Güncelleme Tarihi:
Tartışmanın odağında, 86 yaşındaki Macaristan doğumlu iş adamı George Soros'un kurucusu olduğu ve 100'ü aşkın ülkede 1980'lerin ortalarından bu yana faaliyet gösteren Açık Toplum Vakıfları (Open Society Foundations) ve ilgili dernekler, kuruluşlar var.
Macaristan'da şu anda iktidarda olan merkez-sağ Fidesz muhalefetteyken, partinin önde gelenleri Soros derneklerinin savunucularıydı.
Şimdi ise Fidesz hükümet yetkilileri ve iktidar yanlısı medya, bu vakıflarla ilişkili sivil toplum örgütlerini, 'seçilmediği halde her şeye karışan, zamanı geçmiş bir liberal elit' diye niteliyor.
Soros tarafından finanse edilen gruplar bugünlerde Polonya'da hükümet karşıtı gösteriler örgütlemekle, Romanya, Slovakya, Çek Cumhuriyeti ve Macaristan'da "yolsuzluk karşıtlığı görünümü altında seçilmiş hükümetleri itibarsızlaştırmaya çalışmakla" suçlanıyor.
George Soros geçen yıl ABD'de başkanlığa seçilen Donald Trump tarafından verilen bir ilanda bizzat hedef alınmış ve 'yahudi düşmanı bir dil kullanmakla' suçlanmıştı.
Macaristan'daki muhalif kesim ise hükümeti 'demokrasiyi ayaklar altına almakla' suçlanıyor. Helsinki Komisyonu adlı sivil toplum kuruluşunun eş başkanı Andras Kadar, "Hükümet önce Anayasa Mahkemesi, Danıştay gibi demokratik kurumları zayıflattı. Sonra basını iyice bastırdılar" diyor.
Kadar, hükümetin kamuya ait yayıncı kuruluşları ele geçirdiğini ve önemli belli başlı medya kuruluşlarının satın alma ya da kapatma yollarına gidilerek safdışı edildiğini anlatıyor.
Bunun son örneği ise Ekim ayında muhalif gazete Nepszabadsag'ın kapatılması olmuş. Kadar, "Şimdi de iktidarı denetleyebilecek, gücün kötüye kullanılmasını sorgulayabilecek ve teşhir edebilecek kapasitedeki sivil toplum kuruluşlarına savaş açıyorlar" diye sürdürüyor.
Bunlar arasında Uluslararası Şeffaflık Derneği, Macaristan Haklar ve Özgürlükler Birliği ve Helsinki Komisyonu sayılıyor.
ORBAN: SÜPÜRÜP ATMA YILI
Fidesz yetkilileri ise olan bitene farklı bakıyor. Partinin parlamentodaki grup başkan vekili Szilard Nemeth, Donald Trump'ın ABD'deki seçim zaferinin "Sorun yaratan örgütlerden kurtulmak için uluslararası bir fırsat" sunduğunu düşünüyor.
Başbakan Viktor Orban da aynı fikirde. Aralık ayında internet gazetesi 888.hu'ya verdiği demeçte bu yılın bu tür sivil toplum kuruluşlarının süpürülüp atılacağı yıl olduğunu söyledi ve ekledi: "Paranın nereden geldiği, hangi gizli örgütlerle ilişkili oldukları ve hangi sivil toplum örgütünün kimin çıkarlarına hizmet ettiği bir bir ortaya çıkacak."
Orban'ın sözünü ettiği 'bahar temizliği' sivil toplum örgütü liderlerinin mal varlıklarını açıklamasını zorunlu kılan bir yasa değişikliği ile başlıyor.
Bu yasal düzenlemede sivil toplumun gücünü sınırlama konusunda yakınlarda İsrail ve Rusya tarafından benimsenen düzenlemeler örnek alınmış görünüyor.
Açık Toplum Vakıfları geçen yıl üç aşamalı bir süreç ardından Rusya'dan atılmıştı. Önce vakıflara karşı mali inceleme başlatılmış, sonra yabancı ülkelerin ajanlığını yaptıkları ilan edilmiş, en son olarak da çalışmaları tamamen imkansız hale getirilmişti.
İktidar partisinden Szilard Nemeth'e göre şimdi Macaristan'da da aynısını yapmak gerekiyor:
"Soros imparatorluğunun yarı sivil örgütleri ulusal hükümetlere karşı, küresel büyük sermayenin çıkarlarını ve politik doğruculuk aleminin çıkarlarını savunmak için fonlanıyor. Bu örgütler bütün imkanlar kullanılarak ortadan kaldırılmalı."