Güncelleme Tarihi:
Alman Federal Turizm Ekonomisi Birliği'nin (BTW) Berlin'de düzenlediği Turizm Zirvesi'ne katılan Başbakan Merkel, Mısır ve Tunus ile de Türkiye ile imzalanan türde geri kabul anlaşmaları imzalanması gerektiğini vurguladı. Merkel, aynı zamanda Afrika ülkelerine daha fazla kalkınma yardımları yapılmasını ve göçün asıl nedenleriyle mücadele edilmesi gerektiğini de söyledi.
Hafta sonunda Viyana’daki Mülteci Zirvesi’ne katılan Almanya Başbakanı Angela Merkel özellikle Afrika ülkeleri, ayrıca Pakistan ve Afganistan ile mülteci anlaşmalarının imzalanması gerektiğini vurgulamıştı. AB Konseyi Başkanı Donald Tusk ise AB’nin dış sınırlarının güvenliğinin birincil görev olduğunu belirtti.
AB ile Türkiye arasında geçen Mart ayında kabul edilen mutabakat, Türkiye'den Yunanistan'a yasa dışı yollardan geçen sığınmacıların Türkiye'ye iade edilmesini, bunun karşılığında AB'nin de Türkiye'den geri gönderilen her sığınmacı karşılığında bir Suriyeliyi yasal yollardan kabul etmesini öngörüyor. AB ayrıca Türkiye'ye mali yardım sözü de vermiş ve Türklere Schengen Bölgesi'ne vizesiz seyahat konusunda da yeşil ışık yakmıştı.
KARDEŞ PARTİDEN MERKEL'E ÖVGÜ
Başbakan Merkel’in lideri olduğu Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) Başbakan’ı mülteci politikaları nedeniyle sürekli kardeş parti Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) eleştiri oklarını hedef oluyordu. Ancak bu defa Hristiyan Sosyal Birlik Genel Sekreteri Andreas Scheuer Merkel’i Viyana’da savunduğu görüşler nedeniyle övdü. Scheuer, "Balkan güzergahının mültecilere kapalı kalması konusunda AB’nin Balkan güzergahındaki üye ülkeleri ile görüş birliğine varılmış olması iyi bir gelişmedir" ifadelerini kullandı. Scheuer, bu adımın AB’nin dış sınırlarının güvence altına alınması ve belirli bir düzene geri dönüş açısından çoktan atılmış olması gereken bir adım olduğunun da altını çizdi.
Viyana'daki Mülteci Zirvesi'nde Merkel ile Güney Doğu Avrupa ülekelerinden meslektaşları Balkan güzergahının kapalı kalması ve AB dış sınırlarının güçlendirilmesi yönünde görüş birliği sağlamışlardı. Liderler aynı zamanda AB üyesi olmayan üçüncü ülkeler ile anlaşmalar imzalanarak, sığınma başvurusu reddedilen adayların ülkelerine hızlı bir biçimde geri gönderilmesi yönünde görüş bildirmişlerdi.