Güncelleme Tarihi:
POSTERDEKİ adamın yüzü görülmese de, ismi anılmasa da “geri dönenin” kim olduğunu anlamak pek de güç değil: Benito Mussolini.
İtalya’da ay başından bu yana sinemalarda gösterilen “Geri Döndüm” (Sono Tornato), Hitler’in gizemli bir şekilde günümüz Almanyası’na dönüşünü senaryolaştıran Alman yapımı “Er Ist Wieder Da” (Geri Döndü) filminin İtalya’ya uyarlanmış versiyonu.
Filmde, Mussolini’nin bugünün İtalyasına dönüşü ve bu dönüşün toplumsal etkileri hicvediliyor.
‘FAŞİZMİN MODASI GEÇTİ’
Ölümünden 72 yıl sonra 2017 İtalyası’na dönen Mussolini, televizyonun “muhteşem bir propaganda aracı” olduğunu fark ediyor ve bir televizyon kanalında şov yapmaya başlıyor.
Mussolini’deki “cevheri” görerek kendisine gösterişli bir şov programı yaptıran TV yöneticisi kadın, filmin sonunda bir gazetecinin “faşizmi yüceltiyorsunuz” eleştirisine gülerek şu yanıtı veriyor:
“Faşizmin modası 70 yıl önce geçti.”
Bu sözleri çarpıcı kılansa, yalnızca filmdeki kurgusal İtalya’da değil, gerçek İtalya’da da faşizmi meşru göstermekle suçlanan kesimlerin sarıldığı bir savunma yöntemi olması.
GERÇEKTEN MODASI GEÇTİ Mİ?
Haydi İtalya, Kuzey Ligi ve İtalya’nın Kardeşleri partilerinden oluşan ve anketlere göre en fazla oyu alması beklenen grubu oluşturan sağ ittifak, faşizmi meşrulaştırdıkları yönündeki eleştirilere aynen filmdeki televizyon yöneticisinin sözleriyle yanıt veriyor.
Fakat seçimlere gidilirken yükselen söylemleri duyunca, ülkede faşizmin gerçekten de modasının geçtiğine, Haydi İtalya lideri eski başbakan Silvio Berlusconi’nin dediği gibi faşizmin gerçekten de “ölüp gömüldüğüne” inanmak güçleşiyor. Aksine, gittikçe banalleşen ırkçı propagandanın da etkisiyle üzerindeki ölü toprağını atmakta olduğu endişesi güçleniyor.
TORUNU DA ADAY OLDU
Irkçı propaganda yaparak seçime hazırlanan ve bazı kesimler tarafından “post-faşist” diye nitelenen aşırı sağcı İtalya’nın Kardeşleri partisi, ülkenin “faşizme dönüş” gibi bir sorunu olmadığını, esas sorunun “yasa dışı” göçmenler ve “Avrupa’nın İslamlaşması” olduğunu savunuyor.
Seçim kampanyasının start’ını, faşist rejim tarafından kurulan Latina kentinde veren İtalya’nın Kardeşleri partisi “Önce İtalyanlar” sloganıyla seçime hazırlanıyor. Partinin adayları arasında da Mussolini’nin torunu Rachele Mussolini özellikle parlatılıyor.
BİRLEŞTİRİCİ UNSUR YABANCI DÜŞMANLIĞI!
Sağ ittifakın bir diğer üyesi Kuzey Ligi de, ülkenin kuzeyindeki Padanya bölgesinin bağımsızlığını savunan bir parti olarak doğsa da son yıllarda marjinal bir parti olmaktan çıkıp ulusal bir parti kimliğine bürünme çabasında yabancı düşmanlığını “birleştirici unsur” olarak kullanıyor.
Salvini de “Önce İtalyanlar” sloganını kampanyasının merkezine oturtmuş durumda. Salvini, “Faşizm döneminde çok sayıda güzel şey yapıldı” demekten de çekinmiyor.
Sağ ittifak içindeki “en ılımlı” parti olarak görülen Haydi İtalya’nın lideri Berlusconi de geçmişte birçok kez “faşizmin iyi şeyler de yaptığını” ve Mussolini’yi bir diktatör olarak görmediğini söylemişti.
Berlusconi kampanya boyunca da birkaç kez İtalya’da 600 bin yasa dışı göçmenin bulunduğunu ve kendileri iktidara gelirse bunların hepsini göndereceklerini söyledi.
Berlusconi, göçmenleri “suç eylemleriyle yaşamakla” da itham etti.
Berlusconi, bir vergi davasından aldığı mahkumiyet nedeniyle seçimlerde aday olamıyor ancak parti lideri olarak kampanya yapmayı sürdürüyor.
MACARETA’NIN ETKİLERİ
Seçim atmosferinde gittikçe yükselen yabancı düşmanı ve ırkçı söylemler, 3 Şubat’ta Macerata’da düzenlenen ırkçı saldırının ardından daha fazla ciddiye alınmaya başladı.
3 Şubat sabahı tabancasını alıp arabasına binen 28 yaşındaki Luca Traini isimli İtalyan, sokak sokak gezerek ten renklerinden Afrikalı olduklarını anladığı 6 kişiyi vurarak yaraladı.
Traini, boynuna İtalyan bayrağı dolayıp faşist selamı verdikten sonra teslim oldu.
Traini, kentte kısa süre önce 18 yaşındaki bir genç kızın parçalara ayrılmış cesedinin bulunması ve olayla ilgili olarak Nijeryalı bir adamın gözaltına alınması üzerine “intikam” amacıyla saldırıyı düzenlediğini iddia etti.