MERG ber Amrika, merg ber Esrail... Alınlarında yeşil bant, üzerlerinde siyah gömlek, yaklaşık dört-beş bin genç, sol eller havada, hep bir ağızdan tempo tutuyor. "Amerika’ya ölüm, İsrail’e ölüm" anlamında.
Tahran’da cuma namazı. Cuma Tahran’da tek bir camide kılınıyor. Üniversite camiinde. Başka yerde cuma namazı yok. Üniversitedeki camiye, yaklaşık on bin kişi katılıyor.
Benim gördüğüm cuma,
cuma namazı filan değil, müthiş bir siyasal ritüel. Namazı aşan, Batı’ya küfür dolu, rejimin politikasını ajite eden, muhteşem bir siyasal gösteri. Camide cuma hutbesi yerine,
siyasal söylem.3 KERE ARADILAR
Camiye girerken, üç kez aranıyor insanlar. Şansım var. Geçen cuma Tahran’da cuma namazında iki özel olay var. O gün İran’da Hava Kuvvetleri günü. Minber değil, mikrofonda
resmi giysileri içinde, Hava Kuvvetleri Komutanı. Günün mana ve önemini anlatıyor.
Ardından, dini lider
Hamaney’den sonra, Cumhurbaşkanı
Ahmedinecad’dan önde gelen, ikinci adam
Rafsancani kürsüde. Geçen hafta,
Kerbela olaylarının yıldönümü.
Rafsancani söze
Hazreti Hüseyin’in öldürülmesi ile giriyor. Anlatırken, ağlamaya başlıyor. O ağlıyor, camideki on bin kişi hıçkırıklar içinde dövünüyor. Kendini yerden yere atanlar, göğüslerini yumruklayanlar...
Caminin her yanında ışıklı pankartlar:
"Hazreti Muhammed, Zehra, Hüseyin. İmam Hüseyin Zulmün Karşısında". Pankartlar önünde saçını başını yolanlar.
Rafsancani kürsüde makas değiştiriyor,
"Nükleer enerji bizim hakkımız" dediği anda, zaten kendinden geçmiş cemaat,
"merg ber Amrika" temposunda. Ve hemen ardından,
"Enerji hasteyi hake mosalama mast", nükleer enerjiyi savunan sloganlar. Cemaat, Haşemi Rafsancani’nin de hakkını veriyor.
"Haşemi Haşemi Hoda Negahdare To", Haşemi, Allah seni bizim başımızdan eksik etmesin.
BATI BİZE YANLIŞ YAPMASIN
Namaz değil, topyekûn meydan okuma.
Kürsüde
Kevser Suresi’ni okuyor
Rafsancani. Ve yeni bir konuya geçiyor. İslam Devrimi’nin yıldönümü. Şimdi bunu kutluyor.
"Bize komplo kuruyorlar, bize iftira atıyorlar, Allah bizim şehit halkımızı yalnız bırakmaz, bizim devrimimizi kimse yıkamaz." Batı’ya sesleniyor:
"İran halkını tanıyan biri olarak size söylüyorum, yanlış yapmayın."
Konu değiştirirken, neden Kevser Suresi’ni okuyor? O sureye göre, Allah,
Hazreti Muhammed’e, senin soyun devam edecek, düşmanlarının soyu tükenecek, diyor. Rafsancani, bu sure ile, Batı’ya
"sizin soyunuz tükenecek" mesajı iletiyor.
1 SAAT NUTUK 2 REKAT NAMAZ
Bir saatlik konuşma sonrasında, nihayet iki rekat namaza geçiliyor. Cami çıkışında, rejimin örgütlediği miting var.
Tahran Üniversitesi’ndeki bu cami, cuma namazlarında yerini artık yeni bir camiye bırakıyor. Önümüzdeki günlerde yapımı bitecek olan,
elli bin kişilik İmam Humeyni Camii, Tahran’ın tam ortasında.
Hem ağladı hem ağlattıCuma namazında Rafsancani Kerbela olayını kınıyor. Kürsüde kendini tutamıyor, gözyaşlarına boğuluyor. Onbinkişilik cemaat de Rafsancani’ye ayak uyduruyor hıçkırıklar içinde kendini yerden yere vuruyor.
Ocağı yaktı, takımı yazdıMustafa Denizli’nin daveti. Onu herkes tanıyor. Aşçı sevgisini göstermek üzere kızgın saç üzerinde pişirdiği sebzelerden Denizli’nin takımını yazıyor; PAS. Yemekte Japon mutfağından örnekler; Et, balık, suşi ve sebze. Fiyatlar yüksek olmasına rağmen, önceden yer ayırtmazsanız lokantada yer bulamazsınız.
İran’da 79 bin bizde 77 bin cami var
DUYMUYORUM, duymuyorum, duymuyorum. Tahran’da bulunduğum on gün içinde,
tek bir kere bile ezan sesi duymuyorum. Katı İslam ülkesinde, bu nasıl mümkün?
Ezan TV ve radyolardan aynı anda yayınlanıyor. O yayın camilere bağlanıyor. Camilerden yükselen ezan sesi, eğer herhangi birini rahatsız ediyorsa, o kişi cami imamına gidip,
hoparlörün sesinin kısılmasını istiyor. Camilerden ezan sesi duyulmuyor. Bizdeki gibi, ezanın biri bitmeden ötekinin başlaması ve her yerden duyulması söz konusu değil.
GÜNDE 3 VAKİT NAMAZAyrıca,
Şiiler günde beş değil, üç vakit namaz kılıyor.
Bir başka karşılaştırma.
İran İslam Cumhuriyeti’nde 79 bin cami var. Laik Türkiye Cumhuriyeti’nde 76 bin cami var, 1200 cami daha yapılıyor. (Diyanet verilerine göre.) İran ile Türkiye’nin nüfusu aynı. İran, toprak genişliği açısından Türkiye’den iki kat daha büyük. Buna rağmen, iki ülkenin cami sayısı birbirine yaklaşıyor. Daha çok cami yaparak, daha fazla Müslüman olunmuyor.
Günlük 12 spor gazetesi çıkıyor
FUTBOLCULAR birbirlerine
"aga" diye hitap ediyor, yani bey. Birbirlerine karşı o kadar dikkatli, o kadar nazik.
Futbolcu transferi elbette var.
Ancak, transfer ücretleri, Batı’daki gibi astronomik değil. En iyi futbolcu için, bugüne kadar ödenen en yüksek ücret
200 bin dolar.
Bu da İran ölçülerinde çok iyi para.
İranlı futbolcular genellikle kendi ülkelerinde oynuyor. Dışarda oynayan çok az futbolcu var.
Onların en ünlüsü, Almanya’da top koşturan
Ali Dai şimdi İran’a dönüyor.
Futbolun yanı sıra, spor İran’da ilgiyle izleniyor.
Tam on iki tane günlük spor gazetesi var.
2 MİLYON TOPLAM TİRAJ
Tirajları 60 bin ile 400 arasında değişiyor. Spor basınında toplam tiraj, iki milyon dolayında. Çok iyi rakam.
Sade futbol değil. Spor gazetelerinde tüm spor dallarından haber ve fotoğraflar, dünya spor olaylarından haberler var.
Mollanın korkusu futbol
İRAN Bahreyn’i yenerek, 2006 Dünya Futbol Kupası’na katılmaya hak kazanıyor. Başta Tahran, İran halkı sokaklarda sabaha kadar bu zaferi kutluyor. Ne içki yasağı, ne müzik yasağı. Geniş caddelerde insanlar omuz omuza, dalga dalga taşıyor. Futbol, rejimin kurallarını sarsıyor. Rejimi kaygılandıran önemli unsurlardan biri futbol. Zaten o geceden sonra, mollalar "futbolla ilgili önlemler" üzerinde düşünüyor. Mollalar futbolu rejim için tehlikeli görüyor.
Polisin hocası halkın sevgilisi
İKİ futbol takımı. İstiklal, her dönem iktidarın takımı. Persepolis, halkın takımı. Ama sonuçta her ikisi de rejimin gözetimi altında. İkisinin de başkanı yukardan atama ile. Bu iki takım, bizdeki
Fenerbahçe, Galatasaray gibi. Onların rekabetine denk. Çok popüler. Ama İran’da asıl popüler olan Mustafa Denizli. Tahran’da Denizli ile sokağa çıkmak ya da onunla dolaşmak, hayatı kolaylaştırıyor. Onu herkes tanıyor. Herkes ona sevgi gösterisinde bulunuyor. Trafikte polis ona yol veriyor, halk gelip imza alıyor, tokalaşmaya çalışıyor. Arabada onu gören, ona laf atıyor. Oysa, Denizli Tahran’da Pas takımında teknik direktör. Pas, generallerin ve polisin takımı. Kulüp başkanı, Emniyet Genel Müdürü. Bir önceki başkan Galibaf yine emniyet genel müdürü. Şu anda Tahran Belediye Başkanı. Aynı zamanda son seçimde Cumhurbaşkanı adaylarından biri. Seçimden dördüncü çıkıyor, dini lider Hamaney, onu belediye başkanlığına atıyor. Emniyet Müdürlüğü döneminde, eski Cumhurbaşkanı Hatemi’nin de desteğiyle, Galibaf İran’da günlük yaşamı yumuşatmaya önemli katkı sağlıyor. Seçimlere girerken, arkasında iki güç var. Hamaney ve Pas, dini lider ve futbol. Koyu İslam Cumhuriyet’inde futbol, tıpkı Batı’daki gibi, siyasal rol oynuyor. Örneğin, Rafsancani, Cumhurbaşkanlığı
seçim kampanyasını İstiklal Takımı’nın başkanı ile birlikte yürütüyor.
Hocam şampiyon biziz değil mi
PAS, polisin takımı. Mustafa Denizli öyle popüler ki, her zaman her yerde önünü kesiyorlar. Akşam yemeğinden çıkıyoruz, bir trafik polisiyle, Mustafa Denizli arasında bir muhabbet başlıyor. Polis hemen soruyor: "Hocam bu yıl şampiyon biziz değil mi?"
Canlı yayın ama 30 saniye gecikmeli
1994
Dünya Kupası Amerika. İran bu maçları canlı yayınlıyor.
Hava sıcak. Seyirciler arasında bikinili bir genç kız. Ekranda o kız. Dünya ile birlikte, İran da ister istemez bikinili kızı yayınlıyor.
Canlı yayında bikinili kız bir tarih. Çünkü, o günden sonra İran TV’si, spor dahil tüm canlı yayınları otuz saniye gecikmeli yayınlıyor.
Bikini, ne de olsa ahlak bozuyor ya!..
YARIN: AHMEDİNECAD’A ANKARA NEDEN HAYIR DEDİ