Güncelleme Tarihi:
**
Yaklaşık bir yıl sonra 22-26 Ağustos 1992 tarihleri arasında yine yeni eyaletlerden Mecklenburg Vorpommern’e bağlı Rostock’un Lichtenhagen kesiminde Vietnamlılar ile ilticacıların kaldığı Sonnenblumenhaus (Ayçiçeği Evi) aşırı sağcı neonaziler tarafından ateşe verildi.
Bu ırkçı saldırıya bölge halkının yanı sıra Almanya’nın çeşitli kesimlerinden akın eden neonaziler de tam destek verdi.
“Almanya Almanlarındır, yabancılar dışarı” sloganları atan neonaziler ayakta alkışlandı.
Birçok polis yaralandı.
Devlet, neonazilere burada da ‘boyun eğdi’ ve Vietnamlılar ile ilticacılar otobüslere doldurulup başka kentlere gönderildi.
İşte bu ırkçı saldırıdan tam üç ay sonra 22 Kasım’ı 23 Kasım’a bağlayan gece Schleswig Holstein Eyalet sınırları içindeki Mölln kentinde Türklerin oturduğu bir bina neonaziler tarafından kundaklandı.
Bazıları ağır olmak üzere binada oturan 9 Türk yaralandı.
Yaklaşık bir saat sonra aynı kentte Türklerin oturduğu başka bir bina da aynı neonazi iki genç tarafından önce benzin dökülüp molotof kokteyli atılarak kundaklandı.
10 yaşındaki Yeliz Arslan, 14 yaşındaki Ayşe Yılmaz ile 51 yaşındaki büyükanneleri Bahide Arslan kundaklanan bu binada cayır cayır yanarak can verdi.
Yaşamını yitirmeden önce büyük annesinin ıslak havlulara sardığı torunu İbrahim, itfaiye ekipleri tarafından 4 saat sonra kalıntılar arasından çıkarıldı ve şans eseri hayata tutundu.
Arslan ailesinin başka fertleri de ağır yaralandı.
***
29 Mayıs 1993’te de 27 yaşındaki Gürsün İnce, 18 yaşındaki Hatice Genç, 11 yaşındaki Gülüstan Öztürk, 8 yaşındaki Hülya Genç ile 4 yaşındaki Saime Genç, Solingen’de neonaziler tarafından kundaklanan evlerinde cayır cayır yanarak can verdiler.
Genç ailesinin diğer fertleri de ağır yaralandı.
Bu ırkçı saldırılara rağmen Almanya’da köklü partiler aşırı sağcılara karşı kararlı mücadele vermek yerine, Anayasa’da “Politik takibata uğrayanlar iltica hakkına sahiptir” ilkesini değiştirmek için harekete geçtiler.
“Güvenli bir ülkeden gelenler ile güvenli bir ülke üzerinden Almanya’ya gelenlere iltica hakkı verilmemesi, savaş bölgelerinden gelenlere iltica hakkı yerine ‘geçici kalabilme hakkı’ verilmesi” gibi birtakım sınırlandırmalar getirdiler.
***
Dün Mölln kurbanları iki ayrı törenle anıldı.
Ama Mölln’deki bu ırkçı saldırıdan tam 25 yıl sonra Almanya’da yine yoğun bir biçimde sığınmacı tartışmaları yaşanmakta.
Aynı zamanda sığınmacı yurtlarına saldırılar da arttı.
Yine sağ popülistler, neonaziler atakta.
Yani görülüyor ki, 25 yıldır çok şey değişmemiş Almanya’da.
Biz artık bu ülkede, Bizim Almanyamız’da yeni Möllnler, Solingenler yaşanmasını istemiyoruz.
Yaşanmamalı da.