Ne biçim aşk, ne biçim sevda bu

Tül perdeyi aralayan prodüktör nihayet beklenen sinyali veriyor : " Bahçeye girdi, hazırlanın." Akabinde bir telaş başlıyor mütevazi evin misafir odasında. Burt Pugach çift kilitli kapıyı açıp içeri girmesiyle coşkulu bir koroyla karşılaşıyor. Sürpriz bir parti bu, davetliler bir ağızdan "Doğum günün mutlu olsun." diye klasik kutlama melodisini arka arkaya tekrarlıyorlar. Burt'ın 80'inci yaş partisinde davetlilerin tümü basından. TV kamera ekipleri, gazete, dergilerin muhabir ve yazar takımı.  Basın dışında tek kişi ise eşi Linda Riss Pugach.

Burt ile Linda birlikteliği Amerikan yaşamını yarım asırdır meşgul eden bir aşk trajedisi. Ama Romeo ve Juliet, Kerem ile Asrı'yı anımsatan saf, romantik ve ölümle sonuçlanan türden değil. Bu hafta  sinemalarda  gösterime giren belgeselin başlığındaki gibi "Çılgın Aşk." Başlangıcı 1957 yazına uzanıyor.

Linda Riss, çevresinde Elizabeth Taylor'a benzerliğiyle ün yapmış bir yıldız adayı. Muhitinde toplu kalçaları, iri göğüsleriyle erkeklerin rüyasına giren esmer güzeli kız Bronx'da bir parkta Burt Pugach ile tanışıyor. Ateşli bir avukat olan Burt ilk görüşte 20 yaşındaki Linda'ya sırıl sıklam aşık oluyor.

Genç kızın evine her gün gül buketleri gönderen, sosyete uğrağı Latin Quarter klübünde, özel uçağıyla gittikleri sayfiye bölgelerinde ağırlayan avukat Linda'yı cezbetmek uğruna bir film şirketi de kuruyor.

Liz Taylor benzeri Linda bu aşırı ilgiye kayıtsız kalmamakla beraber evlilik peşinde. Oysa evli ve özürlü bir kız çocuğunun babası 31 yaşındaki Burt boşanmaya yanaşmıyor. Linda'nın iki kez ayrılış ültimatomu üzerine "Karımla anlaştık. İşte mahkemeden aldığım boşanma kararı." diye düzmece bir belge gösteriyor. Kısa zamanda kararın sahte olduğu öğrenen Linda zengin sevgilisini terkederek Florida'ya gidiyor.  Orada tanıştığı bir gençle nişanlanıyor. Kara sevdalı Burt durumu öğrenince tehditlere başlıyor: "Seni başkasına yar etmem. Benim olmazsan dünyayı zindan ederim sana." Tehdit gerçekleşiyo. Bir gece evine baskın yapan üç kişinin yüzüne fırlattığı zehirli kül suyu ile Linda kör oluyor.   

Saldırganların itirafı üzerine yakalanan Burt 1961'de cezaevine gönderiliyor. Çiftin hastalık düzeyine erişen tutkulu ilişkileri, cürüme dönüşen safahatı, mahkeme duruşmaları TV'ler ve sansasyon basınına sürekli malzeme kaynağı oluyor. Avukatlık lisansını kaybeden çılgın aşık ilk eşinden boşandıktan sonra kör ettirdiği sevgilisine aşk mektupları göndermeye başlıyor. Bu arada Florida'lı nişanlısı Linda'yı terkediyor.

Güzelliğine vurulan bir diğer erkek kalın çerçeveli, siyah camlı gözlükleri ardında kül suyunun kararttığı gözlerini görünce genç kadınla ilişkisini kesiyor. Ama Burt aşkında vazgeçmiyor. 1974'de şartlı olarak serbest bırakıldığında milyonlarca kişinin seyrettiği bir TV bir programında Linda'ya aşkını tazeleyip evlenme teklifinde bulunuyor. Sekiz ay sonra tekrar biraraya gelen çift resmen nikahlanıyorlar.

Bir hukuk bürosunda sekreter olarak iş bulan Burt 1997'de metres tuttuğu bir kadına zorla sahip olmak ve ölümle tehdit etmekle suçlanarak tevkif edildi. Duruşmalara gelen Linda'nın kocasını başarılı savunmasıyla Burt bu ağır suçlamayı 15 gün hapisle atlattı.

Genç polis muhabirleri, sosyete yazarlarının çoğu bu süreç içinde emekliye ayrıldılar, Linda-Burt macerasında gelişmeler yeni gelen muhabirlere miras kaldı. Yazılı-görüntülü basının 50 yıldır izlediği ilişki, eski kocası İke'ın sürekli dayak attığı, döverek sakatladığı ünlü şarkıcı Tina Turner'ın listebaşı olan "Aşkın bunlarla ne alakası var?" şarkısını anımsatıyor.

 Ne biçim aşk, ne biçim sevda bu? Linda "Bunca olaydan sonra hayatını karartan bu adamla niye evlendin?" sorusuna " Şimdi sıra bende. Evde her gün dırdır yaparak başını şişiriyorum. "Bakkala git alışveriş yap, çöpleri dök, bulaşık yıka, seçtiğim kıyafetlerin rengini söyle." diye emir veriyorum. Dediklerimi homurdanarak yerine getiriyor. Başına buyruk 80 yaşındaki adamdan intikamımı böyle alıyorum." yanıtını veriyor. "Çılgın Aşk" belgeselinde iki baş oyuncu Burt ile Linda. Bir sinema eleştirmeni "Üç yıldızlık oyun. Aktörleri ise olayların gerçek kahramanı." şeklinde değerlendirme yapıyor.