Güncelleme Tarihi:
İçerdeki mutlak irade, Kandil’den talimat aldıkları iddiasını kabul etmeyen Kamp Meclisi’nde. Bugünlerde Mahmur’da herkes gözünü BM ve Irak makamlarının cumartesi günü başlattığı nüfus sayımına dikmiş. İçerdeki net rakam ve kimlik tespitleri kampın geleceğini belirleyecek ilk aşama.
SADDAM Hüseyin döneminde 1998’de açılan Mahmur Kampı tam bir gri bölge. Kağıt üzerinde kampın idaresi Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nde (BMMYK). Ancak soluk mavi bayrağının dalgalandığı kampa girerken BM’nin hükmünün pek de geçmediğini anlıyoruz. Kampı ziyaret için ilk vizeyi Kürdistan Bölgesel Hükümeti’nden almamız gerekiyor. Adres bölgenin İçişleri Bakanı Kerim Sincari. Erbil’den giden direktiflerin adresi Mahmur Kaymakamı Barzan Seyid Kaka. Kaymakamın kampa girişimiz için imzaladığı sarı kağıt ise sadece ana kapıdan geçene kadar işliyor. Kürt Yönetimi tarafından atanan Kamp Müdürü Ali Dizayi sonraki aşama için kamp meclisiyle muhatap olmamız gerektiğini hatırlatıyor kibarca. Polat Bozan ve Zin Bilgeç çıkageliyor bizi karşılamaya. Türkçe konuşmama kararı almışlar. “Tercümanımız var” diyoruz ama ambargo kısa sürüyor, Türkçe devam ediyoruz.
Tepkinin nedeni 3 PKK’lı
Yaklaşık 1 yıl önce bir grup PKK’lının Habur’dan Türkiye’ye dönüş denemesi sırasında yaşanan olaylar umutsuzluğa kapılmalarına neden olmuş. Süreç başarısız olunca Irak’a dönen gruptan üç PKK’lı kadın Kandil yerine Mahmur’a dönmek için BM’ye başvurmuş. Ancak Birleşmiş Milletler Kürdistan
Kampın hızlı feministi
POLAT Bozan’ın yanında bize eşlik eden 20 yaşındaki Zin Bilgeç, genç yaşına rağmen Kamp
Günübirlik yaşamlar
ÇEVRE illerde çalışmak için Mahmur’dan günübirlik izinle dışarı çıkan 900 kişi var. Bunların sadece 300’ü kadrolu işlerde çalışıyor. Dışarı çıkış izni vermek için Mahmur Kaymakamlığı işyerlerinden resmi yazı getirmelerini talep ediyor. Dışarı çıkanların en çok iş tuttuğu şehir Erbil. Erkeklerin daha çok inşaatlarda işçilik yaptığını, kadınların ise temizliğe gittiğini öğreniyoruz. Akşam 20.00’den önce kampa dönmeleri gerekiyor. Kampta da günlük yaşam sürüp gidiyor. Çocuklar sokaklarda oynuyor, kadınlar evlerinin işlerini yapıyor. Kamptaki evlerin bir kısmında da güvenlik güçleri kalıyor. 2004 ve 2007’de ABD, BM ve Irak yetkilileri kampta iki kez silah kontrolü yapmış, ikisinde de içerde silaha rastlanmadığı rapor edilmiş. Biz de kampın içinde dolaşırken sadece güvenlik güçlerinin kaldığı evlerde silaha rastlıyoruz.
Türkiye’ye dönüş şartları
MAHMUR’un sakinleri Türki-ye’ye dönmek istiyor ancak geri dönüşler için üç ana talepleri var:
1-Dönüşlerin sorunsuz gerçekleşmesi ve Türkiye’deki vatandaşlık hakları için BM garantisi.
2-Türkiye’den göç etmelerine neden olan durum ve kaybettikleri mülkleri için tazminat.
3-Türk hükümetinin Kürt sorununun çözümünde tatminkâr adımlar atması.
İnsani boyutu çözecek kapasiteye sahibiz
ANKARA ile Erbil arasındaki en büyük görüş ayrılığı ise kampın niteliği üzerinde. Erbil Başkonsolosu Aydın Selcen Türkiye’nin bakışını şöyle özetliyor: “Mahmur insani boyutu çok ağır basan bir konu. Sahada hassas adımlar atarak ilerlemek önemli. Nüfus sayımı olumlu olacaktır. Mahmur üzerinden terör örgütünün silahlı baskısı sökülebildiğinde, Mahmur’daki insanlarımız kendi iradelerini ortaya koyabildiklerinde pek çoğunun ülkemizden ayrıldıkları köylerine dönmek isteyeceklerini tahmin ediyoruz. Bu insani boyutu çözebilmemiz gerekiyor. Bu konuda gerekli kapasitemiz var. Türkiye içinde de yerinden yurdundan ayrılmış pek çok vatandaşımızın geri döndü. Ama bunun bir de terör boyutu var. Terör örgütünün oradaki kamp üzerindeki hakimiyetinin ortadan kaldırılması gerek. Girişin ve çıkışın kontrol edilmesi gerek.”
PKK sempatizanı var ama kontrol bizde
m MAHMUR Kaymakamı Barzan Seyid Kaka, kampın PKK’nın kontrolünde olduğunu iddiasına şu sözler ile karşılık veriyor: “Belki kamptakilerin yüzde 10’unun Türkiye’de bağlantıları olabilir, belki bazıları PKK’ya sempati duyuyor olabilir. Ama kontrol bizde ve BM’de. Kürdistan Bölgesel Hükümeti’nin çıkarı Türkiye ile iyi ilişkiler kurmakta. Ankara ile Erbil arasında iyi bir anlayış zemini oluştu. Böyle bir dönemde bizim yönetimin Mahmur’da başka türlü bir faaliyete izin vermesi düşünülemez.” Kamptakilere seyahat izni vermediklerini anlatan Seyid Kaka, şöyle konuyor: “Sayımdan sonra Irak hükümetinin kimlik kartlarını alırlarsa pasaport da edinebilirler. Ancak büyük bölümü Irak’ın kimlik kartını istemiyor. Türkiyeli olduklarını söylüyorlar ve kendi ülkelerinin kimliğini istiyorlar.”
(DEVAM EDECEK)