Güncelleme Tarihi:
Hamas, İsrail'de yayın yapan Kanal 12 televizyonunun "İsrail, Hamas lideri Haniye'yi Tahran'da kaldığı odaya önceden yerleştirilen 'bombayla' öldürdü" iddiasını yalanladı.
Al Arabiya gazetesinde yer alan habere göre, Hamas tarafından yapılan açıklamada, İsrailli medya kuruluşlarının istihbarat bilgilerine dayanılarak sunulan bu hikayenin "bir avuç yalandan" ibaret olduğu belirtildi.
Açıklamada, "İran güvenlik birimleri tarafından yürütülen soruşturma neticesinde suikastın, Haniye'nin başkent Tahran'daki resmi İran misafirhanesindeki odasında bulunan cep telefonunu hedefleyen füze ile gerçekleştirildiği doğrulanmıştır" denildi.
SANA'nın haberine göre, Hola bölgesi civarında toplu mezar tespit edildi.
Mezarları ortaya çıkarmak için uzman ekipler ve sivil savunma görevlileri bölgeye sevk edildi.
Esad rejimi, Hola'da 25 Mayıs 2012'de 49'u çocuk, 34'ü kadın 108 sivili katletmişti.
Rejimin topçu bataryalarının bölgeyi aralıksız yaklaşık 13 saat bombalamasının ardından rejim yanlısı Şebbihalar, baskın yaparak çok sayıda sivili kesici ve delici aletlerle öldürmüştü.
İngiltere Başbakanlık kaynakları, Suriye'nin devrik lideri Beşşar Esad'ın İngiliz vatandaşı eşi Esma Esad'ın seyahat yaptırımı uygulanan bir şahıs olduğunu ve İngiltere'ye giremeyeceğini ifade etti.
İngiliz medyasında yer alan haberde, Esma Esad'ın kanser tedavisi gördüğü ve yaşama şansının yüzde 50 olduğu kaydedildi.
Esad'ın eşinden boşanma ve tedavi için İngiltere'ye dönme niyeti olduğu iddia edilirken Londra'da özel kliniği bulunan babası Fawaz Akhras'ın ise kızına destek olmak için İngiltere'den Rusya'ya gittiği öne sürüldü.
İngiliz Başbakanlık kaynakları ise kanser tedavisini İngiltere'de sürdürmek isteyen Esad'ın doğduğu ve vatandaşı olduğu ülkeye dönemeyeceğini ifade etti.
Başbakanlık kaynakları, 2020'de süresi dolan İngiliz pasaportunu yenilemeyen Esad'ın herhangi bir seyahat dökümanının bulunmadığını açıkladı.
The i Paper gazetesi de pasaport süresi dolan Esad'ın, aynı zamanda seyahat kısıtlaması ve mal varlıklarının dondurulması gibi yaptırımlara tabi olduğunu hatırlattı.
Gazeteye konuşan başbakanlık kaynakları, Esad'a uygulanan yaptırımlar nedeniyle İngiltere'ye girişinin mümkün olmadığını belirtti.
İsrail'de yayın yapan Kanal 12 televizyonunun haberinde, İsrail'in Hamas lideri Haniye'ye 31 Temmuz'da düzenlediği suikasta ilişkin detaylar paylaşıldı.
Haberde, Hamas lideri Haniye'nin İran'ın başkenti Tahran'da son derece "hassas ve titizlikle" hazırlanmış bir planla Dış İstihbarat Teşkilatı Mossad tarafından hedef alındığı belirtildi.
Habere göre, suikast planı üzerine aylar boyunca çalışan Mossad, Haniye'nin hareketlerini uzun süre dikkatle takip etti ve Hamas liderinin İran'a düzenlediği ziyaretlerde aynı konukevinde ve odada kaldığını tespit etti.
Kanal 12'ye konuşan kaynaklar, suikastın İsrail'in yürüttüğü "en karmaşık ve hassas operasyonlardan biri" olduğunu iddia ederken, Haniye'nin misafir edildiği İran Devrim Muhafızlarına ait konukevindeki odasına uzaktan infilak ettirilen "hassas bir bomba" yerleştirildiğini öne sürdü.
Suikast akşamı büyük zorlukla karşılaşıldığını belirten kaynaklar, "Haniye'nin kaldığı odanın kliması bozulduğunda operasyon büyük bir zorlukla karşılaştı ve arıza nedeniyle odadan çıkarılabilirdi, ancak bakım ekibi arızayı giderdi." ifadesini kullandı.
İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ın yemin törenine katılmak için Tahran'da bulunan Haniye, bir konukevinde 31 Temmuz'da düzenlenen suikast sonrası hayatını kaybetti.
Suriye'de yeni yönetim, Esad rejimine yakın kişilere yönelik adalet arayışını hızlandırarak geniş operasyonlar düzenledi.
New York Times'da yer alan habere göre, Esad'ın devrilmesinin ardından Lazkiye'de düzenlenlenen operasyonda "bir dizi kişi" tutuklandı.
Silah ve mühimmatlara el konulduğu bildirilirken Tartus, Humus ve Hama bölgelerinde Esad'a sadık kişilerin peşine düşüldüğü ifade edildi. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, yeni hükümet yetkililerine Esad sadık tarafından pusu kurulduğunu ve çatışmaların yaşandığını bildirmişti.
AFP'de yer alan habere göre, Esad sadıklarına yönelik operasyon sırasında aralarında muhbirler, rejim yanlısı savaşçılar ve eski askerlerin de bulunduğu yaklaşık 300 kişi tutuklandı.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi Başkanı Rami Abdül Rahman, “Bir haftadan kısa bir süre içinde Şam ve banliyölerinin yanı sıra Humus, Hama, Tartus, Lazkiye ve hatta Deyrezzor'da yaklaşık 300 kişi gözaltına alındı” dedi.
Abdül Rahman, tutuklamaların “yerel halkın işbirliğiyle” gerçekleştiğini de sözlerine ekledi.
İsrail Mahkemesi, Başbakan Netanyahu'nun yolsuzluk suçlamasıyla yargılandığı davanın prostat ameliyatı nedeniyle ertelenmesi kararı aldı.
“Duruşmanın önümüzdeki hafta, 6 Ocak Pazartesi günü devam etmesi bekleniyor” diyen mahkeme, Netanyahu'ya geçmiş olsun dileğinde bulundu.
Netanyahu'nun avukatı “ilerleyen günlerde mahkemeyi bilgilendireceğini” de sözlerine ekledi.
Görgü tanıklarından alınan bilgiye göre, İsrail ordusu, hastaneye topçu ateşiyle saldırı düzenledi.
Saldırıda ölen ya da yaralanan olup olmadığına ilişkin henüz bilgi paylaşılmadı.
El-Ehli Baptist Hastanesi, İsrail ordusunun 27 Aralık'ta Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Kemal Advan Hastanesini yakarak, hizmet dışı bırakmasıyla kuzeyde hizmet veren tek sağlık merkezi konumunda kalmıştı.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Kemal Advan Hastanesine yapılan baskının ardından yaptığı açıklamada, Gazze'deki sağlık sisteminin sistematik olarak çökertilmesi, sağlık hizmetine ihtiyaç duyan Filistinliler için bir "ölüm cezası" olduğu belirtilerek, bu dehşetin sona ermesi, sağlık hizmetlerinin korunması ve ateşkesin sağlanması çağrısı yapmıştı.
İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda yaklaşık 17 bin 492'si çocuk, 11 bin 979'u kadın olmak üzere 45 bin 484 Filistinli öldü, 108 bin 90 kişi yaralandı.
Enkaz altında halen binlerce ölü olduğu bildirilirken, halkın sığındığı hastane ve eğitim kurumları hedef alınarak sivil altyapı da tahrip ediliyor.
Filistin resmi haber ajansı WAFA'da yer alan habere göre, Gazze Şeridi'nde İsrail'in zorla yerinden ettiği ve çadırda yaşayan 1 bebek daha soğuk yüzünden hayatını kaybetti.
Haberde, Deyr el-Belah kentinde bir çadırda kalan bir aylık Cuma el-Batran isimli bebeğin şiddetli soğuk nedeniyle hayatını kaybettiği, bebeğin ikiz kardeşi Ali el-Batran'ın sağlık durumunun ise kötüye gittiği kaydedildi.
Gazze'de son 1 haftada soğuk nedeniyle yaşamını yitiren bebeklerin sayısının 5'e yükseldiği ifade edildi.
Yaklaşık 2,3 milyon nüfusa sahip Gazze Şeridi'nde İsrail soykırımı 15 ayı aşkın süredir devam ediyor.
Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre, İsrail saldırıları nedeniyle Gazze'de her 10 kişiden 9'u yerinden edildi.
Gazze'de yerinden edilen Filistinlilerin büyük kısmı, İsrail saldırılarında oluşan ağır yıkım nedeniyle derme çatma çadırlarda ikamet etmek zorunda kalıyor.
Havaların soğumasıyla Gazze'deki Filistinlilerin yaşam koşulları daha da zorlaştı.
Eski ABD Başkanı Barack Obama'nın çelişkilerle dolu Suriye politikası, Suriye'de yaklaşık 14 yıla yayılan ölüm ve yerinden edilmelerin en önemli kırılma noktası olarak tarihe geçti.
Suriye'de 2011 baharında özgürlük talepleriyle başlayan halk hareketlerine Baas rejiminin şiddet ve katliamlarla karşılık vermesiyle patlak veren iç savaşta, dönemin Obama yönetimi kısa sürede rejim değişikliği gerektiği söylemini benimseyerek yoğun girişimlerde bulundu.
Esed rejiminin Suriye halkına yönelik baskı politikaları sürerken Obama, Ağustos 2012'de yaptığı açıklamada, rejimin halk üzerinde kimyasal silah kullanmasının çok ağır sonuçları olacağını söyledi ve bunu "kırmızı çizgi" olarak nitelendirdi.
Obama'nın kuvvetli söylemi o dönemde büyük yankı uyandırırken rejim güçleri, bundan tam 1 yıl sonra 21 Ağustos 2013'te Suriye'nin başkenti Şam'ın Doğu Guta bölgesinde kimyasal silahla katliam yaptı.
"U" DÖNÜŞÜ YAPARAK HAYAT VERDİĞİ REJİM CESARET BULDU
1400'ün üzerinde sivilin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan saldırı, eski ABD Başkanı Obama'nın söylemini eyleme dökemeyeceğini gösterdi.
Obama, Doğu Guta'daki katliama direkt askeri bir operasyonla yanıt vermek yerine, meseleyi ABD Kongresine taşıyarak, askeri yetki talebinde bulunmaya karar verdi. Ancak sonrasında ABD yönetimi, Rusya ile vardıkları uzlaşı neticesinde harekete geçmedi.
Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütüne (KSYÖ) devredilen süreçte, rejimden tüm kimyasal stokunu 19 Ağustos 2014'e kadar imha etmesi istendi.
Ancak zehirli kimyasal gazlarla saldırılar düzenlemeye devam eden rejim güçleri, 4 Nisan 2017'de İdlib'in Han Şeyhun ilçesinde sivilleri kimyasal silah saldırısıyla hedef alarak bu silahtan vazgeçmediğini gösterdi. Katliamda 100'den fazla sivil öldü, 500'den fazla sivil gazdan etkilenerek yaralandı.
Rejim güçlerinin bir diğer kimyasal silah saldırısı ise Doğu Guta bölgesinin Duma ilçesinde 7 Nisan 2018'de düzenlendi. Saldırıda 78 sivil yaşamını yitirirken, çoğu kadın ve çocuk yüzlerce sivil de zehirli gazlardan etkilenerek tedavi gördükten sonra evlerini terk etmek zorunda kaldı.
Pek çok siyasetçi ve akademisyen, Obama'nın devrik lider Esed'e karşı harekete geçmemesini eleştirerek, "kırmızı çizgi" politikasını "tarihi başarısızlık" olarak nitelendiriyor; ABD'nin başarısız politikasının, Rusya ve İran'ın desteğini alan rejimin sivil nüfusa yönelik saldırılarını artırmasına imkan sağladığını belirtiyor.
Obama'nın hamlesi Suriye muhalefetinde derin hayal kırıklığına neden olurken, Esed rejimini cesaretlendirdi.
MUHALEFETTEN DESTEĞİNİ ÇEKİP TERÖR ÖRGÜTÜ PKK/YPG'YE ODAKLANDI, RUSYA'YI DA CESARETLENDİRDİ
Başkanlık döneminde terör örgütü DEAŞ'la mücadele bahanesiyle Suriye'de varlık gösteren terör örgütü PKK/YPG ile ilişkilerini güçlendirmesi, hatta ittifak kurması Obama'nın Suriye politikasında önemli yer tutuyor.
Yıllardır Amerikalı askerler tarafından eğitilen ve finanse edilen PKK/YPG'li teröristler ile ABD arasındaki ilişki, Obama döneminde sağlamlaştırıldı, terör örgütü bu dönemde güç kazandı.
ABD'nin terör örgütüne desteği, Suriye'de yüz binlerce kişinin öldüğü ve milyonlarcasının yerinden edildiği iç savaş sürecini yıllara yaydı.
Obama yönetimi, Esed rejimine karşı savaşan Suriyeli silahlı muhalif gruplara verdiği desteği terör örgütüne yönlendirdi.
PKK/YPG, ilerleyen yıllarda ülkenin üçte birini, en büyük enerji kaynaklarını, barajlarını ve verimli arazilerini ele geçirerek Suriye'yi fiilen parçalanma sürecine soktu.
Muhalefetin kan kaybı, Ekim 2015'te Suriye iç savaşına dahil olan Rusya'nın savaşa tüm şiddetiyle girmesinin ABD yönetimi tarafından izlenmesiyle arttı.
Rus ordusu, DEAŞ'ı hedef almak yerine, 4-5 ay gibi kısa bir sürede muhaliflerin belini kırıp, Esed rejiminin yerini sağlamlaştırdı.
Pek çok uzman daha sonra, Rusya'nın savaşın kaderini değiştiren bu müdahalesinin, Obama yönetimi tarafından cesaretlendirildiği hatta Esed'in iktidardan düşmemesi için koordineli bir eylem olduğu yorumlarını yaptı.
Amerikan dış politikasına, 2024'te, İsrail'in Gazze'deki soykırımı ve ABD yönetiminin İsrail'e verdiği koşulsuz destek damgasını vururken Rusya karşısında Ukrayna'ya verdiği güçlü destek ve Çin'le küresel rekabette pozisyonunu koruma stratejisi de ana gündemleri belirledi.
7 Ekim 2023'ten önceki süreçte "İran ve vekillerine karşı İsrail'in savunmasına destek" ile Filistin konusundaki geleneksel "iki devletli çözüm" pozisyonu arasında bir "denge" siyaseti güden ABD yönetimi, 7 Ekim'den sonraki süreçte tüm siyasi ve askeri gücünü İsrail lehine ortaya koydu.
İsrail'e yıllık 3,5 milyar dolarlık rutin askeri yardıma ek olarak yeni askeri yardımlar için harekete geçen Amerikan yönetimi, bir yıl içinde bu ülkeye yaklaşık 18 milyar dolarlık askeri yardım gönderdi.
İsrail'in insani yardımları engellemesi ve saldırıları karşısında artan tepkileri dindirmek için Biden, şubat ayında bir adım atarak, ABD'den askeri yardımı alan ülkelerin insani yardımları kasten engellemediğinin Kongreye rapor edilmesini zorunlu kılan bir memorandum yayımladı.
Bu memorandumun ardından Dışişleri Bakanı Blinken, İsrail'in Gazze'ye insani yardımları kasten engellediği yönündeki resmi raporları dahi göz ardı ederek 10 Mayıs'ta Kongreye "İsrail kasten insani yardımları engellemiyor" şeklinde bildirimde bulundu.
Aksi halde, ABD Dış Yardımlar Yasası'nın "620 I" bölümüne göre İsrail'e askeri yardımları askıya almak zorunda kalacak olan Biden yönetimi, ABD Uluslararası Kalkınma Ajansının (USAID) "İsrail Gazze'de kasıtlı olarak gıda yardımlarının girişini engelliyor" şeklindeki resmi raporlarını görmezden geldi.
Benzer şekilde Dışişleri Bakanlığı Nüfus, Mülteciler ve Göç Bürosu da Blinken'a gönderdiği raporda, "İsrail'in Gazze'ye giden insani yardımları kasıtlı olarak engellediği" ve dolayısıyla "ilgili yasa çerçevesinde İsrail'e gönderilmesi planlanan paranın dondurulması gerektiği" yönünde bildirimde bulundu.
9 Mart'ta yaptığı açıklamada "İsrail'in Refah'a olası kara saldırısını kırmızı çizgi sayarım" yorumunu yapan Biden, İsrail ordusunun mayıs ayından itibaren kente yaptığı saldırılar karşısında üstü örtük hafif eleştiriler dışında somut bir tepki ortaya koymadı.
Son 1 yılda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) gündemine gelen 3 farklı "Gazze'de ateşkes" tasarısını da veto eden ABD, uluslararası arenada da İsrail'e kalkan olmaya devam etti.
ABD yönetimi, İsrail'in Gazze'den sonra saldırılar düzenlediği Lübnan'da taraflar arasında 27 Kasım'da varılan ateşkesin gerçekleşmesi için çaba gösterdi.
Suriye'nin Beyrut Büyükelçiliği, devrik lider Beşşar Esad'ın yakınlarına sahte pasaport verildiği şüphesi sebebiyle konsolosluk işlemlerini askıya aldığını açıkladı.
Açıklamada, "Suriye Arap Cumhuriyeti'nin Beyrut Büyükelçiliği, Dışişleri Bakanlığının talimatı üzerine büyükelçilikteki konsolosluk çalışmalarının bir sonraki duyuruya kadar askıya alındığını duyurur." ifadesi kullanıldı.
Konsolosluk işlemlerinin durdurulmasının sebebine ilişkin bilgi verilmedi.
Öte yandan, kimliklerinin açıklanmaması şartıyla Associated Press'e konuşan Lübnanlı güvenlik kaynakları, Suriye Büyükelçiliğinin, devrik lider Beşşar Esad'ın bir kuzeninin eşi ve kızına sahte pasaport verilmesi sebebiyle konsolosluk işlemlerini askıya aldığını söyledi.
Lübnan basınına yansıyan haberlerde, Esad'ın amcası Rıfat Esad'ın oğlu Dureyd Esad'ın eşi Huzeym ve kızı Şems'in, pasaportlarının süresi dolduğu için Lübnan'a gizlice girdiği ve hızlıca Mısır'a geçmek için yüksek meblağlar ödeyerek elçilikte pasaportların geçerlilik sürelerinin bulunduğu kısımda sahtecilik yaptırdıkları öne sürüldü.
Suriye Dışişleri Bakanlığının, Beyrut Büyükelçiliği hakkında Esad ailesinden başka kişilere de pasaport verilip verilmediğini belirlemek için soruşturma başlattığı bildirildi.
Esad'ın kuzeninin eşi Huzeym ve kızı Şems'in belgede sahtecilik suçundan gözaltında tutulduğu iddia edildi.
Lübnanlı yetkililer, ülkeye yasa dışı yollardan girenlerin Suriye'ye geri gönderileceğini duyurmuş ve dün Lübnan'a yasa dışı yollardan girdiği tespit edilen Esad rejimi güçlerinden aralarında subayların da bulunduğu yaklaşık 70 kişi Suriye'ye iade edilmişti.
Huzeym ve Şems Esad, 27 Aralık'ta Beyrut'taki Refik Hariri Uluslararası Havalimanı'nda gözaltına alınmıştı.
Suriye'nin devrik lideri Beşşar Esad'ın amcası ve 1982'deki Hama Katliamı'nı yapan birliklerin komutanı Rıfat Esad'ın 24 Aralık'ta beraberindeki 2 kişiyle özel bir jetle Beyrut'tan Dubai'ye gittiği açıklanmıştı.
ABD'deki en büyük Müslüman çatı kuruluşlarından Müslüman Amerikan Cemiyeti (MAS) ile Kuzey Amerika İslam Camiası (ICNA) tarafından Chicago'da düzenlenen yıllık kongrede, gündemin ana konuları arasında Gazze ve Suriye'deki gelişmeler ön plana çıktı.
McCormick Place kongre merkezinde, "Zincirleri Kırmak ve Değişimi Yönlendirmek" ana temasıyla düzenlenen 3 günlük kongrede, İsrail'in işgal ettiği Gazze ve haftalar önce özgürlüğüne kavuşan Suriye'deki Müslümanların durumu konuşuldu.
Kongrede, tanınmış sivil aktivist, akademisyen ve ilim insanları çeşitli konularda konuşmalar yaparken çocuklar, kadınlar ve farklı yaş grupları için de ayrı faaliyetlere yer verildi.
Birçok ana ve yan etkinliğin yapıldığı kongredeki konuşmacılar arasında, Siraj Wahhaj, Dalia Mogahed, Omar Suleiman, Usame Cemal, Suhaib Webb, Nihad Awad ve Muhammed Katanani gibi ABD'de yaşayan Müslüman aktivist ve sivil toplum liderleri yer aldı.
Etkinliklerde, Gazze'de halen İsrail ordusunun saldırılarına maruz kalan Filistinli Müslümanlar ve bir süre önce Suriye'de 61 yıllık Baas rejiminin düşmesinin ülke halkı üzerindeki etkileri, konuşmacıların en çok vurguladığı konular arasında yer aldı.
Kongre kapsamında, İbn Haldun Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Daire Başkanı Enes Yalman, Gazze ile ilgili özel bir sunum yaptı.
Kur'an-ı Kerim'i güzel okuma yarışmasında dünya birinciliği bulunan Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi İmam Hatibi Bünyamin Topçuoğlu'nun Kuran tilavetiyle 26 Aralık'ta açılışı yapılan kongrede, İstanbul Çamlıca Camii Müezzini Mustafa Alphayta da cuma namazı dahil bazı vakitlerde ezan okudu.
Türkiye'nin Chicago Başkonsolosu Tahir Bora Atatanır'ın da bazı oturumlara katılarak takip ettiği yıllık organizasyonda, ABD'nin farklı eyaletlerinden gelen on binlerce kişinin katılımıyla, İslam dünyasını ve her yaştan Amerikalı Müslümanı ilgilendiren çeşitli konular masaya yatırıldı, fikir alışverişinde bulunuldu.
İsrail Başbakanlık Ofisi'nden yapılan açıklamada, Netanyahu'nun bugün prostat ameliyatı olacağı belirtildi. Geçtiğimiz çarşamba günü Kudüs'teki Hadassah Hastanesi'nde muayeneden geçen Netanyahu'nun idrar yollarında iyi huylu prostat büyümesinden kaynaklanan bir enfeksiyon tespit edilmişti.
İsrail ordusunun 92'nci Taburu'na bağlı askerler, Gazze'nin kuzeyindeki Beyt Hanun'da zorla göç ettirdikleri bölge sakinlerinin evlerini ateşe verdi.
Saldırılarda büyük yıkıma uğrayan evleri kundakladıkları görüntüleri dronla kayıt altına alan İsrail askerleri, söz konusu görüntüleri ırkçı "köyünüz yansın" şarkısı eşliğinde paylaştı.
Gazze'deki Refah kentinde İsrail ordusunun yaptığı katliamlar sonrası, Kudüs'te "kutlama" yapan İsrailliler de "Köyünüz yansın" şarkısı eşliğinde eğlenmişti.
İsrailli bazı futbol kulüplerinin taraftarları, statlarda sık sık Filistinlileri hedef alarak, ırkçı "köyünüz yansın" tezahüratları yapıyordu.
Suriye Haber Ajansına (SANA) açıklamalarda bulunan Hattap, 13 yıl süren fedakarlık ve çabanın ardından Suriye halkının zafer elde ettiğini vurguladı.
Hattap, "Güvenlik kuruluşları yeniden yapılandırılacak, tüm güvenlik birimleri feshedilecek ve halkımızın tarihine, mücadelesine ve geçmişine layık bir şekilde yeniden şekillendirilecektir." dedi.
Devrik Baas rejimi döneminde güvenlik birimlerinin 50 yıldan fazla süre halka eziyet ettiğini dile getiren Hattap, Suriye halkına, güvenliklerini sağlamak ve haklarını en iyi şekilde korumak için gece gündüz mücadele etme taahhüdünde bulundu.
Başkent Şam'da bir otelde gerçekleşen törene Suriyeli doktorların yanı sıra dünya genelinden Suriye'ye gelerek burada görev yapan farklı milletlerden hekimler de katıldı. Törende ilk başta Suriye savaşı boyunca aralarında doktorlar, sağlık çalışanları ve Suriye toplumunun her kesiminden hayatını kaybedenler için ruhlarına Fatiha Suresi okundu, bir dakikalık saygı duruşu gerçekleştirildi.
Esad rejiminin yıkılmasının ardından ülkede halihazırda zorluk çeken sağlık sektörünün geliştirilmesi için açık oturum gerçekleştirildi. Saldırılarda yaralanan doktorlar anıldı.
Törende, doktorlar ile sağlık ekipleri, zorlu şartlar altında hayat kurtarmak için yürüttükleri çalışmaları anlattı.
Doktorlar, görev yaptıkları bölgeler ve yaptıkları çalışmalarla anons edilerek sırayla sahneye çağırıldı. UOSSM temsilcileri, doktorlara üstün hizmetlerinden dolayı plaketlerini takdim etti. Plaket törenleri sırasında sahnede ve salonda duygusal anlar yaşandı.
YENİ SAĞLIK SİSTEMİ
Suriye'deki yeni yönetimin Sağlık Bakanı Mahir Şara, törende yaptığı konuşmasında, Suriye'de Sağlık Bakanlığı'nda yeni bir sağlık sistemi inşa edilmesi için sistemin kurulmasına hazırlandıklarını belirtti.
Tüm sağlık kuruluşlarının bir çatı altında "yeni Suriye'de halka sağlık hizmeti vermek üzere" birleştirileceğini vurgulayan Şara, ülke içinde faaliyet gösteren ya da devrim öncesinde geçmişte faaliyet göstermiş sağlık kuruluşlarının da yeni sağlık sistemine katılması için çalıştıklarını paylaştı.
Sağlık ve Tıbbi Dernekleri Birliği Başkanı ve Genel Cerrah Dr. Enes el-Kassem, AA muhabirine verdiği demeçte, konferansın "13 yıl boyunca bu savaşta vatanlarına özveriyle hizmet eden ve tüm Suriye şehirlerinde, köylerinde çalışan doktorları bir araya getirdiğini" söyledi.
Şehit ya da kaybolan sağlık çalışanlarını andıklarını dile getiren Kassem, şunları söyledi:
"Yurtdışındaki doktorlarımıza ve göçmenlerimize bir mesaj göndermek istiyorum. Bize yardım edin ve bize katılın. Çeşitli konularda çalışacağız. Sadece Suriyeli doktorları değil, Libya, Suudi Arabistan, Körfez ülkeleri ve Yemen gibi farklı Arap bölgelerinden gelen çok değerli doktorlarımız da var. Onlar bize yardımcı oldular, hem Müslüman hem de Müslüman olmayan doktorlar. Gerçekten bugün hep birlikte bir araya gelip, her Suriyeli vatandaşına layık, gelişmiş bir sağlık sistemi kurmak için yardım istiyoruz. İnşallah, hükümetlerin desteğiyle ve bu halkın uzun yıllardır yaşadığı sıkıntılar göz önünde bulundurularak, her türlü yaptırımın kaldırılmasını talep ediyoruz. Bu, halkın hak ettiği kaliteli sağlık hizmetini sunabilmemiz için çok önemli." ifadesini kullandı.