Güncelleme Tarihi:
Kürtlerin ana dillerinde konuşma hakkını savunma bahanesiyle PKK'nın hamisi kesilen Madam Mitterrand'ın demokrasisi fena açık verdi. Madam'ın ülkesi Fransa'da bir yargıç, duruşma sırasında Bask dilinde konuşmaya kalktıkları gerekçesiyle beş Basklıyı yaka paça adliyeden attırdı.
İNSAN hakları söz konusu olduğunda mangalda kül bırakmayan Batı demokrasisi bu sefer fena çuvalladı. Fransa'nın Bayonne kentindeki mahkemede, devlet malını çalmaya teşebbüs suçundan yargılanan beş Basklı, duruşma sırasında Bask dilinde konuşmaya kalkışınca, Madam'ın demokrasisi gerçek yüzünü gösterdi.
Fransa'nın Pau kentinde idari arşivin bir bölümünü çalmaya çalışırken yakalanan, 'Bask için Demokrasi Grubu'na mensup militanlar çıkarıldıkları mahkemede Bask dili ve kültürü için mücadele ettiklerini ancak terör eylemleriyle ilişkileri olmadığını belirterek Baskça konuşmakta ısrar ettiler.
Mahkeme salonunda yerel bir dilde konuşulmasına tahammül edemeyen yargıç, sanıkların salondan atılması için polise talimat verdi. Bunun üzerine mahkemede görevli polisler sanıklara karşı zor kullanarak, beş kişiyi birden tekme tokat adliye binasından dışarı atıp cezaevine götürdüler. Sanıklar merdivenlerden yuvarlanırken foto muhabirleri tarafından yakalanan bu görüntü, Madam'ın ‘‘kendi işine geldiği gibi işleyen’’ demokrasisin çifte standardını açıkça ortaya koydu.
İKİ YÜZLÜLÜK
Fransız ulusal basınının bu olaya sütunlarında tek satırlık yer bile vermemesi de dikkati çekti.
Bölge halkının dikkatini çekmek için ilginç eylemlere başvuran Bask militanları bundan önce de 14 Mart günü İl Genel Meclisi'ni basarak üyelerin 20 kadar koltuğunu çalmaya çalışırken yakalanmış sonra da serbest bırakılmışlardı.
Kürt kökenli Türk vatandaşlarını koruma bahanesiyle Türkiye düşmanı kesilen Madam'ın ülkesinde yaşanan bu çifte standart, Batı'nın kendine özgü çıkar anlayışından kaynaklanıyor.
Yerel Bask dilinin ihtilaf konusu olduğu İspanya, Fransa'nın komşusu ve Avrupa Birliği içinde ortağı. Bask bölgesinin bağımsızlığı için terör eylemlerine başvuran ETA örgütü yıllardır Madrid Hükümeti'ne kök söktürüyor. Terörün önü bir türlü alınamıyor. AB içindeki ortakları da terörle mücadele konusunda İspanya'ya tam destek veriyorlar. Hatta terör örgütü mensuplarının takibi konusunda İspanya ile Fransa arasında ikili anlaşma var. Fransa, iki ülke arasındaki sınırın geçtiği Pirene dağlarında üslenen teröristleri yakaladığı zaman, bunları derhal İspanya'ya teslim ediyor. İşte bu nedenle, değil terörist, sıradan bir Bask milliyetçisinin bile Fransız mahkemesinde, İspanya'nın resmen tanımadığı bir yerel dilde konuşmasına imkan bulunmuyor.
TÜRKİYE'NİN KUSURLARI
Batı demokrasisi kendi işleyişi içinde bu tavrı takınırken sesi soluğu çıkmayan Madam, Türkiye'ye karşı farklı standart uyguluyor. Bölücülük suçundan hapis cezasına mahkum olan Leyla Zana için ‘‘O benim kızım’’ diyen Madam, Bask bölgesi için ağzını açmıyor, ancak Türkiye'yi suçlayabileceği hiçbir fırsatı kaçırmıyor.
Körfez Savaşı sonrasında Saddam'ın ordularından kaçan on binlerce Iraklı Kürt sınırı geçtiğinde Türkiye, bütün imkanlarını seferber ederek mültecilere sahip çıkmıştı. Ancak güneydoğuya giderek kampları ziyaret eden Madam Mitterrand, yaşam koşullarına burun kıvırdığı gibi ‘‘Çocuklara sabah kahvaltısında süt verilmiyor’’ diyerek Türkiye'yi kusurlu bulmuştu.