Cüneyt ÖZDEMİR
Oluşturulma Tarihi: Şubat 21, 2006 00:00
Verdiler, okudum. 12 sayfalık bir çeviri, Guantanamo’nun en ünlü belgesi. İngiltere’de Manchester şehrinde yapılan bir aramada bir militanın evindeki bilgisayarda ele geçirilmiş. El Kaide’nin 1998 yılında Tanzanya ve Kenya bombalamalarının 2001 yılındaki mahkemesinde delil olarak kullanılmış.
YANIMDA bulunan en üst düzey askere soruyorum;
‘Neden tutuklular ile görüşmemize izin vermiyorsunuz?’
‘Manchester Belgesi’ni okumadınız mı? Vermiş olmamız gerekiyor sizlere’ diyor.
Evet Guantanamo’nun neredeyse bütün kurallarının dayandırıldığı şu meşhur Manchester Belgesi verildi.
12 SAYFA
Okudum. 12 sayfalık bir çeviri, Guantanamo’nun en ünlü belgesi. İngiltere’de Manchester şehrinde yapılan bir aramada bir militanın evindeki bilgisayarda ele geçirilmiş.
El Kaide’nin 1998 yılında Tanzanya ve Kenya bombalamalarının 2001 yılındaki mahkemesinde delil olarak kullanılmış. FBI tercüme etmiş ve belge Adalet Bakanlığı resmi internet sitesine kamuya açık şekilde konmuş.
İşte bu belge, şu anda Guantanamo’daki pek çok hukuk olayının dayandırıldığı tek ve en önemli gerekçe.
12. DERS
Belgenin üzerinde
‘12. Ders ESPIONAGE (casusluk) Bilgi Edinme ve Kullanma Yöntemleri’ yazıyor.
Standart ve piyasadaki herhangi bir casusluk kitabında bulacağınız bilgilerin hepsi mevcut. Guantanamo’yu ilgilendiren kısmı ise 12 sayfalık metnin son iki sayfası. Burada gözetleme merkezleri ve cezaevlerinde ne yapılması gerektiği anlatılmış.
TAKTİKLER
İsim vermeyin.
Toplu hareket edin.
Gerekirse açlık grevini bir taktik olarak uygulayın.
Nakillerde İslami sloganlar atın. İşkence görürseniz size işkence yapanların isimlerini unutmayın.
Avukatlarınız ve aile üyelerinizi, ziyaretlerinde, örgütle iletişim için kullanın.
İslami bir programı cezaevinde disiplinli bir şekilde uygulayın.
Cezaevinde temizlik ya da başka hiçbir iş yapmayı kabul etmeyin. Ve Kuran’dan ayetlerle ekip çalışması şeklinde örgütlenmenin anlatıldığı bir sayfa daha. Ekip olarak karşı çıkın, cezaevinde de örgütlenin gibi...
Bırakın kapatmayı yenisini yapıyorlar
Bırakın ‘Guantanamo’yu kapatın’ çağrılarını dinlemeyi, 5. Kamp’ın hemen yanında ‘Kamp 6’ inşa ediliyor. Modern zamanlarda inşa edilen beton bir ortaçağ şatosunu andırıyor. 6. Kamp’ın gözetleme kuleleri yok. ‘Gerek olmayacağını, çünkü çok yüksek teknoloji ile donatıldığını’ söylüyorlar. 12 Haziran 2006’da biteceği yazıyor önündeki levhada. 31 milyon dolara mal olacak bu yeni hapishaneyi tanımlarken yanımızdaki subaylardan bir tanesi ilginç bir benzetme kullanıyor: ‘Tıpkı Amerika’daki cezaevleri gibi...’
Açlık grevine diyet mönü
Doktor anlatıyor: ‘Geçtiğimiz ağustos ayında 80 kişiyle başladı, sonra 11 Eylül’de 131 kişiye çıktı. Ardından ekim ayında 30-40 kişiye düştü. Yılbaşında yeniden bir yükselme yaşandı, 84 kişi oldu. Şu anda ise 5 kişi hálá açlık grevinde. Bu insanlar yaklaşık 6 aydır grevdeler ve onları sağ tutmak için elimizden geleni yapıyoruz’ diyor.
Açlık grevindeki tutuklular, avukatları vasıtasıyla yaptıkları açıklamalarda, doktorların müdahalede çok sert davrandığını, burunlarından içeriye kalın boruları vazelinsiz sokup zorla
yemek verdiklerini belirtiyorlardı. Bu iddiaları soruyorum. Doktorlardan biri elindeki torbanın içinden sarı bir boru tüpü çıkartıyor.. ‘Dünyanın her yerinde bu uygulanır, biz de burada bunu yapıyoruz. İsteyen varsa deneyebiliriz ya da alıp yanında götürebilir’ diyor. Herkes fotoğraflarını çekiyor ama hiçkimse almıyor.
Dışarı çıkıyoruz. Siyahi komutan ‘Ben her gün önlerine isteseler de istemeseler de 5 çeşit yemek veriyorum, aralarında açlık grevindeki tutukluların iyileşmesi için diyet mönüler de var’ diyor.
Bileğe ve beldeki kemere takıyorlar
Kapıya asılı duran bu kelepçeler 5. Koğuş’ta sorguya giderken takılıyor. Önce bileğe, sonra beldeki kemere. Yetmiyor. Sorgu odasında yere zincirle bağlanıyor. Mahkum kımıldıyamıyor bile. Sadece konuşuyor. Tabii konuşursa.
Delta Kampı ezan vakti
Günde 5 vakit ezan okunuyor. Bunun için her kamptan 1 tutuklu seçiliyor. Eskiden ABD askeri bir imam ile iki tercümanı varmış. Adam hakkında ‘casus’ iddiaları çıkarmış, tercümanlarla birlikte yargılamışlar. Sonuç: Beraat. Şimdi bir rahip var. Onun için ezanı mahkumlar okuyor.
KELEPÇELİ SADDAM
Kafeslerden, bir futbol sahasını andıranın içine giriyoruz. Duşun duvarı yanımızda kalıyor. Duvarda birkaç resim var. Bir tanesinde
Saddam Hüseyin, elleri kelepçeli, üzerinde Cesur Giyim’in şık takımları var. Yan resimde bir Ortadoğu pazarı.
Sinir bozan ok
Boşluğun ortasındaki bir ok var, kıbleyi gösteriyor. Hemen altında bir rakam ve kelime yazıyor. Başına gelip bakıyorum.
‘MAKKAH (MEKKE) 12793 km.’ İnançlı bir El-Kaide savaşçısı iseniz her gün böyle bir okun başında bu rakamı okumak moral bozucu olmalı.
İyi çocuk olana tuvalet kağıdı
Koğuşlara giriyoruz. Yatakların üzerinde malzemeler teşhir için duruyor. Pek çok malzeme var. Bu sefer üç tane monopol oyunu görüyorum. İyi davranan tutuklulara verilen tuvalet kağıdı da lüks ayrıcalıklardan bir başkası. Bir asker bize bağıra bağıra koğuştaki bu ayrıcalıkları anlatıyor.
7 AŞAMALI DİKENLİ TEL
Birazdan 4 kampı içinde barındıran Delta’ya gidiyoruz. 1., 2., 3. ve 4. kamplar burada. Dışarıda tel örgüler var.
Gözetleme kulelerinin kimi boş. Boş gözetleme kulelerini çekmememizi istiyorlar. Yedi aşamalı dikenli tellerle çevrili, etrafında gerçek anlamı ile kuş uçurtulmayan, deniz kenarına kurulmuş kampların içine girmemiz mümkün değil.
Demirden domuz heykeli
Amerikan kampının dışına doğru yürüyoruz. Kampın girişinde bütün birliklerin flamaları ya da maskotları büyük beton bloklara işlenmiş. Bu hali ile büyük bir askeri heykel sergisini andırıyor. En büyük heykel demirden yapılmış bir domuz heykeli. Yanına geçip fotoğraf çektiriyorum.