Güncelleme Tarihi:
İstanbul 7'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada, dönemin İsrail Genelkurmay Başkanı Rau Aluf Gabiel Ashkenazi, Deniz Kuvvetleri Komutanı Eliezer Alfred Marom, Askeri İstihbarat Daire Başkanı Amos Yadlin ve Hava Kuvvetleri İstihbarat Başkanı Avishay Levi hakkında, bu zamana kadar duruşmaya gelmedikleri Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü aracılığıyla gönderilen davetiyelere bu güne kadar cevap verilmediği, makul sürenin beklenildiği buna rağmen sanıkların duruşmaya gelmedikleri ve kaçak durumuna düştükleri belirtilerek yokluklarında tutuklanmalarına ve haklarında yakalama kararı çıkarılmasına karar verildi.
KIRMIZI BÜLTEN İLE ARANSINLAR
Davanın görüldüğü 7’nci Ağır Ceza Mahkemesi, haklarında tutuklama kararı çıkarılan sanıkların yakalanmalarının uluslararası düzeyde yapılıp ve bu infaz için sanıklar hakkında kırmızı bülten çıkartılmasına ve bunun yerine getirilmesi için kırmızı bülten belgelerinin düzenlenmesine hükmetti.
Mahkemenin oy birliğiyle kabul ettiği 144 sayfalık iddianamede, şu an emekli olan dört komutan için 9'ar kez müebbet ve 18 bin 32’şer yıla kadar hapis isteniyor.
HAARETZ: İADE ANLAŞMASI OLAN ÜLKELERE GİRERLERSE...
İsrail gazetesi Haaretz, internet sitesinin manşetinden duyurduğu haberde, mahkemenin vermiş olduğu kararın, söz konusu komutanların Türkiye'ye giriş yapmaları halinde tutuklanacağı anlamına geldiğini belirtti.
Komutanların ayrıca Türkiye'yle iade anlaşması bulunan ülkelere girmeleri durumunda da tutuklanabileceğinin altı çizildi.
Haaretz, Interpol'ün Türkiye'nin uluslararası tutuklama talebine olumlu yanıt vermesi halinde ise dört İsrailli komutanın Interpol'e üye ülkelerden birine giriş yaptığında tutuklanma riskiyle karşı karşıya olacağını ifade etti.
SANIKLARI BARO AVUKATI TEMSİL ETTİ
Duruşmaya İHH başkanı Bülent Yıldırım ve gazeteci Hakan Albayrak’ın da arasında bulunduğu bazı mağdur ve müştekiler katıldı. Ashkenazi, Marom, Yadlin ve Levi’yi ise İstanbul Barosu’ndan atanan avukat temsil etti. Duruşmaya bazı yabancı avukatlar da izleyici olarak katıldı.
“NÖBETÇİLER HEP TÜRK OLDUĞU İÇİN TÜRKLER ÖLDÜ”
Duruşmada mağdur sıfatıyla ifade veren Bülent Yıldırım, şunları söyledi:
“BM ve Avrupa Parlamentosu destek açıklaması yaptı. Hatta Deniz Baykal’a yapılan o tuzak olmasaydı CHP’den bile birisi gelecekti gemiye. Saldırı ihtimaline karşı gemideki tüm temsilcilerle toplanıp, saldırırlarsa nasıl cevap vereceğimizi konuştuk. Gemiye almamaya çalışalım diye karar verdik. Saldırı olması ihtimaline karşı dil sorunu yaşamamak için Türk vatandaşlardan nöbetçi koymaya karar verdik. Neden hep Türk öldü diye soruyorlar? İşte bu nedenle oldu. Hiçbir uyarıda bulunmadan karanlığın içinden öyle bir çıkış yaptılar ki Allah o sırada korkuyu herkesin kalbinden aldı. Helikopterler uçuyor, zodyaklar vardı yanımızda. Denizaltı bile getirmişlerdi. Uğur Süleyman Söylemez’i zodyak botlarının arkasındaki bir bot uzun menzilli bir silahla vurmuştu.
ÖLSENİZ BİLE ÖLDÜRMEYECEKSİNİZ
Olay sırasında yukarıdan bir asker düştü. Koşarak yanına gittim. Askeri etkisiz hale getirdim. Silahını ve bombalarını alıp denize attım. Askeri de bir arkadaşa teslim ettim. Herkese de ‘ölseniz bile öldürmeyeceksiniz’ talimatı verdim. Adalet bekliyoruz. Bir kişi öldürülünce zanlı hakkında yakalama kararı çıkarılır. Ama hâlâ bu dava da bir karar çıkmadı. Gördüğüm kadarıyla antlaşma haberleri yüzünden bazı şeyler gecikti.”
İHH BAŞKANI YILDIRIM İFADE VERDİ
SALDIRI İSKENDERUN’DA BAŞLADI
Duruşmaya verilen öğlen arasında Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’nın önünde basın açıklaması da yapan Yıldırım, şunları söyledi:
“Bazı yabancılar çok ilginç bir şeyi bize hatırlattılar. Dediler ki ‘Mavi Marmara’ya saldırı Akdeniz’de olmadı. İskenderun’daki deniz askeri üssünden başladı.’ Çünkü 00.30’da önce İsrail kaynaklı bir takım kişiler biliyorsunuz İskenderun’daki Deniz Kuvvetleri’ne saldırdı, 7 kişiyi öldürdüler şehit ettiler vurdular. Saldıran kişinin Tel Aviv’le olan ilişkileri çıkıyor. Onların taşeronlarını da biliyoruz. Kadirov Çeçenistan’dan üç kere İHH dosyasını aldı İsrail’e koştu. Onlara havale etmişler.
EN GÜZEL İLİŞKİ SIFIR İLİŞKİ
İsrail’le en güzel ilişki sıfır ilişkidir. Adam bana, ‘seni Türkiye’de öldüreceğiz’ diyor. Öyle teklifler geldi ki biz yumuşasak o teklifleri kabul eder dünyanın en büyük mal varlığına sahip kuruluşu olurduk. Bize ne diyorlar biliyor musunuz ‘acaba bir takım kişiler enerji anlaşması yapmak için bu normalleşme sürecini başlatmak istiyor. İsrail de davaları şart koşuyor. Acaba mahkemeler de siyasi davranıp bu süreci uzatıp bu anlaşmalar yapıldıktan sonra bu işi rafa mı kaldıracak.’ Normalleşmede de işte efendim gelecek Konya semalarını tekrar kullanacak. Yok öyle hikaye. Konya semalarında bundan sonra asla hiç bir İsrail uçağı uçamayacak. Bunu bütün dünya bilsin.”
ÖZÜR BEKLİYORUM
Bir basın mensubunun Uğur Süleyman Söylemez’in ölümünün ardından Fethullah Gülen’in taziyede bulunmadığını belirterek, “Bunu nasıl yorumluyorsunuz? Mavi Marmara olayında paralel yapının rolü ne?” diye sorması üzerine Yıldırım, “Bugüne kadar duruşmalar uzadı ‘hep paralel yapı’ dedik. Şimdi bu paralel yapı kısmen bertaraf edildi. Bakacağız başka bir derinlik var mı bu işin içinde. İkincisi biz taziye yayınlayan herkesin kendisinin kazanacağına inanıyoruz. Aslında biz bir özür bekliyoruz. Çünkü bize denildi ki o zaman bu ropörtajda ‘Buna BM karar versin.’ BM İnsan Hakları Komisyonu yani Fethullah Gülen Bey, BM’ye havale etti işi. BM karar verdi. İnsan Hakları Komisyonu, yüzde yüz İsrail’i haksız gördü. Biz haklı olduğumuzu daha kime teyit ettireceğiz Allah aşkına. Umarım şehitlerin yakınlarının üzüntüsünü bu şekilde giderirler. Allah hepimize akıl fikir versin” diye yanıt verdi.
ÇOK BÜYÜK İHANET ETMİŞ OLUR
Yıldırım başka bir soru üzerine ise, “Asla davalardan vazgeçilmeyecek. Çünkü davalardan vazgeçme hakkı hükümetin değil. Davalar bağımsız yargının konusudur. İsrail içinden bir takım bürokrat ve özellikle medya mensupları Türkiye’nin davalardan vazgeçtiği sözünü verdiğini söylüyor. Bu sözü bürokraside kim verdiyse Allah katında toplum nezdinde ve bizim nezdimizde çok büyük bir ihanet etmiş olur" dedi.
İSRAİL'İN ŞARTLARINDAN BİRİYDİ
Mavi Marmara baskınının ardından bozulan Türkiye-İsrail ilişkilerinin normale dönmesi için sürdürülen görüşmelerde sona yaklaşıldığı sırada gelen tutuklama kararlarının, müzakereleri de etkilemesi bekleniyor.
Mavi Marmara'da hayatını kaybeden dokuz Türk'ün ailesine ödenecek tazminat konusunda büyük ölçüde anlaşıldığı belirtilirken, İsrail'in ortaya koyduğu şartlarından birinin de Türkiye'deki davaların düşürülmesi olduğu ifade ediliyordu.