosyal medyada boy gösterdikleri halde faillerin tutuklanmaması eleştirildi.
İZLEMEKLE YETİNİYORLAR
Açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“İşlenen suçlardan dolayı herhangi bir müeyyide de uygulanmamaktadır. Siyaset veya medya ise ya susmaktadır veya yerel seviyede tepki vermektedir. Bu saldırıların mağdurları yalnız bırakılmakta ve başka saldırılara maruz kalmaktadırlar ve kamuoyu nezdinde onlarla alay edilmektedir. Toplumsal ve siyasi atmosfer rayından çıkmakta ve sorumlular sadece izlemekte, siyasilerin veya önemli aktörlerin konuyla ilgili sesleri duyulmamaktadır. Bu vurdumduymazlık endişe vericidir. Başka mabetler bu tür saldırılarla karşılaşsa tepkiler aynı mı olurdu acaba?”
EVLERE DE SALDIRIYORLAR
DİTİB’in, ocak ayının sonunda Suriye’nin Afrin bölgesindeki güncel çatışmalar gerekçe gösterilerek sosyal medyada açıkça hedef gösterildiği ve o tarihten bu yana yapılan saldırıların 13’e ulaştığının hatırlatıldığı açıklamada, “Bu arada camilerin haricinde özel şahısların evlerine de bahis konusu siyasi aşırı hareketin saldırıları gerçekleştirilmiştir. DİTİB bu saldırıları kesin bir dille lanetlemektedir” denildi.
EMNİYET TARTIŞABİLİR AMA...
Saldırıların, Köln Merkez Camisi’ne yapılan çirkin saldırı ile zirveye ulaştığı belirtildiği açıklamada, şunlar kaydedildi:
“Bu saldırı da siyasi aşırı alandan beslenmektedir. Emniyet organları bu saldırının suç olup olmadığını ve yeni bir tehdit olup olmadığını tartışabilir. Ancak topluca değerlendirilirse, bütün bunların bir ülkenin iç güvenliğine yapılan saldırı olduğu aşikardır. Ayrıca bunlar başka daha kötü saldırıların öncüleri olabileceği ve bu terörist grupların ve onların buradaki sempatizanlarının kriminal potansiyelleri göz ardı edilmektedir. Artık hiçbir saldırının gerçekleşmediği bir gün geçmemektedir. Topluca değerlendirilmesi halinde bu gelişmeler, toplumun bütünü açısından çok endişe vericidir. Emniyet güçlerinin bu güncel gelişmeler doğrultusunda hepimizi bu tür saldırılardan, özellikle de siyasi aşırı uçtaki bu alandan gelen saldırılardan koruma sorumlulukları bulunmaktadır. Üyelerimiz bunlardan yılmayacaklar ve daha önceden de olduğu gibi barış için dua etmeye devam edeceklerdir. Vaaz ve hutbelerimizde yine biz fitne ve zulüm, her türlü terör ve şiddet ile şiddete çağrıyı lanetleyeceğiz. Günümüzde ve her daim hem sözlerimizle hem de davranışlarımızla itidal ve şiddete karşı çağrı yapmaya devam edeceğiz.”