Güncelleme Tarihi:
Türkiye Başbakanı Ahmet Davutoğlu'nun katıldığı ve Brüksel'de düzenlenen zirvede, işbirliği karşılığında AB Türkiye'yle ilişkilerini üç temel alanda geliştirme taahhüdü verdi:
- AB'ye üyelik sürecinin hızlandırılması
- 3 milyar euro finansal destek
- Türkiye vatandaşlarına Schengen Bölgesi'nde vize serbestisi
- 400 bin Suriyeli mültecinin yasal yollarla AB'ye alınması
AB'nin sunduğu bu üç taahhüdün hayata geçirilmesi ise Türkiye'den talep edilen konulara bağlı:
- Ankara'nın sınır güvenliğini artırması
- İnsan kaçakçılığıyla etkin mücadele
- Geri Kabul Anlaşması'nın imzalanması
Taraflar arasında imzalanan anlaşma metni için Başbakan Ahmet Davutoğlu, "AB ile ilişkiler açısından tarihi bir gün, yeni bir başlangıç" yorumunu yaptı.
AB tarafından ise Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk, 'kilit ortak' olarak nitelediği Türkiye'nin verdiği taahhütlerin adım adım takip edileceğini ve aylık değerlendirmeye tabi tutulacağını ifade etti.
Tusk, Türkiye'ye sunulan vaatlerin Ankara'nın tutumuna göre şekilleneceğini de ifade etti.
BELİRSİZ NOKTALAR
Anlaşma metninde yer alan bazı noktalar ise belirsiz kalmış durumda. 3 milyar euroluk desteğin gelecek yıl için ödeneceği ifade ediliyor. Ancak bu kaynağın tek seferde mi verileceği yoksa belli dilimlere mi bölüneceği belli değil.
Ayrıca 3 milyar euronun tek seferlik bir taahhüt mü olduğu yoksa yıllık bir ödemeye mi dönüştürüleceği de belirsiz konular arasında.
Bir diğer belirsizlik ise müzakerelere hız verilmesi alanında. Her ne kadar ekonomik ilişkilerin derinleştirileceği ifade edilse de müzakerelerde hangi fasılların açılacağı konusunda nihai metne giren bir ifade bulunmuyor.
Vize serbestisi konusundaysa Türkiye'nin Geri Kabul Anlaşması yükümlülüklerini yerine getirmesi karşılığında, Türk vatandaşlarına Ekim 2016'dan başlayarak Schengen bölgesine vizesiz seyahat olanağı sağlanabileceği ifade ediliyor.
Geri Kabul Anlaşması'nın imzalanmasıyla, Ankara Türkiye üzerinden AB ülkelerine yasa dışı yollarla gitmiş olan ekonomik göçmenlerin iadesini kabul etmiş olacak.
'BASINA BASKI GÖZ ARDI EDİLEMEZ'
Ancak Türkiye'deki basın ve ifade özgürlüğüne yönelik baskıların ve gazetecilerin cezaevinde tutulmasının da Avrupa Birliği'nin gündeminde olduğu da anlaşılıyor.
Görüşmelerin ardından bir açıklama yapan Avrupa Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker, anlaşmanın 'AB'nin insan hakları ve basın özgürlüğü konusunda temel görüş ayrılıkları bulunduğunu göz ardı etmelerine yol açmayacağını' söyledi.
Juncker, AB'nin genişleme politikasında da herhangi bir esneme olmadığını kaydederek Türkiye'nin üye olmak için tüm şartları yerine getirmesi gerektiğini ifade etti.
MERKEL'DEN 'MİNİ ZİRVE'
Ahmet Davutoğlu'nun da katıldığı zirvenin başlamasından önce Almanya Başbakanı Angela Merkel ise 8 ülke liderinin katıldığı bir toplantı gerçekleştirdi.
Toplantıya Merkel'in yanı sıra Yunanistan, Belçika, Lüksemburg, Hollanda, Avusturya, Finlandiya ve İsveç liderleri katıldı.
Komisyon Başkanı Juncker, toplantının 'Çok sayıda mülteciyi kabul etmeye hazır ülkeler' arasında gerçekleştiğini söyledi.
Angela Merkel, her AB üyesi ülke için bağlayıcı kotalar belirlenmesini ve ülkelerin o sayıda mülteciyi kabul etmesini öngören planı destekliyordu.
Ancak özellikle Polonya, Macaristan ve Çek Cumhuriyeti gibi Doğu Avrupa ülkeleri kota planına karşı çıkıyordu.
Merkel'in 'mini zirveyi' AB çapında bir karar alınamazsa yürürlüğe konulabilecek bir 'B planını' görüşmek üzere topladığı ifade ediliyor.